Medya Harry (kısa olan) Oflaz'a karşı tutumum vşdşgşdşglf dokunmayın çocuğuma
Kapıdan içeriye girer girmez bakışlar ve fısıldamalar beni bulmuştu. Kaşlarımı çatıp olanlara anlam vermeye çalıştım. Bu kadar mı çabuk yayılmıştı?
Duraksamadan, herhangi bir şeyden haberim yokmuş gibi yanlarından geçip gittim. Soyunma odasına giden yolumda hiçbirinin yüzüne bakmadım, normalde nasılsam öyleydim.
Dolabımın önüne geçip çantamı bıraktığımda birisi omzumu dürttü. Çatılı kaşlarımla dönüp baktığımda Neven'la karşılaştım. "Ne oldu?" dedim önüme dönüp işime devam ederken.
"İnsanlar bir şeyler söylüyorlar. Biliyor musun diye sormaya geldim."
Kaşlarımı kaldırıp ne duyduğunu söylemesi için bekledim. Cevap vermeyince "Ne duydun?" dedim oflayarak.
"Dediklerine göre," deyip etrafa bakındı, yakınımızda kimsenin olmadığını görünce devam etti, "Víctor senden hoşlanıyormuş."
Sesli bir kahkaha attığımda uzaktaki kafalardan birkaçı bize döndü ama umursamadım. Neven boş boş suratıma bakınca elimi ağzıma kapattım gülmeye devam ederken. "Sen ciddi misin?" diyebildim zar zor.
Kafasını salladı suratına ağır bir ciddiyet hakimken. "Oflaz bu komik değil. Kariyerleriniz söz konusu."
Elimi omzuna yerleştirdim. "Haklısın, komik değil. Aksine olası bir şey. Sevilmeyecek insan mıyım?"
Gülüşüm tekrar yerleşirken bıkkınlıkla ofladı omzundaki elimi indirirken. "Oflaz, ben ciddiyim. Şaka yapmıyorum."
Sonunda siniri korkutmaya başladığı için ciddiyetine ayak uydurdum lakin hala oyuncu bir gülümseme hakimdi dudaklarıma. "Gururum okşandı, gerçekten. Olabilecek şeyler bunlar." Tahtaya oturup eşofmanımı giyerken bakışlarım ondaydı. "Ama benimle olmaz."
"Neden peki?"
Sorduğu soruyla ne diyeceğimi şaşırıp yüzüne baktım kaldım. Onun gibi olmadığın için sevindim, demesini bile bekliyordum ama bu soruya ne tarz bir yanıt vermeliydim, kestiremiyordum. Kimliğimi inkar edecek değildim, kesin bir cevap vermekten kaçınacaktım sadece. Tipim değil dersem de Neven'ın ciddiye almasındam korkuyordum.
"Nasıl yani?" diyebildim en son, biraz daha zaman kazanmak için.
Kurtarıcım Martin yardım çığlıklarımı duymuş gibi yetişmişti odanın öbür ucundan. Gerçi suratımdaki karmaşayı kim görse acıyıp yardım ederdi galiba. Kendimi ne kadar kastığımı konuşmak için açtığım çenemin ağrısıyla anlamıştım.
"Oflaz, en sevdiğim!" diye şakıyarak girdi aramıza. Neven hala cevap bekliyor gibi gözlerime bakıyordu öncesinde. Kolunu omzuma atıp kafamı karnına kadar indirerek saçlarımı karıştıran Martin bozmuştu göz temasımızı. Tek kelimeyle minnettardım. "Sana çok önemli bir şey anlatmam lazım. Biraz acil," dedi başımı kaldırır kaldırmaz kollarımdan tutup kendisine çevirerek.
Kafamı hafifçe yanıma yatırıp Neven'ı gösterdim. Yeniden o esir alıcı temasa girmek istemiyordum. "Neven'la konuşuyordum aslında." Söylediklerimin aksine bakışlarımla yalvarıyordum Martin'e.
Çırpınışlarımı görmüş gibi Neven'a dönüp üzgün bir ifade takındı. "Acil. Kadın meselesi." Neven gözlerini üzerimden çekmezken bayık bakışlarla ayrıldı yanımızdan. Otuz yaşındaki herif kendinden altı yaş küçük birisiyle ne konuşurdu, merak etmiş miydi acaba.
Görüş hizamızdan çıkar çıkmaz bir elimi Martin'in omzuna, diğerini kalbime koydum. Bu kadar hızlı atarken sakin kalmayı nasıl başarmıştım, takdire şayan bir performanstı doğrusu. "Teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
90+
Novela Juvenil"Yahu arkadaş, bunca yıllık forvetim, sana yaptığım ataklarda düştüğüm kadar ofsayta düşmedim." Oflaz'ın Hikayesi