Bu sefer tamamen bitti sanırım... Sanki 3 hakkım vardı da onları kaybetmiş gibiyim. E sen ara sor o zaman? Ne arayacakmış be? Kafamda devamlı bu iki soru. Çıkmaz yollardayım resmen.
Sahi ne kadar tanıyorsun sen bu adamı? Ne kadar hoşlanıyorsun ondan? Adrenalin salgılamanın esiri olmuş olmayayım? Saçmalama yahu sen öyle biri misin? Değil miyim? Değilsin tabi, seni çeken bir şey var o adama karşı. Bakışlarındaki derinlik, ses tonu, kokusu...
Acaba kaç gündür kendi kendime konuşuyordum? Daha kaç gün böyle sürecekti peki? Küllükte kendi kendine sönmüş 4 sigara var. Allah vere kaç defa bir tanesini unutup ötekine geçtim? Babamların yanına mı gitsem? En iyisi. Ama o zaman babaannem kesin üzüntüden geldiğimi düşünür. Haklısın. Yok ya bence Fatih'i aramalıyım. A bak bu fikir de güzelmiş. YA SENİN NEDEN HİÇ KENDİ FİKRİN OLMUYOR? Aynı kişi olduğumuzdan belki de? Sen de haklısın bak, Fatih'le konuşayım yüz yüze duruma göre ya üzgün ya da mutlu giderim Urla'ya. Mantıklı. Zeynep'le ve Kerem'le de konuşmam lazım. Aynen merak etmişlerdir. Ben kokuyor muyum?
En son kendime sorduğum soru yine kendimle olan konuşmamı bitirmişti. Hemen neşeli bir şarkı açıp duşa girdim.
Sevmek de sevilmek de bana yaramıyor sanırım. Neden bu kadar depresif yanım oluştu onu da bilmiyorum gerçi. Ama şu an aldığım ve planlarım suya düşmezse baya uzun bir süre devam ettireceğim kararım: Artık neşe kuşu olmak. Böyle cıvıl cıvıl, somurtmayan falan işte. Ama üzülmezsem tabi. Keşke evi topladıktan sonra duşa girseymişim. Evin halini anlayabilmem için uzaktan bakmak gerekiyormuş duruma. Fatih'e mesaj atıp temizliğe giriştim. Bence çoğunuz da hemen mesaj atacağını beklemediğimiz biri için benimle aynı yöntemi kullanıyor. Kendini oyalamak, mesajı beklemeyi unutmak falan filan. Gerçi sizi bilmem ama benim pek mesajı beklemeyi unuttuğum söylenemez. Yaklaşık 3 dakikada bir telefona baktığım için çok da verimli bir temizlik olmadı benim için.
E temizlik bitti, hani benim mesajım? Yok bu böyle olmayacak. Derin bir nefes alıp arama tuşuna bastım. Aradığınız kişiye ulaşılamıyor mu? Nasıl? Ne demek ? Lan bu mesaj iletilmiş ama. Nasıl yaa? Mesajı gördükten sonra telefonu kapatmış olamaz herhalde değil mi? Yok canım o kadarını da yapmaz yahu. Şarjı bitmiştir.%&&/(!'^+%&/(!!!!!
Sinirden iyice yanaklarım kızarmış halde üstümü değiştirdim, hazırlandım ve arabaya bindim. Gerçi bu süre zarfı içinde Fatih'i kaç defa aradığımı hatırlamıyorum açıkçası. Umarım o gerzek, kuş beyinli telefonunu yanında süs diye taşıyan adama kaç defa arandığı mesaj olarak bildiriliyordur da hep beraber öğrenmiş oluruz.
Ya ben yine böyle kendi kendime konuşmaya başladım ama nereye gittiğime dair en ufak bir fikrim yok. Dükkana gideyim desem geç oldu alemi yok. Zeynep'le Kerem'le mi buluşsam acaba? Ya da Erdem? A valla süper fikir. Hem Fatih'i de tanıyan biri. Belki onda azıcık varsa bana akıl verir. Hem Fatih hakkında merak ettiklerimi ona çok rahat sorabilirim. Mesela ilk olarak hangi cehennemde olduğunu?!?!
-Betül duyuyorum seni bağırmana gerek yok.
-Ne zaman açtın telefonu?
- Hangi cehennemde olduğunu dedin.
- Özür dilerim.
-Yok estağfurullah. Ben şirketteyim, çalışıyorum. Ama bu kadar hiddetlendiğine göre hangi cehennemde olduğunu merak ettiğin ben değil Fatih diye tahmin ediyorum, haksız mıyım?