Cıyak cıyak bağıran o telefonun sesi ile uyanmak... Nasıl sinirlensem bilemedim. Gözlerimi açmaya çalışırken bir yandan da el yordamıyla telefonu bulmaya çalışıyordum ve buldum da!
-Efendim?
Arayan kesinlikle yeni uykudan uyandığıma ikna edici bir ses tonuyla
-Betül gerçekten uyuyor olamazsın!
-Gerçekten uyuyordum Zeynep ta ki sen arayana kadar.
-Hiç bana tavır yapma tamam dediniz sonuçta sanki zorla çağırmışım gibi davranma bana.
-Sanki başka şansımız varmış gibi.
-Aman Betül, hiç çekemem senin huysuzluğunu. Haydi bak biz hazırlanmaya başlıcaz siz de hazırlanın. Öptüm baaaay!
Asla bana fırsat vermiyordu resmen. Gerçi şu an en çok Fatih'e kızmalıydım. Yavaşça dönüp, gülümsememe sebep olan suratına baktım. Kızmasam mı ya. Yok ya kızmayayım. Tamam hödük falan ama çabalıyor en azından bir şeyler icin. Aslında iyi düşünmüştü bak. Kerem ile Zeynep'i daha yakından tanıyıp kendini sevdirmek istiyor oluşu güzel bir şey değil mi sonuçta?
-Sapık gibi beni izlemek hoşuna mı gidiyor? Kendimi hiç güvende hissetmiyorum bazen.
Bunu söylerken o kadar yakinindaydim ki korkudan sıçrayarak gerisin geri hop kanepeden aşağıya.
-AAAAYYYY!
Fatih de sıçradı yerinden son bir hamle yapmak için ama nafile...
-Güzelim bunu nasıl beceriyorsun? Derken bir yandan da beni tekrar kollarının arasına aldı.
-Kusura bakma her gün sapık kelimesiyle yaftalanmiyorum. Ayrıca hazırlıksız yakalandım. Yoksa ben sana yapacağımı bilirdim.
-Hep sen mi beni şoke ediceksin? Iyisin bir şeyin yok değil mi?
-Değilim. Gururum incindi.
Dedim duygu sömürüsü yaparak. Fatih'se gülerek beni daha çok sardı.
-Keşke Zeynep'lere evet demeseydim diyorsun değil mi?
-Yo. Geçmedi öyle bir şey aklımdan açıkçası.
-Ya sen benimle çok mu sıkılıyorsun?
-Yahu ne alakası var? Seninle daha çok ve güzel gunlerimin olduğunu düşündüğüm için bana bir kayıp gibi gelmiyor. Ayrıca Zeynep de bence senin güzel bir ilişkin başladığı için çok heyecanlı onu da bundan mahrum etmeye gerek yok. Dedi ve göz kırptı ki arkadaşlar ben yelkenlerimi bile açmadan bırakıverdim kendimi.
Yavaşça kalktım yerimden hazırlanmaya başladım. Banyoda işlerimi hallettikten sonra Fatih girdi. Ne giymeliydim ne giymeliydim... Fatih'e uyumlu mu olsam, yoksa rahat mı? Kot pantolonun üstüne krem saten dekolte vintage tarzı bir gömlek giyip topuklu geçirsem olurdu muhtemelen. Saçlarımı toplamak yerine salarsam da daha rahat olurdum. Ama alnıma kadar sürdüğüm rimel ve kırmızı ruj sanki biraz abarttığımı söylüyordu. Napayım? Uzun kirpiğin köpeğiyim be. Kendime son defa bakarken kapıda duran Fatih'i gördüm.
-Ruju silsen mi acaba?
-Niye? Kötü mü olmuş?
-Hayır ama seni öperken kendimi boyamak istemem.
Duruşuyla endişesi birleşince ben de kahkaha atmama sebep oldu. Gidip dudaklarına öpücük kondurdum.
-Bu ruj bulaşmaz öyle kolay kolay merak etme tatlım.
-Yani diyorsun ki eve dönene kadar tutkulu öpücükler yok ama o kadar güzel olmuşsun ki bu konuda zorlanacağımı düşünüyorum.
-Çünkü sen çok güzelsin ve ben de seninle öyle oluyorum. Hadi çıkalım. Diyerek elinden tuttum.
Fatih arabayı çalıştırırken ben de Zeynep'i aradım. O kadar hızlı açtı ki telefonu o beni aradı da ben açtım diye düşündüm.
-Helal olsun valla. Neyse ne yaptınız yavrum çıktınız mı?
-Çıktık biz 25 dakikaya varırız muhtemelen. Biliyorsunuz değil mi oraya nasıl geleceğini oradan?
-Abartmasan Zeynep?
-Aynen abartan hep ben oluyorum Betül. Kızım sen gittiğin yere sadece aynı yoldan giderek bulduğun için ne rotalar çizmişliğimiz var hatırlatırım. Ve hep bizi Kerem götürdüğü için emin olamadım sadece bulabileceğinden.
-Navigasyon yazıp Fatih'e bırakıyorum ne dersin? Olur mu?
-Bence gayet mantıklı. Öptüm görüşürüz orada.
Allahım! Bu kadar ayrı dünyaların insanı olup da nasıl bizi bu kadar bağladın? Bu arada içimden söylenirken adresi girip Fatih'in görebileceği yere koydum telefonu.
-Ne diyor Zeynep?
-Benim yol tarifimle senin yolu bulabileceğini düşünmüyor.
-Nasıl yani?
-Ya bak şimdi. Ben bir yere giderken arabayla olsun toplu taşımayla da hep aynı sokaklardan caddelerden gitmeyi bildiğim için başka yerden sapınca falan şaşırıyorum.
-Olabilir ne varmış bunda? Valla Zeynep senin üstüne çok geliyor papaz olucaz o olacak. Rahat bıraksınlar benim güzel sevgilimi.
Gözlerim kalp kalp oldu resmen. Ya senin sevgilim diyen dillerini yerim ben. Biliyorum çok budala gibi davranıyor olabilirim ama hak verin daha canım cicim günlerindeyiz azıcık şu mıçmıçlığın tadını çıkarayım. Ne diyordum? Senin güzelim diyen ağzına kurban.
Ben, ağzım beş karış açık ayran budalası gibi Fatih'i izleyerek geldim sanırım bütün yolu. Araba hareket etmeyi bırakınca kendime geldim. Hemen toparlanma, kemerimi çözdüm. Arabadan inince de zaten hemen Kerem'leri gördüm. Muhtemelen Zeynep içerde değil, dışarda bekleyip beraber girmeyi istemişti.
Zeynep bizi coşkulu karşılarken, Kerem ise Fatih'e karşı biraz mesafeliydi. Ama arada bir gerginlik söz konusu gibi durmuyordu. Bu gecenin böyle tamamlanmasını umarak içeriye geçtik.