- Ben Allah'tan, kız kardeşi olmayıp da senin gibi arkadaş verdiği için her gün dua eden adamdım, düştüğüm hallere bak şimdi.
- Ne varmış halinizde Kerem Bey?
- Ya sen benim başıma ayyaş olup çıkacaksın herhalde?
- Ne alakası var be saçma sapan konuşma.
- Zeynep. Yavrum hani bu kız bizi bekliyordu? İşleri vardı da sonra oturup beraber buluşacaktık? Bunun işi demlenmek mi?
-Ne alakası var hayatım? Kız yeni gelmiş olamaz mı?
- Valla ben bunu ciğerim gibi biliyorum. Bu birkaç tane içtim biraz daha içersem çarpılırım bakışı ve yanaklarının kızarıklığı. Taksiyle gelmemizden belliydi zaten.
Valla helal olsun adama. Sherlock gibi herifti resmen.
- Kerem, bizi çok iyi tanımandan bıktım artık ben arkadaşlığımıza biraz ara mı versek?
- Gülüm o sadece arkadaşlık olsaydı neyse ama bizim öyle bir şansımız yok keza sen benim kardeşimsin.
Çakır keyifliğin vermiş olduğu rahatlamayla kahkahayı patlatıverdim. Onlar da yerleştiler masaya ve sipariş verdiler. Yavaş müzikle başlayan akşam eski hareketli şarkılarla devam ediyordu. Kerem' e biraz yazık oluyordu sanırım. İki tane birbirinden apayrı ama bir araya gelince patlamaya meyilli bomba olan kadınlarla uğraşıyordu resmen. Yani şu anda içemiyor, sadece bize ayak uydurmaya çalışıyordu. Ne kadar zamandır bu halde çok da hesaplayamadım doğrusu.
- Sen çiçeğin sana kimin gönderdiğini öğrenmedin daha değil mi?
- Aaaaa aaaa! Bak ben onu tamamen unuttum.
- Kızım aklın nerelerde senin? İnsan hiç mi merak etmez?
- İyi de dediğin gibi akıl mı kaldı bende? Ne bileyim unuttum. Üstüne de düşmedim gerçi. Takılmadım açıkçası. Belli ki beni tanımayan biri çünkü nefret ettiğim güllerden göndermiş.
-İyi ki gönderen ben değilmişim o zaman.
Hepimiz farklı gelen sesin olduğu yöne döndük.
-Fatih?
-Betül?
-Seni beklemiyorduk açıkçası.
-Çoğul konuşma istersen?
-Nasıl yani?
-Sanırım Zeynep'in beklemesi lazımdı zira bana yerinizi söyleyen kişi. Teşekkürler Zeynep.
Zeynep Kerem'in arkasına saklanarak rica ederim diye kedi miyavlamasına benzeyen bir ses çıkardı.
- Allah'tan seninle planlar yapıyoruz be Zeynep Hanım. Ağzınızda da bakla ıslanmıyormuş.
-Ben ısrar ettim biraz söylemesi için.
- O niyeymiş Fatih? Çok mu merak ettin sanki? Konuşmak isteyen insan bu kadar ulaşılmazı oynamaz kusura bakma da. Keşke söylediklerin ve hareketlerin uyumlu olsa.
- Azarlama moduna girmişsiniz yine hanımefendi. Ama bu sefer öyle yağma yok. Ben de konuşacağım.
- Varsa konuşacak bir şeyin konuşursun tabii.
-Betül, kalkalım hadi ben şu kedi yavrusunu götüreyim hem sen de Fatih'le konuş madem dinle bakalım derdi neymiş.
-Teşekkürler Kerem.
- Senin için yapmadım bu öneriyi. Sadece Betül için. Belki tatmin edici bir kaç açıklaman vardır da kızın aklındaki soru işaretleri gider diye yaptım. Zaten sen bir daha üzmeye kalk bak bakalım görebiliyor musun bir daha Betül'ü falan!