Ablam beni okula bırakırken erken alacağına dair bir şeyler söyledi. Yalandı bazen beni unutuyordu ve Namjoon ağabeyi gönderiyordu.Onun beni daha çok önemsediğini düşünüyorum ama bu saçma kim bir katili önemserki.
Ben arabadan inerken "Güzel bir gün geçir, yoongi" dedi.
Bunu söylemek zorunda değilsin.
Yağmurun geleceğine haber veren sert bir rüzgar estiğinde istemsizce titremiştim.
Hissetmekten nefret ediyorum.
Öğretmenler bugün benim ile konuşmadı. Bu konuda gerçekten çok sevindim genelde ingilizce hocamız bana sürekli gülümser ve konuşmamama rağmen "Bugün çok iyiydin, yoongi." der. Teşekkürler abla, durumumu kesin müdüre söylemiştir ve o da sınıf danışmanımız olduğu için ingilizce hocamıza söylemiştir.
"Erkencisin, gezi falan mı var?" Siyahlı çocuk yanıma oturduğunda çok yakındı. Fazla yakındı. Kendimi ondan uzaklaştırdığım da iyice yaklaştı.
Ters ters baktım ve oflayarak uzaklaştı. "Gitmemi istiyorsan bunu söylemen yeterli."
Ben kimseyle konuşmam siyahlı çocuk.
"Yağmurlu havaları severim." Gülümseyerek havayı soludu. Gülümsemesi...
"Dün taktığını sanmıyorum, ben Hoseok." ona bakmıyordum, tepki göstermiyordum ama o hâlâ benim ile konuşmaya çalışıyordu.
Yüzümün önünde parmağını şıklattığında biraz geri çekildim.
"Biraz ilerideki evde yaşıyorum. Okul çıkışlarında buraya gelip oturmayı severim." cevap vermemi bekledi. Bekleme. "Sanırım sen de seviyorsun."
Çantamdan Gümüş Somun'un Büyük Yolculuğunu çıkarıp okumaya başladım.
"Tamam, ben büyük bir sapığım bu yüzden senin ile konuşmaya çalışıyorum."
Kafamı kaldırdığımda Namjoon ağabeyin jeepinin sokağa girdiğini gördüm. Kalem ve boş kağıt alıp "Beni öldürürsen sevinirim." yazıp ona verdim. "Hey, ben sapığım dedim. Katilim demedim.. Saçma sapan şeyler söyleme."
Kitabımı kapattığımda bana yaklaştığını hissetmem ile ondan uzaklaştım.
"Özür dilerim, sadece kitabı merak ettim. Gümüş Somon'un Büyük Yolculuğunu severek okumuştum 'Şu yıldızın ışığı birbirimize duyduğumuz hisleri sadece ikimizin anlayacağı şekilde gösteren bir işarettir.' bu sözünü çok severim."
Bana ne.
"En sevdiğim bölüm ise, Gümüş Somon'un, berrak gözlü somon ile karşılaştığı bölüm."
Sus artık.
Keşke esen şu rüzgar beni alıp uzaklara götürse.
Konuşmak istesem ona "Buradan toz ol." demek isterdim.
"Kusura bakma, normalde böyle değilimdir." dedi gülümseyerek.
Umurumda değil.
Onu takma. Onu dinleme.
"Şuranda saç var." deyip elini uzattığı sıra hızla bankın sonuna kaydım. İnsanlara güvenme.
"Özür dilerim. Neden konuşmuyorsun?" Kısa süreliğine ona baktığımda dudağını büzmüş bana bakıyordu. Okulun girişine gözüm kayınca Namjoon ağabeyin beni beklediğini fark ettim. Hızla çantamı alıp arabaya yürüdüm.
*
Ablam sebzeleri pişirirken bir yandan da benden özür diliyordu.
"Geç kaldığım için gerçekten özür dilerim. O kadar çok dava evrağı geldi ki onlara dalmışım. Şu sıralar fazla sorumsuz davranıyorum farkındayım."
Yemek boyunca benden sadece özür diledi.
Hızla odama ilerleyip bilgisayarımdan yaptığım uzun araştırmalar sonucu bulduğum intihar şekillerini açtım. En yakın zamanda buradan gidecektim.
Ablamı daha fazla üzüp, incitmeden buradan gitmeliydim.
İnsanları önemseme yoongi.
Yorumlarınız ve yıldızlarınız birer umuttur....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Without Me | Sope
FanfictionAğır depresyonda olan bir çocuk ve onu anlayıp, ona umut olmak isteyen bir diğer çocuğun hikâyesi. " "Utanacağın ya da korkacağın bir şey yok." Biraz daha yaklaşıp saçımı öpüp, kokladığında sesli bir şekilde ağlamaya başladım. " Tüm telif hakları so...