1.1

1.4K 189 120
                                    

Bugün 5 Mayıs konseri için koro provamız var. Konser günü burada olmayacağım ama koroya sokulmuştum.

Minho sürekli beni itiyor, dürtüklüyor ve bana yaslanıyordu. Sakin olmasını söylemek istiyordum ama sol tarafımdaki çocuk da aynısını yapıyordu. Geri çekildiğimde de arkadaki kız sırayı bozmamamı söyleyerek beni öne itiyordu.

Bayan Han provayı durdurup bize döndü ve "Neler oluyor?" diye sordu.

"Bir şey yok hocam." dedi minho.

Bayan Han'ın provayı tekrar başlatmasıyla itişmeler de başladı.

Kesin şunu diye bağırmak istiyordum.

Minho beni sıradan iterek çıkarttı.

Bayan Han herkese durmasını işaret etti. "Min yoongi, sakıncası yoksa alto söyler misin?" dedi.

Buna cevap mı vermeliydim?

Etraftaki herkes kıs kıs gülerken kulaklarımdaki uğultu çoğaldı.  
Alto bölümüne kaydım. Derdinize yanın ezikler ben artık alto söylüyorum.

"Benim yanıma gelebilirsin." dedi yumuşak bir ses. "Müziği paylaşabiliriz."

Kendimi ona minnettar hissettim. KES ŞUNU. HİSSETME.

*

Çocuk benim bankımda değildi. Yavaşça banka oturdum. Etrafta yoktu.

Ne kadar rahat olduğumu anlatamam.

Kitabımı çıkartıp okumaya başladım. Ama sanki hoseok birden çıkıp beni korkutmaya çalışıcak gibi hissediyordum.

Etrafa bakıp kitabıma geri döndüm.

Şeftali kokusu...

Hızlı hızlı kitabı okurken tetikte bekliyordum.

Etrafımda kimse yoktu. Hiçbir işaret ya da hareketlenme yoktu. Hayali şeftali kokusu. Paranoya yapıyordum.

Arkamdan ayak sesleri gelince kendimi hazırladım. Ayak sesleri, anahtar şıkırtısı ve kapı çarpma sesi. Gövdemi hafif çevirerek kuryenin okula girişini izledim.

Ne yapıyordum ben?

Kitabı çantama atıp boşluğa baktım daha sonra ayağa kalktım. Cebimden bir kağıt parçası yere düştü onu oraya bırakmayı düşündüm ama onun bulmasını ve bana mesaj bırakmasını istemiyordum.

*

Hafta sonlarından nefret etme sebebimden bir tanesi daha her zaman kendim ve kafamdaki ses ile baş başa olmam.

Kafamın içindeki hakaretler sürekli dönüp duruyor.

"Şişman domuz."

"Yağ tulumu."

"Çirkin."

"Hayvan." Hepsini duydum.

Canım yandıkça yiyordum. Şişkoydum, hatta boyum 1,40-1,50 olduğu dönemler olmam gereken kilonun iki katıydım. Bir gün bir doktor bana "İçinde zayıflamayı isteyen birisi var. Onu görebiliyorum." demişti.

Sözde yardımcı olmaya çalışıyordu.

Yapılan zorbalıklardan ve doktor tavsiyelerinden dolayı sürekli taşınıyorduk. Ablam işini bahane ediyordu... Benden; hasta, şişko ve psikolojisi bozuk olan benden utanıyordu... Her krizimden sonra taşınmamızdan anlıyordum.

Gittikçe duyarlılığım düşüyordu. Yapılan hakaretlerden, edilen küfürlerden dolayı kafayı yemeye başlamıştım. Aldığım en hafif hakaret "Şişko uzaylı." olabilir.

Bileklerimi keserken aldığım tüm hakaretler kafamda dönüp durmaya devam ediyordu. Ufak bir çizik ile başlamıştım ama yetmemişti ve devam etmiştim.
Tekrar ve tekrar.
Tekrar.
Tekrar.
Tekrar ve TEKRAR.
SUS!

Kitap chill bir kitap olduğu için okunduğunu çok düşünmüyorum ama eğer şu an kitabı okuyan varsa ses verirse sevinirim:)

Without Me | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin