1.2

1.5K 190 101
                                    

Merhabalar ve güzel okumalar umarım beğenirsiniz! 

Okuldan sonra çocuk orada yoktu. Güzel.

Kitabımı okurken bir anda ortaya çıktı. Elinde birkaç tane tablet ile yanıma çöktü. Onu görmek neden nefes alış verişimi hızlandırdı?

Hissetme.

Tablet! İşime yarayabilirdi. Eğer ondan bir tanesini ödünç alırsam ablama yakalanmadan buradan ayrılmak için kolay yöntemleri araştırabilirdim.

Çantamdan kalem, kağıt çıkartıp "Bir tanesini ödünç alabilir miyim? Sonsuza dek değil. Kısa süreliğine, çok kısa." yazıp gözüne soktum.

N' yapıyordum ben?

"Tabii ki de hangisini istersin? Bu ikisi boyut olarak büyükler ama gayet kullanışlılar. Bu ekran olarak rahat ve dizi izlemeye müsait, bu not alma, ödev gibi şeyler için uygun. Bu da internet için, boyut olarak minik olması da gayet kullanışlı yapıyor."

Çok kolay oldu. Bana nasıl güvenebiliyor?

Beyaz miniği seçmem daha çok işime gelirdi. Yavaşça elim ile minik olanı işaret ettim o da dizlerime bıraktı.

"Muhteşem seçim mösyö. Gece gizli yapılan internet sörfleri için ideal bir tablet."

Bundan mutlu olmaması gerekmez mi?

Benden bir şey alamaz. Onunla yatmam. Onun ile öpüşmem. Her ne kadar iyi kapli ve cömert olursa olsun bu asla olmaz.

Tableti çantama koyup, kağıda "Sadece birkaç gün gerek, ben de olan her gün sana 10.000 won öderim." yazdım.

Notu okuyup "20.000 wonda anlaşalım." dedi.

Yirmi mi? Boş ver. Tableti çıkartmak için çantama uzandığımda hızla elini üzerine koydu. Ani hareket ile son anda ona dokunmaktan kurtuldum.

"Şaka yapıyorum. Paraya ihtiyacım yok."

Ne! Düşündüğüm şey de haklı mıydım?

Tableti istiyorum...

"Sadece bana mesaj atsan yeter. Anlaştık mı?" dedi.

Olumlu anlamda başımı salladım. Yalandı.

Çantasından renkli kapaklı bir kitap çıkartıp bana yanaştı. GELME.
Kalemimi koluna bastırdım.

"Ah" deyip uzaklaştı. "Bıçaklasaydın!"

Olur.

Yayılarak kitabını okumaya başladı.

Şimdide ben okuyamıyordum. Tanrım çok sinir bozucu!

"Muhteşem. İlgi çekici. İnanılmaz!"

SUS! Ona ters ters baktım. O da kitapla yüzünü örtüp bakışımı görmezden gelmeye çalıştı.

"Okulunuzda kahve rengi saçlı ve saçlarının yanları kazılı bir çocuk var, tanıyor musun?" diye sordu.

Ahn Minho mu?

"Saçının arasında lila  bir tutam vardı bir ara."

Ahn Minho.

"O çocuk... Harika görünüyor, sevdiğim kitaptaki bir karaktere benziyor."

Ne?

Dönüp ona baktım ama o ise gülerek kitabını okuyordu.

Minho mu? Ne kadar tanıyordu ki onu? Senin tipin değil o, demek istiyorum. Ama tipini nereden biliyorum ki?

Sadece benim ile kafa buluyor. Sinir şey.

Ablam geldiğinde  eşyalarımı toplayıp arabaya yöneldim.
Peşimden gelmedi.

Neden?..
Neyse iyi.

"Çantanda ne var?" diye sordu ablam. "Görebilir miyim?" Elini uzattı.

Çantamla daha da birleşince "Sorun değil, sana güveniyorum." deyip geri çekildi.

Daha sonra bakacak.

İlerlerken Hoseok'un okulun yakınlarındaki bir eve girdiğini gördüm.

"Orada mı yaşıyor?" diye sordu ablam.

Korna çalınca, hoseok arkasını dönüp el salladı.

Ben de ona el sallamak istiyorum ama... Kendimi tutmalıyım.

Lambalarda yavaşlarken neden bilmiyorum ama hâlâ orada mı diye dönüp baktım.

"Ondan hoşlanıyorsun. Bunu görebiliyorum." dedi ablam.

Hızla önüme dönüp kabuğuma çekildim. Bir şey gördüğün yok.

Ta daaaa! Bir sonraki bölümde Yoongi'nin neden insanlarla temastan kaçındığına dair bir konu yazdım umarım merak ile beklersiniz yorum paylaşıp, oy verirseniz de çok sevinirim:)

Without Me | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin