2

6.5K 263 16
                                    

Demirkan konağı yeni bir güne gözünü açmıştı. Oya hanım erkenden kalkmış hizmetçi kızlarla birlikte kahvaltı hazırlıyordu. Oya hanım Gazel için kendi elleriyle börek açmıştı. Yelda üstünü düzeltip koşarak aşağı indi. Kayınvalidesini öyle iş yaparken görünce utançla
"Kusura bakma anne. Uyuya kalmışım dünün yorgunluğu falan. "
Oya hanım tebessümle "Yavrum estağfurullah ne olacak geç uyandıysan? Sanki her zaman böylesin haydi gel yardım et." dedi.
Yelda koşarak işlerin ucundan tuttu.
...
Kahvaltı hazırlanmış herkes yavaşça iniyordu. Gazel , Haşim ağanın gittiğini varsayarak aşağı indi. Ne yazık ki Haşim ağa masanın başında dik dik Gazel'e bakıyordu. Gazel istemeyerek de olsa masaya oturdu. En ücra köşesine oturdu. Masadan sadece çatal kaşık sesleri geliyordu. Yelda Gazel'in önüne iki börek koydu.
"Bunları yemezsen saçını başını yolarım senin ona göre! " dedi.
Gazel elini böreğe uzattı. Yengesine bakışlarını çevirdi. En sevdiği böreği yapmıştı. Bu kadın ona annelik yapmıştı ne kadar minnettar olsa azdır!
Börekten bir lokma aldı. İştahı fazla yoktu. Bir bahaneyle konaktan çıkmayı başarmıştı. Üstüne spor kıyafetler giymişti. Mardin'in sokaklarında ağır ağır yürüyordu.
İstanbul'a yarın gidecekti. Burada kalması için fazla bir sebep kalmamıştı...
Bir çığlık sesi düşüncelerinden sıyırdı Gazel'i. Bir adam yerde genç bir kızı dövüyordu. Gazel koşarak adamın yanına gitti. Sertçe kolunu tuttu ve ittirdi.
"Ne yapıyorsun be adam! Kocaman kızı meydanın ortasında dövmeye utanmıyor musun?!"
"Ehh! Çekil şuradan sen kimsin, kızım o benim" dedi ve Gazel'e doğru yürümeye başladı. Gazel sımsıkı tuttuğu yumruğu adamın suratına geçirdi. Adam geriye doğru sendeledi. Öfkeyle üstüne doğru geldi. O sırada bir el adamı durdurdu.
"Kemal dayı! Çek ellerini kuzenimden. " dedi Mert.
Gazel hızla kıza döndü, yerden kaldırdı, üstünü başını temizledi.
"Ne istiyor senden?"
"Ev-evlendirmek istiyor aa-abla."
"Şşş.. Sakin ol istemiyor musun adamı?"
"Abla adam 60 yaşında nasıl isterim?"
"Nasıl olur ya?"
"Para karşılığında satıyor beni işte." dedi genç kız ve ağlamaya başladı.
Mert, adamı sakinleştirmeye çalışırken , Gazel adamı yakasından tutup duvara yapıştırdı.
"Lan şerefsiz! Küçücük kız ulan vicdan yok mu sende?!" dedi. Biri Gazel'i belinden tutup geri çekti.
Gazel hala çırpınıyor, adamın üstüne yürümeye çalışıyordu.
"Bırak beni bıraak!"
"Sakinleş biraz." dedi Berzan.
Gazel duraksadı. Arkasını döndü ve Berzanla yüz yüze geldi. Elleriyle ittirerek kollarından kurtuldu.
"Bana sakın dokunma! " dedi.
Gazel belinden tutanı Mert sanmıştı.
Adama doğru bağırdı.
"Bana bak lan! Ne kadar istedin sen bu kıza? " dedi. Kemal Gazel'in öfkesine hiç aldırmadan konuştu.
"Paran yetmez küçük." dedi
"Ben iki katını vereceğim bu kız artık benim himayemde tamam mı?" dedi.
"Gazel Demirkan o Kemal amca ona göre konuş." diye fısıldadı Mert

Kemal başını salladı. Gazel şok olmuştu.
Bir baba kızını nasıl satardı?
Bir baba ciğerini nasıl söküp atardı ?
Gazel kızı alıp ters yönde gitmeye başladı. Kız hıçkırarak ağlıyordu. Gazel kızı bir yere oturttu.
"İyi misin biraz? "
"Değilim abla."
"Adım Gazel." genç kız kızaran gözlerini Gazel'e dikerek
"Bence Hicran." dedi. Hicran Gazel'i inceledi. O kadar duru bir güzelliği vardı ki.... Kendini toparlayıp halini düşündü. İçini tekrardan derin bir keder kapladı.
"Burası böyle işte Abla. Buraları bilmezsin sen belki ama genç kızlar töre ve para uğruna harcanıyor." dedi. Gazel kafasını kaldırıp ileriye doğru baktı.
"Biliyorum. Keşke bilmez olsaydım. Şimdi sana oturacak bir yer ayarlamamız gerek. Mmmmm.... Hicran biliyorum dediğim saçma olabilir ama benimle İstanbul'a gelir misin?" dedi.
Hicran'ın içini heyecan kapladı. Daha önce hiç Mardin dışına çıkmamıştı.
"Abla nasıl olur bilmem ki... Ben orada nasıl geçinirim. Hiç tanıdığım kimse yok."
"Ben varım yetmez mi?"
Hicran Gazel'in gözlerine uzunca baktı. Sadece adını bildiği bu kadına güvenmek istedi.
'Bir kez olsun da kendin için karar ver Hicran! '
"Gelirim abla." dedi.
Ayağa kalktılar yan yana yürümeye başladılar. Hicran bu kadının Allah'ın bir hediyesi olarak düşündü.
Beraber konağa doğru yürümeye başladılar.
..........
"Abla burası Demirkan konağı değil mi? "
"Evet. "
"Sen Gazel Demirkan mısın?" dedi şaşkınlıkla. Hicran kendini en talihli kadın olarak gördü. Babası, bu aşiretin kanatları altındayken ona asla zarar veremezdi. Konağa girince Hicran'ın içini bir titreme aldı. Avluda oturan Oya Hanım merakla iki kadına bakıyordu.
"Sana bir günlük misafir getirdim yenge." dedi. Oya hanım birkaç saniye öylece baktı. En içten gülümsemesini takındı.
"Hoşgeldiniz sefalar getirdiniz. Buyrun oturun hanımlar." dedi. "Kızım sana zahmet bize üç çay getiriver. " dedi hizmetçi kıza.
"Estağfurullah hanımım! Hemen." dedi.
Oya hanım Hicran'a baktı.
"Eee anlat bakalım güzel kızım. Nerelisin, kimlerdensin ? " dedi. Hicran başını yere eğdi. Gazel sitem ederek
"Sen ne zamandır evine gelen misafiri sorgu eder oldun yenge?" dedi. Oya hanım telaşla
"Yavrum o nasıl söz? Ben evime gelen bu güzel kızı tanımak istedim.
-Hicran'a dönerek- Evladım niyetim kötü değildi. Bana kızmadın inşallah?" dedi.
Hicran içinden 'Senin gibi iyi kalpli bir insana nasıl kızılır?' diye geçirdi.
O sırada çaylar gelmişti.
"Estağfurullah efendim. Adım Hicran. Babamı ve annemi tanımazsınız tarlada işçi olarak çalışıyorlar. " dedi.
Ve ekledi. "Afedersiniz ben bir lavaboya gidebilir miyim?" dedi .
"Kızlara sor onlar sana gösterir."dedi Gazel. Hicran içeri doğru yürümeye başladı.
Oya Hanım Gazel'e dik dik baktı.
"Hemen anlatıyorsun." dedi. Gazel itiraz etmeden herşeyi anlattı. Oya hanımın göz pınarları tekrar sel olmuştu. O sırada Hicran geri döndü. Oya Hanım koşarak Hicran'a sarıldı.
"Ahh yavrum, güzel kızım istediğin kadar kal burada. Başından geçeni bilseydim daha farklı davranırdım. Şimdi bu huysuz kız senin ağlamana da izin vermemiştir. İçinden geldiği gibi davran kızım." dedi .
Hicran hıçkırarak ağlamaya başladı. Oya Hanım'a sımsıkı sarıldı. Gazel sadece uzaktan seyrediyordu. Seneler önce ağlamayı bırakmıştı. Oya Hanım Hicran'ı alarak yukarı çıkarttı.
Gazel telefonunu eline aldı. Kendine bir uçak bileti ayarladı.
"Demek gidiyorsun."
"Başka ne yapayım Mert?"
"Peki ya o kız ne olacak?"
"Hicran benimle gelecek."
"Ne demek o Gazel?"
"Ne duyduysan o. "
"Bazı şeyler senin için kolay olabilir ama diğerleri için değil. "
"O ne demek?"
"Hicran'ın annesi kardeşleri varsa onları nasıl bırakacak."
"Yani?"
"Onu düşünen bir annesi olmal-... "
Arkadan gelen ses Mert'i susturdu.
"Yok abi. Benim annem babamdan farksız." dedi.
"O zaman bir sorun kalmadı Mert." dedi Gazel. Mert çaresizce Gazel'e baktı.
"Gitmeni istemiyorum."
"Biliyorum. "
"Ne zaman gideceksiniz?"
"Yarın sabah gideceğiz."
"O zaman Karakızı görmeye gidebiliriz." dedi.
Gazel Mert'in gözlerinin içine baktı. Hicran'ı kolundan tuttuğu gibi arabaya çekiştirdi. Hızla arabaya oturdu Hicran.
"Abla! Nereye gidiyoruz?" dedi.
Gazel kemerini bağlayıp arabayı çalıştırdı.
"Karakızım'a... "
..........
Gazel arabayı park edip Hicranla aşağı indi. Mert ahırdaki amcayla konuşurken Gazel koşarak atların olduğu yere geldi. Tüyleri pasparlak beyaz bir atın önünde durdular.
At Gazel'in görünce hareketlenmeye başladı. Gazel hızlıca dizginleri eline alıp atı hızla dışarı çıkardı.
"Hicran sende bir at beğen haydi! " dedi. Gazel'in girdiği yerde bir kaç kişi daha at sürüyordu.
"Haydi kızım göster marifetlerini! " diye fısıldadı. Atın temposunu arttırdı. Genç kızın uzun saçları açılmış, kendinden bağımsız adeta uçuyordu. Bu görüntüyü gören birkaç genç Gazel'i izledi ve buna Hicran da dahildi.
Mertle konuşan amca hayranlıkla Gazel'e bakıyordu.
"Ağam vallahi de Gazel hanımım Efsun hanımıma çok benziyor. " dedi.
Mert hafif bir tebessümle
"Haklısın öyle."
"Allah kaderini benzetmesin. Genç yaşta öldü hanımımız."
Mert'in gözleri hafifçe yandı ama belli etmedi. Kafasını saklamakla yetindi.
......
Vakit baya geçmişti. Mert işleri çıktığı için önden gitmişti. Gazel ve Hicran hala at sürüyordu. Gazel artık yeterli olduğunu düşündü ve Hicran'a seslendi.
"Hicran haydi gidelim! Akşam olur bir iki saate."
"Tamam abla!" dedi Hicran ve atını aldığı yere götürdü.
Gazel de kendi atını yerine koydu. Gözü bir anda yanındaki ata çarptı. Herşeyi simsiyah olan bu at çok bakımlı ve güzel gözüküyordu. Gelirken bu atı görmemişti. Sanırım 'Karakız'ı göreceğim' hevesiyle dikkat etmemişti. Gazel ata yaklaştı. Elini ata uzattı. At bir anda huysuzlandı ve sağa sola oynamaya başladı. Gazel geri adım atacakken at bir anda durdu. Gazel elini tekrar uzattı. At bu sefer fazlasıyla sakindi.
"Çok güzelsin. Adın ne senin? " dedi.
Gazel atla böyle oyalanırken arkadan gelen sesle irkildi.
"Adı Fırtına... Benim atım." dedi. Gazel arkasını döndü. Demir karşısında siyah bir kazak ve siyah pantolonla duruyordu. Demir Karakız'a dokunmak istedi ama Karakız inat etti.  Demir Gazel'e döndü.
"Dokunmama izin vermiyor yardım eder misin."
"O istemiyor."
"Fırtına da istemiyordu."
"Anlamadım?"
"İlk dokunuşunda huzursuzlanıp, ikinci dokunuşunda neden sakindi sanıyorsun?" dedi.  At Demir'i görünce sakinleşmişti. Gazel Demir'in yanına geldi ve elini tuttu. Genç adamın ensesine aniden soğuk vurdu. Gazel elini atına uzattı ve altında Demir'in üstünde Gazel'in eli vardı. Demir gözlerini kapattı. Hissettiği Karakız değil Gazel'in eliydi.
"Abla bıraktım hadi gidelim."
Bu sessiz ortamı bozan Hicran'ın sesiydi. Gazel kafasını o ortamı görünce yüzü kırmızıya dönen Hicran'a çevirdi. Elini hızlıca çekti ve arabaya doğru koşmaya başladı.
Demir hafifçe tebessüm etti.
"Hoşgeldin cimcime." diye fısıldadı.
.....
"Cimcime! "
"Bana sakın bir daha öyle deme tamam mı?! " dedi Gazel.
Demir karşısında hala gülüyor sözlerini tekrar ediyordu. Gazel bıkkınlıkla
"16 yaşına geldin eşek kadar adam oldun ama kafan çocuk! " dedi. O sırada yanlarında duran Berzan lafa atıldı. "Haklısın Gazel. Demir hala büyüyememiş. " dedi. Demir'in yüzünce gülücükten eser kalmadı.
"Sanane lan!" dedi ve öfkeyle Berzan'ın üzerine yürüdü. Berzan da dünden razıymış gibi oda ciddileşti. Birbirlerinin arasında ufacık bir fark kalmışken Gazel ortaya atladı. İki gencin durdurmak için göğüslerine elini koydu. Gençler kavgalarını unup o ele ve o elin sahibine bakıyorlardı. Gazel fark ettiğinde elini hızla çekti.
"Siz asla büyümezsiniz! " dedi ikisine bakarak. Yanlarından uzaklaşmaya başladı. Demir eski halini geri aldı. Gülüşlerinin arasından konuştu.
"Hoşçakal cimcime." dedi."
.........
Gazel ve Hicran eve geldiğinde akşam oluşmuştu. Gazel direksiyonun başında biraz bekledi. Hicran dayanamayarak
"Abla o adam Demir ağa değil mi?
"Hangi adam?"
"Hani şu elini tuttuğun adam."
"Elini tutmadım Hicran atıma dokunmak istedi yardım ettim ve evet o Demir ağanız."
"Çok yakışıklı değil mi?" dedi hayranlıkla.  Gazel göz devirdi.
"Ben İstanbul'a gidiyorum biliyorsun."
"Evet abla bende geliyorum."
"Bak hicran Mert'in dediklerine kulak ver. Burada bir sevdiğin birşeyin falan var mı?" dedi.
Hicran kafasını çevirip uzaklara baktı.
"Var ama o beni tanımaz abla boşver sen." dedi. Gazel kaşlarını çatık bir şekilde Hicran'a döndü.
"Kimmiş bu adam?"
"Şey Kerem.... Kerem Yavuz. " dedi. Gazel Hicran'ın yanaklarının kızardığını gördü. Daha doğrusu kendi yaşayamadığı gençliğini gördü. Ondan böyle duygular geçmişti artık. Kendisi öyle düşünüyordu en azından.
"Hicran emin misin?"
"Evet abla. Sana güveniyorum Allah senden razı olsun. Rabbim gönlüne göre versin inşallah."
"Amin. Amcamla karşılaşma şimdi hemen odama gir  uyu yarın sabah çıkıyoruz bir aksilik olmazsa. " dedi. Hicran onaylarak kafasını salladı.
İki kadın arabadan indi. Gazel telefondan Mert'i arayarak kapıyı açmasını söyledi. Defalarca hayıflanan Mert kapıyı açtı. İki kadın hızlıca odaya çıktılar. Gazel ayakkabılarını bir köşeye attı ve dolabına yöneldi. Bit tişört ve tayt çıkardı. Elindekileri Hicran'a uzattı.
"Al bunları bak banyo şurada hadi giyin." dedi banyonun olduğu yeri işaret ederek. Hicran usulca kafasını salladı. Banyoya gitti ve kapıyı kitledi. Hicran tam giyinecekken aynaya gözü ilişti. Genç kadının yüzü çökmüştü. Hayatın onu ne zamandır süründürdüğünü biliyordu. Ertesi gün yeni bir hayata başlayacaktı. Hayat ona ilk defa bu kadar güzel bir hediye bahsetmişti. Düşüncelerden sıyrılıp elindeki elbiseleri giydi. Kapının kilidini açıp içeri girdi. Gazel'in üstünde tişört ve üstünde ceket, altında da siyah bir pantolon vardı. Hicran kaşlarını çattı.
"Abla bu ne?"
"Bugün son günüm Hicran. Evde duramam. Kapıyı kitle yat uyu." dedi ve kapıya doğru ilerledi
"Abla Mardin'i bu kadar çok seviyorsun da neden gitmek istiyorsun?" dedi.
Gazel bir an duraksadı. Haklıydı Hicran.  Birşey demeden kapıyı kapattı. Sessizce evden çıktı. Arabasını çalıştırıp evden uzaklaştı. Kendi dağ evine doğru sürmeye başladı. Küçükken ailesi ile birlikte yapmışlardı bu evi çok küçükken....
Annesi çok güzel bir kadındı. O sapsarı saçları yeşil gözleri bembeyaz teni.... Keza babası da öyleydi. Heybetli vucudu mavi gözleri siyah saçları.
Tabii bunlar seneler önce olan şeylerdi. Böyle düşünürken dağ evine yaklaşmıştı ancak evin ışıklarının yandığını gördü. Nasıl olur?  Gazelden başkası buralara gelmez. Arabayı park edip dışarı çıktı. Odunluktan kalın bir sopa aldı. Yavaşça eve yaklaştı. Camın açık olduğunu gördü. Yavaşça camdan doğru içeri süzüldü. Bir adam mutfak tezgahında birşeyler yapıyordu. Gazel sinirle kaşlarını çattı. Adama iyice yaklaştı derin bir nefes alıp olan tüm gücüyle hızlıca adama vurdu. Önce bir bıçağın tezgaha düşme sesi geldi. Gazel geriye doğru çekildi. Sonrada o koca beden bir anda yerle buluştu. Gazel bir elinde sopa diğer eliyle de adamı çevirdi. Çünkü 'Adam numara yapmışsa bir tane daha vururum.' diye düşündü. Gördüğü kişiyle şok oldu. Şaşkınlıktan ağzından çıkan tek bir kelime vardı.
"Demir!?"
.....
Demir yavaşça gözlerini açtı. Elini başına koyduğunda seslice inledi. Gazel koşarak Demir'in elini tuttu.
"Dur yapma. " dedi ve erimiş buz poşedini alıp yenisini koydu. Demir dik dik Gazel'e bakıyordu. Gazel bakışları fark edince tek kaşını kaldırdı.
"Ne?" dedi. Demir seslice nefes verdi.
"Benim evimde ne işin var senin?"
"Hah!  Burası benim evim asıl senin ne işin var."
"Senin evin karşıda Gazel."
"Hayır burada bir tek benim evim vardı." dedi inatla.
"Gazel evin karşıda duruyor ben bu evi sonradan yaptırdım." dedi. Gazel bir an duraksadı. Can havliyle eve girdiği için fark etmemişti. Kendi evinin dekorasyonu böyle değildi. Bakışlarını Demir'e çevirdi.
"O zaman bana müsade tekrardan kusura bakma olanlar için." dedi ve kapıya yöneldi. Demir hızlıca peşinden koştu ve kolundan tuttu.
Gazel dik dik bir ele birde elin sahibine bakınca Demir hemen elini çekti.
"Gel bir kahve iç şimdi yolda birşey çıkar karşına falan."
"Gerek yok. Yat dinlen sen iyi geceler." dedi. Evden hızlıca çıktı. Cebinden telefonu çıkardı ve fenerini yaktı. Yavaşça yürüyerek kendi evini buldu. Arka cebinden anahtarı çıkardı. Yavaşça evden içeri girdi. Işıkları tek tek yaktı. Ev temizdi çünkü sürekli eve gelen birileri vardı biliyordu. Derin bir nefes alıp içeri girdi. Hemen mutfağa girip dolabı karıştırdı. Bir tane sıcak çikolata bulmuştu. Beklemeden demliğe su koyup ocağı yaktı. Üst kata çıktı. Kilidi delikten içeri soktu. Elleri titreyerek o odaya girdi.
Annesinin olduğu odaya....
Işığı yaktı genç kadın. Oda bembeyaz bir duvarla kaplıydı. Etrafta bir sürü erkek kadın resimleri vardı. Tam karşısında ailesinin tablosu vardı.
Babası minik Gazel'i kucağına almış, eşininde belinden tutmuş gülümsüyordu. Gazel buruk bir gülümsemeyle tabloyu kaldırdı. Oradan bir anahtar daha aldı. Ve asıl odaya girdi. Bu oda kırmızı duvarlarla kaplıydı. Gazel gözlerinden yaş akmaması için çabalıyordu adeta.
Titreyen elleriyle ışığı açtı. Karşıda kocaman bir tablo duruyordu. Annesinin ve babasının resmini çizmişti Gazel.
Ürkek adımlarla yaklaştı tabloya. Hala titreyen ellerini dokundurdu tek servetine. Kalbi deli gibi çarpıyordu. Sessizce fısıldadı.
"Merhaba anne, merhaba baba." dedi. Ses tonu çok tizdi. Ağlamamak için kendini tutuyordu ama bu güçlü kadın tek başına kaldığında hep böyleydi.
Derin bir nefes aldı. İçinden geldiği ilk cümleyi söyledi.
"Sizi çok özledim."
.......
Gazel kahvesi elinde salona ilerliyordu. Koltuğuna sessizce oturdu. Dışarıyı izlemeye başladı. Uzunca düşündü genç kadın. Yıllar geçirmişti bu koca bedeni ve ruhu. Dik durmak için çok çabalamıştı. Annesi öldüğünde 7-8 yaşlarında idi. Annesi gözünün önünde intihar etmişti. Bu görüntüyü aklından silmek adına gözlerini sımsıkı kapattı. 
Birden karşıya doğru baktı. Demir'i gördü. Sinirle bağırıyor arabasına doğru koşuyordu. Gazel umursamadan arkasını döndü ve uyuya kaldı.
....

GAZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin