1 hafta sonra.....
"Ya yenge ne olur yardım et bana." dedi Demir. Yengesi mutfakta iş yaparken peşinden çocuk gibi koşturuyordu. En sonunda yanlışlıkla çarpıştılar.
"Ay! Üf Demir çekil şuradan ne yapacağım ben size. Git hazırla işte her şeyi. "
"Ya yenge ne alacağımı bilmiyorum. Azıcık yardım etsen ne olur?"
"Olmaz. Abinle işim var seninle uğraşamam kendin hallet. Ne zamandır karın neyi sevip sevmediğini öğrenemedin mi? " dedi ve hızla mutfaktan çıktı.
Demir eliyle alnına vurdu. Şimdi ne yapacaktı?
Demir, yaklaşık bir kaç haftadır Gazel'e süpriz yapmak istiyordu ancak bu konu hakkında net bir fikri yoktu. Demirkan ne severdi? Ne tür şeylerden hoşlanırdı zerre bilgisi yoktu. Sözde evliydiler ama daha neyi sevdiklerini bilmiyorlardı.
Demir çaresizce odadan çıkarken Gazel karşısına çıktı. Genç kadın biraz gülümseyerek
"Günaydın." dedi. Demir kocaman sırıtarak.
"Günaydın." dedi. Demir ne kapıdan çekiliyor ne de Gazel'e bakmayı bitiriyordu. Gazel tek kaşını kaldırdı.
"Demir iyi misin?"
"Ne? "
"Çık da geçeyim diyorum." diyerek elinin tersiyle omzundan ittirip mutfağa girdi. Sürahiden su doldurdu bir yudum içti.
Demir olduğu yerde Gazel'e bakıp düşünüyordu. "Acaba ne severdi?
Şık bir elbise?
Hayır hayır. Zaten bir sürü elbisesi var.
Belki balonlarla dolu bir odada pasta?
Hayır. Bu da fazla klişe.
Değerli bir kolye?
Demirkan abartıyı sevmez.
Paraşütle atlamak?
Kendine gel Demir ne saçma bir fikir bu."
Demir kendine geldiğinde Gazel garip bakışlarla Demir'i izliyordu. Yavaşça yanına yaklaştı. Omzuna dokundu.
"Demir iyi olduğuna emin misin? Az önce suratıma garip garip bakıyordun. " dedi.
Demir kendine geldi. Samimiyetsiz bir şekilde gülerek.
"Eee..... Şey... Yok ya öyle dalmışım. Benim çıkmam gerek hoşçakal." dedi ve hızlıca kendini dışarı attı. Konağın kapısından çıkınca arabaya binip hızlıca konaktan ayrıldı.
"Demir düşün oğlum, düşün aslan parçası. Bir kadına ne alınır? "
Şirkete geldiğinde hala dalgın dalgın düşünüyordu. Asistanı peşinde koşuyor bir şeyler söylüyordu. Odasına hızlıca girdi ve arkasından da asistanı girdi. Demir başını hızlıca salladı.
"Ece hanım size bir şey sormam lazım. " dedi. Asistan duraksadı.
"Buyurun efendim? "
"Bir kadına ne hediye alınır? "
"Ne?"
"Duydunuz işte. Bir kadına ne hediye alınır? "
"Demir bey çok afedersiniz ama ben burada ne anlatıyorum siz bana neler diyorsunuz Allah aşkına? Önce işlerimizi halledelim sonra açıklarım size." dedi.
Demir sıkıntıyla nefes verdi. Asistan çok haklıydı. Önce işi sonra aşkı.
......
Demir işini bitirince tekrar düşünmeye başladı. Artık o kadar düşünmüştü ki başı ağrımaya başlamıştı. Elini başına koydu ve masaj yapmaya başladı. O sırada telefonu çaldı arayan Gazel'di.
"Alo Demir. "
"Efendim söyle."
"Benim birkaç gün İstanbul'a gitmem gerek. "
"Neden ?"
"İş yüzünden." dedi. Telefonda kısa süreli sessizlik oldu. Demir sonra heyecanla
"Sen bana neden haber verdin? "
"Nasıl yani? "
"Merak etmeyeyim diye mi aradın? "
"Evet."
"Yani benim merak edip endişelenmemi istemedin."
"..."
"Yani beni önemsedin? "
"Demir derdin ne? Kapatıyorum ben."
"Tamam canım. " dedi Demir.
Sonra ne söylediğini anlayıp gözlerini büyüttü. Gazel de tek kaşını kaldırmıştı.
Demir boğazını temizledi.
"Tamam canına dikkat et." dedi. Sonra alnına vurdu. 'Canına dikkat ne?' diye söylendi.
"Tamam canıma dikkat ederim. Sen de kendine dikkat et." diyerek telefonu kapattı Gazel.
Genç kadın telefonu yatağa attı ve bir süre olduğu yerde durdu.
İstemsiz bir şekilde gülme geldi.
"Bu Demir hep böyle salaktı. Hep mana arardı bir şeylerin altında." dedi. Gazel bir türlü bavulunu bulamıyordu. Her yeri aradı ama yoktu. Belki bulurum ümidiyle Demir'in dolabına baktı. Her yeri karıştırıyor ama bulamadı. Belki dolabın üst tarafında olabilirdi. Oraya bakmak için sandalyeyi aldı ve üstüne çıktı.
Orada siyah bir kutu vardı. Kaşlarını çattı ve kutuyu alıp aşağı indi. Kutunun görünüşü genç kadını cezbetti. Kutuyu da alarak yatağa doğru oturdu ancak kutu şifreliydi. Şifresi ne olabilirdi ki?
"2104? Bu tarih Demir'in doğum günü." dedi. Ve denedi. Hayır yanlıştı.
"0305? Annesinin doğum günüydü galiba. Onu bir deneyeyim." dedi. Gene yanlıştı.
"0000?"
"1111?"
"..."
"..."
"Yahu bir tanesi de mi doğru çıkmaz. Neyse bunu yanıma alayım. Orada da düşünürüm." dedi ve kutuyu bavuluna koydu. Hızlıca diğer eşyalarını da hazırladı ve aşağı indi.
Makbule hanımı aramaya koyuldu ve sonunda buldu.
"Hayırdır yavrum nereye? "
"İstanbul'a efendim. Çok kısa sürecek bir işim var."
"Ne kadar sürer? "
"En fazla 2 gün. "
"Anladım güzel kızım Demir'e haber verseydin bari."
"Verdim efendim. Hoşçakalın. " dedi ve dışarı çıkmak için bavula uzandı. O sırada Makbule hanım Gazel 'e sarıldı. Genç kadın biraz şaşırdı. Ama eli istemsizce havaya kalktı ve Makbule hanımın sırtına değdi. Makbule hanım bunu hissedince gülümsedi ve daha sıkı sarıldı.
"Allah'a emanet ol yavrucuğum. Rabbim seni nazarlardan ve belalardan korusun inşallah. " dedi.
Gazel geri çekildi.
"Sağolun efendim sizi de." dedi ve bavulu eline alıp dışarı çıktı. Makbule hanım genç kadının çıkışını izlerken konuştu.
"İnşallah bana bir gün anne deme isteğine kavuşursun Gazel." dedi ve işine döndü.
Gazel arabaya binip konaktan çıktı. Arabayı havalanına doğru sürdü.
Çok zordu bu yaşadıkları. Şu dönemlerde olayları bir türlü kafasına oturtamıyordu. Derin nefes aldı biraz daha gaza bastı. Her zaman ki gibi çoğu şeyi unutmalı işine odaklanmalıydı. Aslında genç kadının işi yoktu. Sadece kafa dinlemek için gidiyordu İstanbul'a. Ve karar vermek için.
Havalanına geldiğinde derin bir nefes aldı. Gözlüğünü gözüne taktı ve konuştu.
"Demirkan kendine gel ve emin adımlarla yürü." dedi ağır ve kusursuz adımlarla içeri girdi.
-BİRKAÇ SAAT SONRA -
Genç kadın hızlıca otele girdi. Hızlıca oda ayırmak için ilerledi.
Adam karşısındaki kadının Gazel Demirkan olduğunu anlayana kadar somurtarak baktı. Sonra gözleri fal taşı gibi açıldı.
"Ah! Gazel hanım hoşgeldiniz efendim. Buyurun ne arzu etmiştiniz hemen yerine getirelim."
Gazel gözlüğünü çıkartıp adama dik dik baktı.
"Bir oda istiyorum lütfen."
"Elbette çift kişilik suit odalarımız mevcut."
"Çift kişilik mi?"
"Evet Demir bey ve siz efendim."
"Hayır tek olsun."
"Ama Demir be-"
"Demir beyiniz yok. Tekim."
"Ama neden?"
Gazel tam adama kızacaktı ki o sırada ileriden bir ses duyuldu.
"Ah! Bonjour Madam Gazel. Soyez la Bienvenue." (Ah! Merhaba Gazel hanım. Hoşgeldiniz.)
1.75 boylarında şık takımlı bir Fransız adam Gazel'e doğru geliyordu. Gazel keskin bir hareketle bütün bedenini ona döndürdü.
"Bonjour Monsieur Aleron. Merci. "
(Merhaba Bay Aleron. Teşekkürler.) dedi Gazel.
Aleron, Fransız bir otel sahibiydi. Türkülere olan hayranlığı yüzünden otelleri hep Türkiye'den almak istemişti. Sosyetenin bildiği ve tanıdığı bir adamdı.
Genç adam Gazel'in elini tuttu. Yavaşça gözlerini genç kadının gözlerine kitleyerek elini öptü ancak Gazel'de tek bir duygu göremedi.
Umutsuz bir şekilde gülümsedi.
"Ah beau! (güzel) Söyle bana neden bu bakişlar butun kadinlari tav ederken sende işe yaramaz?"
Gazel gülümsedi. Aleron evli bir adamdı ama bir kaç defa dışarıda gözü olduğunu sosyete dedikodularına maruz kaldığı bir günde duymuştu.
"Monsieur, bu iltifatları Madam Carlotta'ya söylemelisiniz. O, bu iltifatı diğer bütün kadınlardan daha çok hak ediyor. Ne de olsa sizin karınız."
"Canim Carlotta bunları takan bir kadin değil. Paylaşimcidir benim karim." dedi ve güldü.
Gazel hiç gülmeden bekledi. Aleron'un kurduğu cümleden çok rahatsız oldu. Sert bir şekilde konuştu.
"Monsieur, biz Türkler iki şeyde paylaşımcı değilizdir: Birincisi vatan ve ikincisi de eşlerimiz." dedi.
Aleron bozulduğunu belli etmemeye çalışsa da başaramadı. Gazel adama tekrar dik dik bakarak.
"Çalışanlarınız, müşterilerinizin özel hayatıyla ilgili çok şey merak ediyor. Bu çok zararlı Monsieur lütfen dikkat edin. " dedi. Ve az önceki görüştüğü adama baktı.
Adam hiç ses çıkarmadan odanın anahtarını verdi. Gazel anahtarı alıp Fransız adama döndü.
"Au revoir Monsieur Aleron." (Güle güle Bay Aleron) dedi ve hızla asansöre ilerledi. Aleron arkadan sessizce konuştu.
"Adieu femme de glace."
(Güle güle buz kadın.)
....…........
Gazel eşyalarını koltuğa bıraktı ve bavulu açtı. En başta o kutu duruyordu. Hızlıca eline aldı ve tekrardan düşünmeye başladı.
"Ne olabilir acaba?" dedi.
Aklına en son gelecek şeyi düşündü.
Kendi doğum günü olabilir miydi? Küçümser şekilde kıkırdadı. Kafasını pencereye kaldırdı.
"Yok canım olamaz." dedi ve güldü ama tekrar düşündü.
"Neden böyle bir şey yapsın ki?"
"Of düşüneceğine denesene Gazel." dedi kendi kendine.
Kutuyu dizlerine aldı ve denedi.
'2710'
"Tık!" kutu açılmıştı. Gazel şok olmuş şekilde kutuya bakıyordu.
"OHA!" diye bağırdı.
Bu şaşkınlığına son verip kutuyu açtı. İçinde tokalar, bir tutam saç ve bir günlük vardı.
Günlüğün ilk sayfasını açtı.
"Bu deftere ulaştıysanız gerçek beni öğreneceksiniz."
-Demir Demirkan
Gazel titreyen elleriyle sayfayı çevirdi.
"Ah cimcime!
Aklımı başımdan alıyorsun. O okyanus gibi gözlerin, inci gibi dişlerin, kömür karası saçların...
Ne kadar güzelsin? Bir gün bana nasip olur musun be?
Bugün okulda şarkı mırıldanırken duydum. Aklım gitti. O ne güzel ses öyle? Sonra o Berzan köpeği geldi yanına soru sordu sana. Sen de sakince ona cevap verdin ona.
Neden sakin kaldın cimcime? Kızsaydın ona git deseydin ne olurdu?
Ben aklımı kaybettim bugün sayende. Onunla ne zaman konuşsan öfkeden deliye dönüyorum. Cimcime lütfen.
Yapma... Acı çektirme bana... "
Gazel çok olmuş bir biçimde sayfalara baktı.
"Demir bana aşık."dedi ve aralardan rastgele bir sayfa açtı.
" Bugün seninle kavga ettik. Çok kızdın bana. Sen benden nefret ettiğini söyledin.
Ağlayarak yazıyorum bu cümleleri cimcime. Kalbimi söküp atasım var.
Gerçi yok kalbimi değil tüm bedenimi parçalansa da işe yaramaz. Seni ruhumla bile seviyorum."
...
"Ah aptal ben onları bilerek söylemedim ki!" dedi Gazel. Sonra başka bir sayfa açtı.
"10 yıl da geçse seni seviyor olacağım cimcime. Belki asla evlenemeyiz ama bir tek seninle evlilik hayali kurabilirim. Gerisi bana haram.
Allahım ne olur yalvarırım. Ya onu bana nasip et ya da bu aşkı kalbimden sök at!"
....
Gazel'in istemsiz olarak gözleri doldu. Peki Demir neden ona kötü davranıyordu?
Sonra kendi kendine cevabı buldu.
Hiçbir zaman Demir'e izin vermemişti.
Son sayfaya doğru geldi.
.
" Son sayfayı boş bırakıyorum. Olur da benimle evlenirsen birbirimizin olursak bu son sayfaya 'Dualarım kabul oldu Allahım.' diyeceğim. Eğer nasip olmazsa da bu defteri yakacağım.
Seni deli gibi seviyorum cimcime."
....
Gazel'in yanaklarından tek damla yaş süzüldü.
"Ben ne kadar çok acı çektirmişim. Neden bana söylemedin aptal!" dedi sessizce.
Ayağa kalktı cama baktı. Dışarıda hava çok güzeldi. Kutuyu toplayıp bavuluna attı. İstanbul' da kalmak anlamsızdı. Geri dönmeliydi.
Hızlıca telefondan uçak bileti ayırttı.
Dışarı çıktı ve asansöre ilerledi.
Güneş gözlüğünü takıp mağazaları gezmeye başladı.
Kendine bir kıyafet ve Demir'e bir kol saati ve parfüm aldı.
Otele geri döndü. Sosyeteden bazı kadınları görse de onlara selam vermeden kaçtı kimseyle uğraşamazdı aklında sadece Demir vardı.
Akşam saati kutuyu tekrar açtı içini biraz daha karıştırdı.
Tokaları, bileklikleri, hatta saçı bile vardı.
Bu saçın nasıl koptuğunu hatırlayınca güldü.
*******Flashback******
"Doğruluk mu cesaret mi?" dedi Demir. Gazel sinsice baktı Demir'e
"Senden korkan senin gibi olsun. Cesaret!"
Demir seslice güldü.
"İşte buna pişman olacaksın." dedi ve masadan makası alıp Gazel'e koştu. Gazel kaçamadan saçlarını tuttu ve bir parça kesti. Gazel çığlıklar içerisinde Demir'e saldırdı.
"Geberteceğim seni! Bittin sen. Hayvan herif!"
"Abartma be deli . Alt tarafı azıcık saçın gitti."
"Karşıma çıkma sakın defol!" diye bağırıp onu tutan arkadaşlarından kurtuldu. Eline gelen ilk şeyi gence fırlattı.
Demir gülerek kaçtı.
********
Gazel ayağa kalktı. Seslice konuştu.
"Ulan Demir! Eğer şu kağıda yazdıklarını yüzüme söylemezsen varya işte o zaman göreceksin sen bu deliyi."
-------------------
SELAMLAR!
UMARIM HİKAYEYİ BEĞENİRSİNİZ. AZICIK KISA OLDU DOĞRU. :(
SİZİ SEVİYORUM İYİ OKUMALAR DİLİYORUM.
OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAZEL
Teen FictionG&D ... . BU HİKAYEDEKİ KİŞİLER VE MEKANLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜ OLUP GERÇEKLE HİÇBİR İLGİSİ YOKTUR.