3

5.7K 254 0
                                    

Sabah güneşi direk genç kadının yüzüne vuruyordu. Olduğu yerde yavaşça gerindi. Evden çıkmak için hazırlık yaptı. Dağıttığı her yeri toplayıp kirli bardağı yıkadı. Çantasını alıp evden çıktı. Arabasına doğru ilerledi. Telefonunu eline götürdüğünde şaşkınlıkla kaldı.
Mert 40 cevapsız arama
Yengem 20 cevapsız arama
Yelda yengem 10 cevapsız arama
Pamuk 20 cevapsız arama
Sadık 5 cevapsız arama..
Gazel hızlıca arabaya binip çalıştırdı. Son gazla anayola çıktı. Eline telefonu alıp Mert'i aradı. Bir kaç çalıştan sonra telefonun açılma sesi geldi.
"Gazel! Neredesin sen?"
"Yoldayım geliyorum ne oldu?"
"Konuşma gel hemen."
"Tamam. "
Gazel son hızla konağa doğru sürmeye başladı. Telefonu çalmaya başladı ve bakmadan açtı.
"Alo Gazel."
"Sadık? Ne oluyor oğlum Mert neden böyle sinirli?"
"Çok mu sinirlendi abim?"
"Ne demek o Sadık sen Mert'in yanında değil misin? -hiddetle- Neler oluyor bu konakta! "
"Gazel yalvarırım sakin ol senden birşey isteyeceğim İstanbuldayım şuan ben bana kalacak bir yer lazım yardım et."
"İstanbul'da ne işin var lan senin?"
"Soru sormayı kes! Yardım et."
"Neredesin şuan?"
"Hani yazın gelmiştim ya bir eve oradayım."
"Kapıyı çal ev arkadaşım var orada olayı anlat gir içeri."
"Teşekkür ederim.... Çok teşekkür ederim ve kimseye bizden bahsetme. Ne olur affet beni sakın benden nefret etme kardeşim."
"Sadık ne diyor-...."
Telefonunun kapanma sesiyle Gazel daha da gaza bastı. Konağa yaklaştığında boy boy arabalar gördü.
Bir köşede arabayı durdurup hızlıca indi. Koşarak konağa girdi. Konağın avlusunda bir sürü adam duruyordu.
Demir ateş saçan gözleriyle etrafı yakıp kavurmuştu. Mert elleri başında duruyor bekliyordu. Oya Hanım sakinleştirilmeye çalışıyordu. Başında Hicran ve Yelda vardı.
"Yenge! " diye bağırdı Gazel. Bir sürü kafa onlara çevrildi. Gazel yengesinin kolundan tuttu. Yelda'ya dönerek
"Abla ne oldu yengeme?" dedi. Yelda dolan gözleriyle konuştu.
"Sadık ile Fatma kaçmış." dedi.
"Fatma kim?"
"Demir Şahoğlu'nun kızkardeşi. "
Gazel şaşkınlıkla kaldı. Demek o yüzden Sadık evi istiyordu. Gazel kafasını Demir'e döndü. Uykusuzluğu kıpkırmızı olmuş gözlerinden anlaşılıyor, öfkeyle etrafa bakıyordu. Mert Gazel'e seslendi.
"Gazel Sadık seni hiç aradı mı?" dedi. Haşim ağa dahil herkes Gazel'e baktı. Gazel kendinden hiç ödün vermeyerek "Hayır." dedi Demir hiddetle
"Doğru söyle! " diye bağırdı. Gazel öfkeyle
"Hayır! " dedi. Demir ellerini saçlarına daldırıp derin nefes verdi. Arkadan Gazel'in tanımadığı biri çıktı.
"Ağalar, bilirsiniz bunun iki çözümü vardır."
Demir sinirle "Ya ölüm..." dedi.
Mert ise çaresizlikle "Yada berdel..." diye devamını getirdi.
O adam tekrardan konuşmaya başladı.
"Törenin dedikleri bellidir. Siz karar verin."
"Onları öldüremezsiniz! "
"Gazel sen karışma." dedi Mert.
Gazel koşarak Mert'in yakasından tuttu.
"Kardeşini öldürecekler Mert engel ol." dedi. Mert çaresizlikle baktı genç kadına.
Haşim ağa'nın sesi herkesi susturdu.
"Berdel olsun."
"Kimden bahsedersin sen Haşim?" dedi Cihat ağa.
"Pamuktan bahsediyorum." dedi. Gazel hırsla Haşim ağaya döndü.
"Asla! Pamuk evlenemez o daha küçük! Kendi kızını ateşe atıyorsun Haşim ağa." dedi.
"Baba saçmalama! " dedi Mert.
Pamuk ağlayarak Gazel'e sarıldı. Kafasını sağa sola sallayarak
"Gazel beni onlara verme ne olur. Evlenmek istemiyorum kurtar beni."
Cihat ağa tüm sertliğiyle
"Yeter. Kararını ver Haşim ağa! Ya kan, ya da berdel." dedi ve hızla konağın dışına doğru ilerledi. Peşinden herkes çıkmaya başladı.
Şimdi, bu koca avluda her türlü yas olacaktı. Oya hanımın ağlama sesi göklere kadar çıkıyordu. Ciğeri yanıyordu ve en acısı da elden birşey gelmemesiydi. İki yavrusundan biri gidecekti. Haşim ağa Gazel'i kolundan tuttu hızlıca konağa soktu. Mert peşlerinden koşmaya başladı. Haşim ağa ilk odaya girdi. Öfkeyle Gazel'in kollarından tuttu.
"Sen evlen! "
"Ne diyorsun bırak beni."
"Onlara zarar gelsin istemiyorum sen evleneceksin." dedi.
"Asla bırak beni! "
"Annen yok, baban yok evlen git bir ailen olur." dedi. Gazel bu sözle dona kaldı. Gözleri doldu hatta bir iki damla aktı. Haşim ağa gene başarmıştı.
"Burası senin konağın değil benim. Benim evlatlarımın. Git evlen Pamuğu kurtar yoksa Efsun'dan farkı kalmayacak." dedi.
Gazel'in tam aklından vurmuştu. Genç kadın deminden beri tuttuğu gözyaşlarını serbest bırakıp ağlamaya başladı.
"Hayır... Hayır. Olma-olmasın annem gi-gibi hayır." dedi ve nefesi kesilmeye başladı. nöbet geçiriyordu genç kız. Nöbet etkisini gösterdikçe dizlerinin üstüne çöktü. Derin ve yüksek bir çığlık attı. Mert kapıya parçalarcasına vuruyordu. Haşim ağa Gazel'i bırakıp kapıyı açtı. Mert Haşim ağayı ittirdi koşarak Gazele sarıldı.
"Be-ben ann-anne-m"
"Gazel tamam sakin ol kardeşim."
Mert hemen kucağına alıp avluya indi. Gazel'i o halde gören herkes korkuyla baktı. Mert Gazel'i arabaya bindirdi. Arkasını döndü.
"Hicran sen bizle gel. Yelda, güzelim annemle ilgilen." dedi İki kadın da kafasını sallayıp denileni yaptı. Hicran koşarak arabaya bindi. İlk arabaya binince bir korku kapladı içini. Dualar etmeye başladı. Mert arabayı çalıştırdı, kafasını iki yana sallayıp duruyordu.
"Ne yaptın Haşim ağa. Gene ne dedin sen Gazel'e?" diye mırıldandı. Hastanenin önüne geldiklerinde Mert kucağında Gazel ile doktorların yanına gitti. Doktorlar onu bir koridora yönlendirdi. Hızla odaya girip yatağa yatırdı.
"Neyi var?"
"Sinir hastası. Sanırım nöbet geçiriyor."
"Siz dışarı çıkın."
Mert sessizce dışarı çıktı. Genç adam kaldıramıyordu bu kadar yükü. Koltuğa doğru ilerledi. Hicran'da yanına oturup elini omzuma koydu.
"Abi sakinleş Allah aşkına."
"Nasıl sakin kalayım Hicran. Ailem yıkılmak üzere Sadık hepimizi bu hale getirdi."
"Abi Allah büyüktür. Elbet bir yol bulunur."
"Bu berdel olmazsa kan gövdeyi götürür Hicran. Pamuğu bile bile ateşe atamam."
Konuşma böyle devam ederken doktor dışarı çıktı. Gözlüğünü yukarı doğru ittirip karşısındaki gençlere baktı.
"Siz içerdeki hanımefendinin nesi oluyorsunuz? "
"Ben kuzeniyim, o da arkadaşı." dedi Mert.
"Beyefendi bu kıza ne yaptınız?"
"Anlamadım?"
"Hastalığı kaçıncı derece? "
"Bilmiyorum tam olarak ama yüksekti. Ne oldu doktor neden sordunuz!?"
"Pekala. Sakinleştirici verdik.
-cebinden bir kağıt çıkardı. Bir numara yazdı.- Buyrun bu kartı da bu psikiyatr bir arkadaşımın numarası. Kendisi bu dalda. Oldukça uzmandır. İçeri girebilirsiniz hastayı yarım saate taburcu ederiz."
"Tamam doktor." dedi ve kağıdı aldı. O sırada yan odadan bir kalabalık çıktı.
Demir Cihat ağa ve birkaç kişi...
Hicran korkuyla karşıya baktı. Demir de onları fark etti. Demir o tarafa doğru gitti. Bir cevap beklercesine bakıyordu. Hicran bu bakışlara dayanamadı.
"Gazel. Şey... Gazel abla içeride."
"Neyi var? "
"Sanane kaybol şurdan sinirimi bozma benim." iki genç tam tartışmayı uzatacakken içerideki ses onları susturdu.
"Hanımefendi lütfen."
"Çekil dedim sana! "
"Hanımefendi sankinleştiricinin etkisi var hala üzerinizde."
"Dokunma bana çekil."
Gazel hızla kapıyı açtı. Karşısındaki kişilerden pek hoşnut olamadı. Kaşlarını çatarak Demir'e baktı. Ona doğru ilerlerken gözleri bir anda karardı ve Demir'in üstüne düştü. Demir kucağına alıp genç kızı odaya bıraktı. Hicran bir anlığına o iki gencin birbirlerine deli gibi aşık olacağını düşündü. Gazel güzel ve zeki bir kadındı. Aynı şekilde Demir çok yakışıklı ve zekiydi. Keşke normal koşullarda karşılaşsalardı belki o zaman daha farklı olur. Bu fikri hemen aklından attı. Eğer Gazel duyarsa onun için kötü olabilirdi.
Demir Mert'e doğru yürüdü.
"Yarın akşam misafiriniz Mert. Unutma." dedi. Ve koridorun sonuna doğru yürümeye başladı. Derin bir nefes verdi Mert. Düşündü , sadece düşündü. Ne yapacağını düşündü.
Ne yapacaktı? Bu işin altından nasıl kalkacaktı? Bildiği tek şey ne karar verilirse verilsin birinin canının yanacağını kesindi. Hicran üzgünce odaya girdi. Boylu boyuna uzanan genç kadına yaklaştı. Hicran gözyaşlarına engel olamıyordu. Gazel'in elinden tuttu.
"Allah bilir neler yaşadın sen abla. Nasıl kırdılar seni? Nasıl yaktılar canını Rabbim bilir! O kadar güzelsin ki....
Ama bu bedenle ruhun o kadar canı yanmış ki güzelliğin gerçekleri örtememiş. Ah ablam! Allah nasip ederse ölene kadar yanındayım." dedi ve sessizce geri çekildi. Usul adımlarla odadan çıktı.
..........
"Gel bakalım baş belası."
"Saçmalama Mert ben yürürüm."
"Asıl sen saçmalama gel de-... "
"Çekil ben yürürüm." dedi genç kadın arabadan indi. Yürümeye başladı. Onu gören Oya hanım koşarak geldi.
"Güzel gözlüm nasılsın yavrum iyi misin? Aç mısın? Halsiz misin?"
"Yenge sakin ol iyiyim. Hicran gel hadi." dedi Gazel. Hicran herkese bir baş selamı verip Gazel'i takip etti. Odaya çıkarken Haşim beyi gördü. Oda Gazel'e bakıyordu. Bir cevap ister gibiydi...
Gazel aldırmadan yukarı çıkmaya başladı. Haşim ağanın sesi tekrar durdurdu.
"Bu akşama kadar vaktin var." dedi.
Genç kadının nefesi artık kendine yetmiyordu. Adımlarını daha da hızlandırdı. Odaya girdiğinde eline geçirdiği ilk şey masadaki herşeyi tüm öfkesiyle yere attı. Eli ayağı birbirine girmiş ne yapacağını düşünüyordu.
"Allah kahretsin."
"Abla ne oldu anlat hele bir sakin ol."
"Sakin olamam Hicran! Ben evlenmezsem Pamuk evlenecek. O daha 19 yaşında asla olmaz."
Hicran sesli şekilde nefes verdi. Çaresiz bakışlarını Gazel'e çevirdi.
"Abla başka çaren yok." dedi. Gazel'in kendine itiraf edemeyeceği şeyi Hicran ona söyledi.
Zorundaydı.
Ama kim için?
Haşim ağa için mi? Yoksa Pamuk için mi?
Kesinlikle Pamuk içindi.
"O adam... "
"Demir? "
"Herneyse işte! Pamuğa zarar verebilir ondan korkuyorum."
"Abla sen evleneceksin onunla neden Pamuğa birşey yapsın?"
"Boşver. Hava karardı baksana. Herkes içerdedir şimdi."
"Söyleyecek misin abla?"
"Evet Hicran yarın geliyorlar."
Gazel odadan çıktığı andan itibaren üstüne tonla bir yük vardı. Adımları yavaşlıyor ama gene de ayakları kendinden bağımsız gidiyordu. Genç kadın sessizce oturma odasına girdi. İçeri baktığında herkes bir köşede sessizce duruyordu. Pamuk en köşeye sinmiş ağlıyordu. Gazel derin bir nefes alıp boğazını temizledi. Tüm dikkatleri üzerine topladıktan sonra konuşmaya başladı.
"Size birşey söyleyeceğim itiraz etmeyin kararım kesindir." dedi. Mert kaşlarını çattı.
"Gazel neler oluyor?" dedi.
"Mert sus ve dinle. -boğazını tekrar temizledi.- Demir ile ben evleneceğim." dedi. Herkes şok olmuş bir şekilde Gazel'i izliyordu. Mert öfkeyle bağırdı.
"Asla böyle birşeye izin vermem."
"Mert sus dedim! Berdel olacak."
"Sevmediğin bir adamla evlenip kendini yakacaksın öyle mi?" dedi Yelda. Gazel bir süre bekledi. Eğer şimdi susarsa bunun asla gerçekleşmeyeceğini biliyordu. Herkesin şok olacağı o cümleyi söyledi.
"Sevmediğimi nereden biliyorsunuz?"
.........
Hicran başka bir odaya yerleşmiş Gazel tek başına kendi odasında kalmıştı. Camın önünde dikilmiş dışarıyı seyrediyordu. Kapıya doğru yönelip kapıyı kitledi. Kendi banyosuna ilerledi. Tekrar terlemeye ve titremeye başlamıştı. Bunu bir şekilde önlemeliydi. Soğuk suyu açıp bekledi. Üzerindekileri çıkarıp suya girdi. Su etini acıtıyordu genç kadının fakat onun hissettiği acı yüreğindeydi. Gözleri yanmaya başladı. Derin bir nefes aldı ancak bu gözlerinden yaşların akmasına sebep oldu. Gözyaşları su ile kayboluyordu.
Tıpkı kendi gibi....
Ellerini duvara yasladı. Kafasını iki yana sallayıp ağlıyordu. Genç kadının yüreği kaldırmıyordu artık. Susup içine atmak onu hasta etmişti. Tırnaklarını avuçlarına batırdı. Suyu hızlı gene kapatıp bornozu alıp giydi. Saçlarını taramak için aynaya döndüğünde kendi yüzünü gördü. Korkuyla kendine baktı.
Yüzü kızarmış makyajı akmış gözlerinin rengi maviye dönmüştü. Gözlerinin altı mosmordu. Makyajla kapatmaya çalıştığı herşey bir suyla gün yüzüne çıkmıştı. Aynaya bakmadan saçını tarayıp odasına girdi. Hızlıca üstünü alıp giyindi. Aynadaki görüntüsüne baktı. Omuzları çökmüş bacakları titriyordu. Bu korkak görüntüyü aklından silmeliydi. Omuzlarını yukarı kaldırıp başını dik tuttu. Hızlıca arkasına döndü ama yengesinin ona söylediği bir söz geldi aklına.
"İnsan öyle bir varlıktır ki, gündüzleri tatlı şerbet içer , geceleri ise onu acı acı kusar. "
Haklıydı.
Ne kadar diretse de geceleri korkak kadındı o .
O gecelerin kadınıydı.
Uysal adımlarla yatağına ilerledi. Yatağın içine girip gözlerini sımsıkı kapattı.
...
Oya hanım odada volta atıyor Haşim ağayı bekliyordu. Banyodan çıkan Haşim ağayı görünce hışımla karşısına geçti. Haşim ağa kaşlarını çatmış Oya hanımı izliyordu.
"Haşim sen birşey dedin mi?"
"Ne diyorsun Oya? Kime! "
"Gazel'e Haşim. Bu evlilik konusunda birşey dedin mi?"
"Hayır demedim."
"Haşim bak-.... "
"Kes sesini Oya! Karşında kocan var senin. "
"Evet yıllardır beni adam yerine koymayan kocam var."
"Oya! "
Oya hanım arkasını döndü hışımla yatağa girdi.
......
Sabahın erken saatlerinde konakta büyük hareketlilik vardı. Bugün kız isteme günüydü herkesin heyecanlı olması gerekirdi fakat tüm herkes ölü gibi duruyordu. Koca konak şimdi herkese dar geliyordu. Pamuk aradan kaçarak Gazel'in odasına çıktı. Kapıyı çalacakken Gazel kapıyı açtı. Pamuk kocaman gülümsedi. Beraber aşağı inerken konuşmaya başladı.
"Günaydın abla."
"Günaydın."
"Nasılsın ablacığım?"
"İyiyim Pamuk."
Pamuk başını eğdi.
Haklıydı ablası sessiz kalmakta. Gazel kafasını yere gömen Pamuğa baktı. İşaret parmağını ona uzatıp çenesini yukarı doğru çekti. Yüzü ortaya çıkınca kızaran gözlerini gördü.
"Neden ağlıyorsun?"
"Sen benim yüzümden mecbur-... "
"Şşşhh.. Öyle birşey yok. Söyle bakalım benim gibi bir kadın birşeyi mecbur olduğu için yapar mı?"
Pamuk Gazel'in maviye dönmüş gözlerine baktı. Kafasını hayır derecesine iki yana salladı. Gazel hafifçe tebessüm etti.
"Güzel şimdi hazırlıklara yardım et."
Pamuk koşarak gözden kayboldu. Gazel tam dışarı çıkarken yengesi seslendi.
"Gazel! "
"Efendim yenge."
"Kızım nasıl söylenir bilmem ki... Şey akşam.... Hani kıyafet falan... "
"Onun için çıkıyorum yenge merak etme akşama hazır olurum. " dedi. Gazel hızlıca arabaya koştu. Konaktan dışarı çıkıp alışveriş için mağazalara doğru ilerlemeye başladı.
......
"Efendim anne."
"Oğlum,aslanım hani akşam için kıyafet mi baksan kendine?"
"Ne gerek var giyerim evdekilerden."
"Olmaz oğlum kız istiyoruz sonuçta."
"Anne normal bir kız isteme değil bu ! Kendinize gelin."
"Oğlum beni kırma ne olur."
"Tamam anne tamam kapat." dedi sinirle arabasını mağazalara doğru sürdü.
.......
"Efendim bu size çok yakıştı."
"Beğenmedim çok kısa. İstemeye uygun değil." dedi genç kadın. Etrafa göz atarken bordo renk bir elbise gördü. Sade ve çok şıktı. Hızlıca eline onu aldı. Kabine girip denemeye koyuldu.
"Demir bey hoşgeldiniz efendim! " dedi satış görevlisi. Demir etrafa gözleriyle incelerken
"Hoşbulduk bir takım elbise bakacaktım."
"Tabi efendim hangi renk olsun?"
"Mümkünse siyah - o sırada gözü kabinden çıkan Gazel'e kaydı. Cümlesinin sonunu zar zor getirebildi.- ... Olsun."
"Tabi efendim. -Gazel'e dönerek- Ah! Gazel hanım harika olmuşsunuz gerçekten." dedi görevli.
Elbise dizinden biraz aşağıda çok dekoltesi olmayan sade bir o kadar da şık bir elbiseydi.
"Teşekkürler. -saçlarını karıştırarak- açık mı yoksa toplu mu olmalı?" sona doğru mırıldandı genç kız.
"Sana her türlüsü yakışır." dedi Demir.
Gazel kafasını kaldırınca aynadaki yansımadan Demir'e baktı. Elinde siyah bir takımla Gazel'e bakıyordu. Ne gülüyor ne de gülmüyordu. Gazel arkasını dönüp Demir ile dip dibe geldi. Cevap bile vermeden geri kabine ilerledi. O sırada görevli Demir'e seslendi.
"Demir bey?"
"Hı?"
"Efendim kıyafeti deneyecek misiniz?"
"Hıı... Ne?"
Görevli gözleriyle Demir'in elindeki takımı işaret etti. Demir dalgınlıktan kurtularak takımın bedenine baktı.
"Evet bunu alıyorum. Birde kravat alacaktım."
"Elbette efendim hangi renk,  nasıl bir model tercih edersiniz?"
"Bordo."
Görevlinin gözleri kabinle Demir arasında gidip geldi. Sonra denileni yapıp paketleme yaptı. Demir kasaya gelince oradaki kızlar üstlerine başlarına çeki düzen verip genç adama bakmaya başladılar.
Demir kredi kartını görevliye uzattı.
"Lütfen o elbisenin de parasını buradan alın."
"Efendim?"
"Dediğimi duydunuz."
"Imm..  Evet peki efendim."
Görevli poşeti Demir'e uzattı. Mağazadan çıkıp arabasına bindi. Dudağında hafiften bir gülümseme ile arabasını çalıştırdı.
....
Gazel kıyafeti kasaya doğru getirdi. Görevli poşetlerken Gazel kredi kartını çıkardı. Görevli eliyle durdurdu.
"Ah efendim ödeme yapmanıza gerek kalmadı." dedi. Gazel soğuk bir sesle
"Anlamadım?" dedi.
"Efendim Demir bey sizin yerinize ödeme yaptı."
Gazel dış kapıya doğru baktı. Sinirle gözlerini kapattı. Hiç pot kırmadan görevliye döndü.
"Makasınız var mı?"
"Evet efendim buyurun." dedi ve uzun bir makas uzattı. Gazel bir hışımla elbiseye saldırırcasına elbiseyi kesmeye başladı. Herkes şaşkınlıkla genç kadını izliyordu. Elbiseyi yere atıp fırlattı.
"O elbisenin parası ödendi zaten. Ben başka birşey alacağım. O kıyafetin fiyatındaki 2 katı fiyatlı kıyafetlerinizden istiyorum."
"Ta-tamam efendim." dedi görevli. Kasadan çıkıp Gazel'in peşinden gitti.
Kasadaki kızlar yerdeki kıyafetleri toplarken konuşmaya başlamışlardı.
"Bu kadın aklını kaçırmış! "
"Deli mi ne be!  Koskaca Demir Demirkan kıyafet almış ona yaptığına bak."
"Kızım bunlar zengin işte aklı sıra gövde gösterisi yapıyorlar."
Aralarından biri fırlayıp kızlara seslendi.
"Nereden biliyorsunuz? Bence hakaret olarak kabul etti ve o elbiseyi parçaladı. Bilmeden yargılamayın."
Kızların hepsi göz devirdikten sonra işlerine devam etti.
O sırada Gazel elinde bir poşetle üst kattan iniyordu. Ayaklarını sertçe vura vura mağazadan çıktı.
Kasiyer tuttuğu nefesi verip konuştu.
"Yaman kadın vallahi. Başka kadınlara aynısı yapılsa kafayı yerlerdi mutluluktan. Bu elbiseyi parçaladı. Bulaşmaya gelmez böyle kadınlara parçalarlar adamı." dedi.
.......
HERKESE SELAAAAM UMARIM BÖLÜMÜ BEĞENMİŞSİNİZDİR O GÜZEL YORUMLARINIZI. EKSİK ETMEYİN.
İYİ OKUMALAR :)))

GAZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin