20

2.2K 143 14
                                    

Mert'in gidişinden itibaren saatler geçmiş hava iyice kararmıştı. Herkes odasına çekilmeye başlamıştı. Demir Gazel'in yattığı odanın dış kapısında oturuyordu. Cihat ağa yavaşça oğluna yaklaştı. Onun gibi olduğu yere oturdu. Bitkin ve çaresiz duran oğluna hüzünle baktı. Demir donuk bakışlarını babasına çevirdi.

''Baba ben ne yapacağım? Karşımda ölü gibi duruyor. Benimle hiç konuşmuyor. Ben çok çaresiz kaldım baba. Karım ellerimden kayıp gidiyor.'' dedi.

Cihat ağa derin nefes aldı.

''Annen. Babasını kaybettiğinde çok kötü olmuştu. Yataklara düşmüştü. Çaresiz kalmıştım bende senin gibi. Ne yaparım diye günlerce düşünmüştüm. Makbule'nin sevgiye ihtiyacı vardı. Birinin varlığını hissetmeliydi. İlk günler rahat bıraktım. Daha sonra sakinleştikçe ona varlığımı hissettirdim. Kendi kendine zamanla düzeldi sonra.'' dedi. Biraz bekledi.

''Ama Gazel'in bir farkı var. Annen zamanında sevgi görmüş bir kadındı. Gazel bu yaşına kadar sevgi görmedi oğlum. Ona nasıl yaklaşacağını kendin bulmalısın.'' dedi. Demir başını salladı.

''Haklısın." dedi. Yavaşça ayağa kalktı ve odasına gitti. Ayakları genç adamı taşıyamıyordu. Yatağa kendini çok zor attı. Gözlerini kapatıyor ama uyuyamıyordu. Kendini zor da olsa uyutmayı başarabilmişti.

Konak sessizlik içerisindeydi. Hava yavaşça aydınlanıyordu. Gazel gözlerini dışarıya çevirdi. Ayaklarını yataktan aşağı sarkıttı. Genç kadın düşünmeden hareket ediyordu. Saçları dağınık yüzü gözü şiş içindeydi. Sessiz adımlarla odadan ayrıldı. Evde boş boş yürüyor sadece yeri izliyordu. Ne yaptığının farkında bile değildi. Sadece boş boş yürüyordu. Ne yapacağını bilmeden...

Demir odaya birisinin girmesiyle uyandı.
Başını kaldırmadan konuştu.
"Beni rahat bırakın." dedi.
Gazel odaya girip kapıyı kapattı.
Demir kafasını kaldırdı. Gazel'i görünce ayağa fırladı.
"Gazel... Canımın içi." dedi. Gazel gözlerini kocasına kaldırdı.
"Demir..." diye fısıldadı. Demir karısını kolları arasına aldı. Onu sımsıkı sardı. Demir burnunu karısının saçlarına daldırdı. Derin derin nefesler alıp karısının o güzel kokusunu içine çekti. Gazel de yüzünü kocasının boynuna sakladı. Sessizce duruyordu.
"Demir..."
"Söyle canımın içi bana içini dökecek misin? Anlat. Sabaha kadar dinlerim seni. Gerekirse sonsuza kadar." dedi. Gazel başını salladı. Demir karısını balkona çıkardı. Karısıyla birlikte yere oturdu. Gazel yutkundu.
"Ne yapacağım ben? Ne desem ne anlatsam sana? Yüreğim kaldırmıyor Demir. Kaybettim. İki dayanağımı kaybettim. Yıllar önce. Bu acıya alışmışken - sesi artık daha boğuk gelmeye başlıyordu - asıl gerçeği öğrendim. Nefes alan ama ölüden farksız biriyim.

Annem...
Canımın içi. Beni ne güzel severdi. Ne güzel gülümserdi. Halbuki ne acılar varmış onun içinde.
Babam...
Hatırlamıyorum tam olarak. Ama olsun görüntüsü biraz aklımda. Güzel adamdı babam. Ne çekmiş kardeşinden." dedi. Biraz bekledi.
Demir'e dönüp konuşmaya devam etti.
" Birisinden ilk defa bu konuda yardım isteyeceğim. Bana yardım eder misin Demir? Acımı hafifletmek için yardımcı olur musun? Derdime ortak olur musun? Biliyorum bunu istemek çok bencilce ama..."
Genç kadını susturan kocasının dudaklarıydı. Bir süre bekledikten sonra Demir geri çekildi. Ellerini Gazel'in yüzüne tuttu.
" Güzel gözlüm. Sen iste ben öleyim. Yüklenmez miyim hiç derdini. - genç kadının elini kendi göğsüne götürdü- Bu kalp attıkça her daim senin yanında olacak." dedi.
İki genç birbirlerine sımsıkı sarıldılar. Gazel'in içinde minik de olsa bir mutluluk vardı. Demir'e gün geçtikçe daha çok ısınıyordu.
Demir karısını kucağına alıp yatağa götürdü. Kendi de yatağa uzandı. Elini Gazel'in saçlarına götürdü. Uyutmak için saç diplerini hafiften okşuyordu. Gazel çok geçmeden uykuya daldı.
Demir de onun arkasından uyuya kaldı.
Bir hafta boyunca evde sessizlik hakimdi. Gazel odadan çıkmıyor, kendini toparlamaya çalışıyordu. Bu bir hafta içinde Haşim ağa yakalanıp müebbet hapise çarptırılmıştı. Tabii yolda bazı insanlar hapishaneye götürülen aracı durdurup Haşim ağanın yüzüne tükürmek, dövmek, hatta öldürmek istiyorlardı. Silah zoruyla durdurulmuştu.
Genç kadın üzerini düzeltti. Saçlarını tepeden at kuyruğu yaptı. Herkes aşağıda kahvaltısını yapıyordu.
Somurtkan yüzünü hafif bir tebessümle düzeltmeye çalıştı. Başardı da. O rolleri her zaman iyi oynamıştır.
Derin nefes alıp kapıyı açtı. Ağır adımlarla aşağı indi. Onu gören çalışanlar başını sallıyıp içtenlikle gülümsüyordu. Genç kadın mutfağa girdi. Herkes kahvaltısını yapıyordu. Onu ilk farke den Cihat ağa oldu. Gözleri mutlulukla parladı.
"Gazel... Kızım." dedi. Sesi duyan Makbule hanımla Sevda başını hızla kapıya çevirdi. Aynı hızla genç kadının yanına gitti. Makbule hanım Gazel'e sımsıkı sarıldı.
"Güzel yavrum. Hoşgeldin." dedi. Gazel gülümsedi. Sonra Sevda sarıldı.
"Kardeşim benim. Hoşgeldin." dedi. Selçuk ayağa kalktı. Gazel'e uzaktan baktı ve gözleriyle selam verdi.
Arkadan bir erkek çıkıp boğazını temizledi. Yakasını düzeltip konuştu.
"Eee... Yengeciğim merhaba. Ben Furkan. Hani bu ailenin en yakışıklısı olan." dedi ve genç kızın elini sıktı.
Demir kardeşinin kafasına bir şaplak attı.
"Sus konuşma." dedi. Gazel Furkan'a baktı.
"Hatırlıyorum seni Furkan. Merak etme."
"Yakışıklılığımı unutmamış." dedi.
Sevda üfleyerek Furkan'a baktı.
"Yengem senin bugün çenen açılmış sus." dedi.
Demir karısını yanına oturttu. Gazel ellerini masaya koydu. Tam elini kaldıracakken bir el elinin üstünde durdu. Gazel başını elin sahibine çevirdi. Cihat ağa ona destek verircesine elini sıktı.
"Yanındayız Gazel. Sakın bunu unutma evladım. Selçuk, Demir, Furkan, Sevda gibi sende benim ve Makbule hanımın kızısın. Hayatımız boyunca sana destek olacağız. " dedi. Makbule hanım, kocasının öz kızı Fatma'yı saymamasına üzülse de buruk bir şekilde gülümsedi.
"Öyle ya. Olacağız tabii ki." dedi.
Gazel dolu gözlerle bu güzel aileye baktı. Hayatı boyunca böyle bir aileye sahip olmamıştı. Şimdi bu zamanda böyle bir şeyle karşılaşacağını nereden bilebilirdi?
Cihat ağa ayağa kalktı.
"Makbule hanım ben gidiyorum. Allah'a emanet olun." dedi.
Gazel anlık bir hareketle ayağa kalktı. Bir süre Cihat ağaya baktı.
"Eee... Şey... Hoşçakalın." dedi. Cihat ağa gülümseyerek Gazel'in omzuna dokundu.
"Akşama görüşürüz kızım." dedi. O sırada kapıdan hizmetçilerden biri girdi.
"Ağam kusura bakma bölüyorum. Ancak bir mektup geldi Gazel hanımıma. Hapishaneden." dedi.
Adam Gazel'in önünde durdu.
"Hanımım bu sizin."
Gazel şaşkınlıkla mektubu uzatan adama baktı.
O adam yollamış olamazdı değil mi? Hayır... İmkansız.
Mektupta başka bir ad yazıyordu.

GAZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin