4

5.2K 232 6
                                    

Konak herkes için adeta cehenneme dönüşmüştü. Kimse isteyerek birşey yapmıyor yüzleri asıktı. Oya hanım ve Yelda bir o yana bir bu yana bağırıyordu. Mert babasıyla birlikte çalışma odasında Hicran, Pamuk, Gazel kendi odalarındaydı. Pamuk bir köşeye sinmiş ara sıra Hicran'a kaçamak bakışlar atıyordu. Hicran bunu fark edince genç kıza döndü.
"Anlat bakalım güzellik neyin var?"
Pamuk uzun zamandır tuttuğu göz yaşlarını saldı. Hicran telaşla yanına oturdu.
"Ağlama güzel gözlü. Hadi anlat bakalım bana."
"Abla.. Ga-Gazel. İstemediği biriyle evleniyor benim yüzümden.... "
"Şşşhh... Kuzum sen düşünme bunları. Hadi gel beraber Gazel'e bakmaya gidelim." dedi ve odadan çıktılar. Genç kızın odasına ilerlediler. Kapıyı tıklatıp içeri girdiler. Gazel koyu kırmızı bir elbiseyle aynanın karşısında durmuş küpelerini takıyordu. Pamuk'un burnunu çekmesiyle kafasını kızlara çevirdi. Hicran nefesini tuttu.
"Bismillahirrahmanirrahim. Abla ne yaptın sen?" dedi Gazel tek kaşını kaldırıp aynaya baktı.
"Ne oldu olmamış mı? "
"Hayır mükemmel olmuşsun." dedi. Gazel aynada kendini inceledi.
Kalın askılı dekoltesi olmayan dizlerine kadar inen kırmızı elbise vücudunu sarıyordu. Uzun saçlarını dalgalandırmış minik nokta şeklinde küpeler takmıştı. Koltuğa doğru ilerledi. Oturup bacak bacak üstüne attı.
"Boşuna üzülüyorsun Pamuk. Sorun yok." dedi. Pamuk Gazel'in yüzüne baktı.
"Ger-gerçekt... "
"Evet gerçekten. Hem ne kadar kötü olabilir?" derken yüreğine bir yumruk atılmıştı genç kadının ama ödün vermedi duruşundan. Derin nefes aldı ve kafasını pencereye çevirdi. Gün batmak üzereydi. Baya zaman geçmişti.
"Gidin ve giyinin." dedi. İki kız çaresiz itiraz etmeden çıktılar. Gazel attığı bacağını yana indirdi. Ellerini yüzüne kapatıp bekledi.
Ne yapacaktı?
O adama boyun mu eğecekti?
Asla.
....
Oya hanım saat ilerledikçe geriliyordu. Yelda omzuna dokundu.
"Anne?"
Oya hanım cevap vermeden baktı. Güneş tam yüzüne vuruyordu. Yelda baştan aşağı izledi annesini.
O kadar güzeldi ki...
Zamanla güzelliği gitmişti ama ruhu hala çok güzeldi. Bunca yıl koca konağın idaresini almış güçlü bir kadındı. Şimdi ise çaresizce durmuş bakıyordu.
Gazel için üzüldüğü çok belli oluyordu.
"Gazel mi?" dedi. Oya hanım hafifçe başını salladı.
"Gazel sevme konusunda yalan söylüyor."
"Nasıl yani? Herkesin ortasında açıkladı ya anacığım."
"Yalan işte ben anladım."
"Nasıl anladın?"
"Yüzü kızardı. Çocukken gizli gizli o yüksek dağa çıkardı. Benim kızacağımı bildiği içinde yalan söylerdi haliyle yüzü kıpkırmızı olurdu." dedi. Hafif bir tebessüm etti Oya hanım ve devam etti.
"Daha küçücüktü şimdi ise koskocaman bir genç kız."
"Bak Nihal içinde aynısını demiştin. Hadi bak Allah'tan hayırlısı."
"Haklısın kızım. Biz Gazel'e bakalım." dedi. Merdivenin başından inen Gazel onları fark etti. Hızlıca onların yanına ilerledi.
"Ne yapıyorsunuz burada?"
Nihal hayran hayran genç kıza baktı.
"Maşallah maşaallaahh!! "
Oya hanım ise kocaman gülümsedi.
"Yüzün annene o kadar benziyor ki bakışlarında Ali ağabeye.... Keşke bu günleri görmek nasip olsaydı." dedi. İki kadın Gazel'e sarıldı. Ardından Hicran ve Nihal....
Anlaşılan bu gece herşey çok zor olacaktı.
......
Hava kararmış herkes yerini almıştı. Birkaç misafir gelmişti. Mert konağa arabasıyla giriş yaptı. Onu gören Yelda koşarak aşağı indi. Arabadan çıkan kocasını görünce sevinmek ile kızmak arasında kaldı. Çok yakışıklı olmuştu. Neden bu kadar süslendi ki? Mert gülerek karısına ilerledi ellerini beline koyacakken genç kadın geri çekildi.
"Bu ne hal?"
"Ne olmuş güzelim kirli mi?"
"Damat sen misin o mu be? Elalemin kızları ne laflar eder şimdi." dedi kollarını birbirine kavuşturarak. Mert gülerek somurtkan karısına ilerledi.
"Ellerim senin elinle mühürlüyken, gözlerim sadece sana bakarken, ruhum ruhuna bağlıyken diğer kızların dediği benim umurumda olur mu?" dedi. Yelda önce adamın gözlerinin içine baktı sonra da etrafa bakındı.
"Fazla yakınız."
"Biliyorum."
"Bekliyorlar ama.. "
"Biliyorum."
"Annemler görürse ayıp olur."
"Onu da biliyorum." dedi ve karısında daha da yaklaştı. Yelda gözlerini kapatmı..... -
"Yelda!"
Genç kadın irkildi. Mert'i ittirip hızla yukarı koştu. Genç adam gülerek arkasından geldi. Mert mutfağa girdi. Gazel'i görünce bekledi. Kocaman gülümseyip sımsıkı sarıldı genç kadına kulağına eğilip
"Çok güzel olmuşsun." dedi. Gazel ise sadece gülümsedi. Dışarıdan korna sesi duyuldu. Herkes şaşkınlıkla gerginlik arasında kaldı. Haşim ağanın sesi duyuldu.
"Oya, Mert neredesiniz? Misafirler geldi haydi çıkın." diye bağırdı. Herkes çil yavrusu gibi dağılmaya başladı. Gazel mutfağın kapısını aralayıp içeri girenlere baktı. Demir'in anne babası yakın arkadaşı Mustafa ve Kemal. Mustafa'nın yanında Nihal vardı. Nihal koşarak herkesle selamlaştı. Gazel herkesi izledikten sonra geri dönüp koltuğa oturdu. Yardımcılardan biri
"Hanımım kahveyi hazırladık sayılır." dedi. Gazel anlamamışcasına
"Ee yani ne yapayım?"
"Hani siz ya götüreceksiniz ya."
"İstemiyorum siz götürün."
"Aman hanımım adettendir."
"Adetiniz batsın sizin." diye mırıldandı.
Nihal o sırada içeri daldı. Hayranlıkla kardeşine baktı.
"Kızım bu ne güzellik ya."
"He nihal he." dedi Gazel.
"Hadi içeri kahveleri getir bekliyorlar."
Gazel yardımcıların hazırladığı tepsiyi içeri doğru götürdü. Demir odanın dışında bir gölge fark edince dikleşti ama içeri giren Nihal'di. Demir dik tuttuğu omuzlarını aşağı düşürdü kafasını diğer tarafa çevirdi. Kemal'in o deli sırıtışlarını izlerken göz devirdi. Kafasını aşağı eğip parmaklarıyla oynamaya başladı.
"Heeh! Kahvelerde geldi." dedi.
Demir kafasını kaldırdı. Kırmızılara bürünmüş meleğe bakakaldı.
'Allahım...' diye mırıldandı. Nutku tutulmuş sadece eşi olacak kadını izliyordu. 'Bu bir berdel! " diye içinden gelen ses kalbine ok gibi saplamıştı adeta. Doğruydu bu ses. Asla ona yaklaşamazdı, bakamazdı, konuşamazdı. Onlar kusur örtmeye çalışıyorlardı bir nevi.
Gazel diğer kadınların talimatı ile farklı bir fincanla Demir'in önünde eğildi. Genç adam kadının gözlerine tiksinirmiş gibi baktı. Gazel bunu farkettiğinde kaşlarını çattı ve kafasını çevirdi.
'Yapma!' diyemedi adam...
Sessizce kahveyi aldı. Bir yudumda kafasına dikip tepsiye geri koyacakken Gazel tepsiyi çekti. Fincan yere düştü ve paramparça oldu. Gazel ayağıyla Demir'in gözlerinin içine baka baka yerdeki kırılmış fincanı ezdi. Kibirli bir bakış atıp odadan dışarı çıktı. Oya hanım
"Kusura bakmayın. Demir evladım iyi misin?" dedi.
Demir'in gözü hala az önce kapıdan çıkan Gazel'e takılmıştı. Annesi onu dürtünce "Evet evet iyiyim." dedi. Misafirler laflarken Gazel içerde sinirden zangır zangır titriyordu. Nasıl olurdu? Ona yapılan hakareti unutmayacaktı...
İçeri gidip bir köşeye oturdu.
...
"Velhasıl kelam Haşim ağa. Sebeb-i ziyaretimizi bilirsin. Allah-u Teala'nın emri Hazreti Peygamber Efendimiz'in kavliyle kızınız Gazel'i oğlumuz Demir'e istiyoruz inşallah." dedi.
Haşim ağa oturduğu yerde dikleşti.
"Madem gençler birbirlerini sevmiş görüşmüşler -O sırada Gazel ve Demir göz göze geldiler... 'Birbirlerini sevmişler.' Ne yalan ama!- bize de birleştirmek düşer. Verdim gitti. "
Kimsenin yüzü gülmüyor konuşmuyordu. Kimse maske takamayacak durumdaydı. Cihat ağa
"O halde yüzükleri takalım -dedi ve cebinden yüzükleri çıkartıp ayağa kalktı.- Gelin bakalım çocuklar! " dedi. İki gencin isteksiz adımlarını o odadaki herkes hissediyordu.
İkisi yan yana durdular ve ellerini Cihat ağaya doğru uzattılar.
İçeri bir anda takım elbiseli bir adam nefes nefese girdi.
"DEMİR ABİ! " diye bağırdı. Demir adama bakıp
"Ne oldu Cihan?" dedi.
"Fatma hanım... Galiba Fatma hanımımızın yerini bulduk." dedi.
Demirin gözleri önce büyüdü sonra hızlıca dışarı fırladı. Gazel hariç herkes bağırıyordu. Gazel aklına gelen şey ile olduğu yerde kaskatı kesilmişti. Sadık ve Fatma onun evindeydi. Gazel son hız oradan ayrılıp odasına koşturdu. Çantasını ters çevirip bütün eşyalarını yere döktü. Asistanını aramalı ve Sadıkla Fatma'yı oradan uzaklaştırmalıydı. Telefonunu alıp hemen tuşları çevirdi.
"Alo Gazel tatlım?"
"Figen sorgu sual etmeden hemen telefonu hoparlöre al! " dedi telaşla. Figen denileni yaptı. İki genç de telefonu dikkatle dinliyorlardı.
"Demir... Sanırım Demir sizi buldu."
"Nee! " diye adeta çığlık attı Fatma ve devam etti.
"Abim bizi öldürecek! Sadık ne yapacağız." dedi.
"Gazel yardım et." diyebildi sadece Sadık.
"Onun için aradım aptal. Figen hemen bizim yazlıktaki evin anahtarlarını al odamda dolabımın ilk çekmecesinde oraya gidin her dakikamız kritik hemen defolun o evden. " dedi Gazel.
"Tamamdır patron" dedi ve telefonu kapattı.
Gazel derin bir nefes verip arkasını döndü. Gördüğü kişiyle ne diyeceğini şaşırdı.
"Ye-Yenge..."
Oya hanım sadece Gazel'i izliyordu.  Bir adım attı.
"O gün, Sadık ile Fatma'nın kaçtığı gün onun İstanbul'da kalacak yerininsen ayarladın."
Bir adım daha.
"Sen Demir'i sevmiyorsun. Bunların hepsine Pamuk için katlanıyorsun."
Bir adım daha attı. Daha atacak adım kalmamıştı. Bu kez sesi ağlamaklıydı.
"Benim Gazel'im gene kendi ömründen defa ediyor. O buz gibi kalbinin aslında buz olmadığını biliyorum yavrum. Sen hala o fedakar, şevkatli, merhametli Gazel'sin. Bize gösterdiğin çok çok farklı. -Kulağına eğilip- Seni ben büyüttüm aldığın nefesinden bile tanırım seni." dedi ve geri çekildi.
Gazel şok olmuş bir şekilde yere bakıyordu. Kendini zor toparladı.
"Yanılıyorsun yenge... Ben Demir'i seviyorum. Eski Gazel kalmadı herkes bir tekme atınca o da kendini tepeden aşağı attı. -Gazel de yengesine yaklaştı.- Beni bildiğini biliyorum fakat sen Eski Gazel'i biliyorsun." dedi ve odadan çıktı.
Aşağıda giden misafirleri görünce hiç tepki vermedi. Makbule hanım özürler diliyor, üzgünce bakıyordu.
Gazel kendi odasına geçecekken Haşim ağa Gazel 'e seslendi.
"Buraya gel Gazel." dedi. Gazel arkasını döndü önce Haşim ağaya sonra misafirlere baktı. Seslice nefes verip aşağı indi.
Haşim ağa yüzüğü uzattı.
"Al bunu tak. Sizde yüzüğü Demir'e taktırırsınız." dedi. Gazel hiç hareket etmedi. O sıra Makbule hanım ne diyeceğini şaşırmış yüzüğü alıp gitmişti. Haşim ağa sinirle Gazel'in bileğinden tuttu. Sıkabildiği kadar sıktı. Genç kadın acıyı hissedince kaşlarını çattı ve bileğini çekmeye çalıştı. Haşim ağa yüzüğü zorla parmağına doğru ittirdi. Bileğini bıraktı. Kızarmış bileğine baktı Gazel ve yumruğunu sıktı.
"Canımı yaktığın gibi canın yanacak hemde çok yakında biraz sabret Haşim ağa." dedi ve yukarı çıktı.
Odasına kapandı. Gözyaşları minik minik akarken telefonunu eline aldı. Boğazını temizleyip yanaklarını sildi.
"Alo Figen. Burak beyi ara işlemleri hızlandırın." dedi.
.......
Figen masanın üstünden kahveleri alıp Sadık'a uzatırken çalan telefonuyla başını çevirdi. Büyükçe
'PATRON' yazısını görünce hemen eline aldı.
".........."
"Nasıl isterseniz patron. " dedi ve kapattı. Sadık sorarcasına Figen'e baktı.
"Gazel hanım. Önemli bir iş için aradı."
"Gazel abla işleri mi yönetiyor?" dedi Fatma.
"Bildiğim kadarıyla sadece birini yönetiyor. Ki onda da baya iyi olduğunu söylemişlerdi." dedi Sadık.
"Fazla iyi." dedi Figen.
"Figen abla anlatsana biraz Gazel abla iş yerinde nasıl biri?" dedi Fatma. Sadık da can kulağıyla dinliyordu çünkü o da bunu merak etmişti. Figen kahvesinden bir yudum alıp dikleşti.
"Aşırı otoriter, soğuk ve gıcık davranır. " dedi
"Gıcık mı?" dedi Fatma gülerek.
"Eğer sende bir hata görürse seni sürekli ezer. İstemediğin ne iş varsa yaptırır. Mesela ben. İlk zamanlar beni sevmemişti. Dosyalarda minik bir hata yapmıştım. Onun asistanı olduğum halde başkalarının ayakçılığını yaptırmıştı bana. "
"Vay bee başka?" dedi Sadık.
"İktidar meraklısı. Tek söz sahibi olmak ister ve zaten öyle. Çok güzel bir kadın olduğundan çok kişi yürüyor bu yüzden erkeklerle samimiyeti hiç yok. Burada toplantı esnasında Gazel hanıma asılan kaç patron biliyorum." dedi.
Fatma gülümsedi. 'Gazel gerçekten de dedikleri kadar varmış. ' dedi içinden
"Az önce neden aradı?" dedi genç adam. Figen kaşlarını çattı.
"Bunu yakında öğrenirsiniz. Söyleme yetkim yok." dedi. Sadık ısrarla
"Hadi ama! " dedi Figen kararlılıkla
"Gazel hanımın istemediği şeyleri yaparsam işten atılmakla kalmam kariyerim biter sönerim." dedi.
Fatma gerildi. Gazel'in bu kadar güçlü bir kadın olduğunu zannetmiyordu meğerse tam tersiymiş.
"O zaman biz yatalım." dedi Sadık. Figen
"Tabiki efendim Sadık bey sizin odanız üst katta ki sağdda ki oda Fatma hanım sizin de tam karşısındaki oda. Bir isteğiniz olursa lütfen seslenin."
Sadık ile Fatma teşekkür ederek yukarı çıktı. Fatma tedirgindi. Sadık'ı kendi odasına konuşmak için çağırdı.
"Ne yapacağız Sadık?  Hep böyle kaçak mı yaşayacağız?"
"Saçmalama Fatma tabiki de hayır. Nikah kıyıldığı zaman herşey yerine oturur."
"Abimler ne yapıyor acaba?"
Sadık omuzlarını yukarı kaldırıp indirdi. "Bilmem."
"Gazel'i bile bile ateşe attık."
"Ama öyle deme Fatma biz kavuştuk."
"Ama o kadın nasıl üzülüyordur şimdi."
"Sanmam Gazel bunun da üstesinden gelir."
"Sadık! Biz bir hata işledik ama iyi birşey yapmışız gibi konuşma bana."
Sadık başını iki yana salladı ve odadan ayrıldı.  Fatma da yatağa girmek için hazırlık yaptı.
... ..
Odanın ortasında çökmüş deli gibi ağlıyordu genç kadın. Ağzını kapatmış sesini duyurmadan hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ellerini yere bastırmış tırnaklarını halıya geçiriyordu. Kaybettiğini hissediyordu Gazel. Bu işten sağ çıkabilir kurtulabilir di ama beceremediğini düşünüyordu. Zor dayanıyordu tüm bu olanlara. Kalbi kaldırmıyor deli gibi dövünüyordu. Saçlarını çekiştiriyor yüzünü ve vücudunu tırnaklıyordu. Gözleri kararıyordu genç kadının nefesi daralıyordu. Son bir güçle kalkıp pencereyi açtı. Seslice nefes aldı ve gözlerini kapattı. Yaşlar yanaklarından usulca süzüldü. Aldığı nefesi titrek bir şekilde geri verdi. Camı zor da olsa kapattı. Odanın bir köşesine oturdu. Ayaklarını kendine çekerek oturdu ve bekledi. Konuşmuyor, ağlamıyor herhangi bir eylem göstermiyordu. Sadece oturmuş bekliyordu. Başını soğuk duvara yasladı. Bütün bedeni baştan aşağı titredi. Dudaklarını birbirine bastırdı genç kadın ve tavanı izledi.
Sabah olmasını bekliyordu.
.......
Sabaha karşı Gazel kendini zorla yatağa atmıştı. Hicran odanın kapısına vurup içeri girdi.
"Abla?"
"Hııımm...."
"Abla şey geldi."
"Bınane Hicran uğrışamam..." dedi. Yüzü yastıkla buluştuğu için bazı  harfler farklı çıkıyordu.
"Ama abla.."
"Lafı geveleme ağzında söyle."
"Demir abi geldi. Alışverişe çıkacakmışsınız. Haşim ağa seni çağırıyor." dedi.
Gazel bir anda gözlerini açtı. Duvara kitledi gözlerini derin bir nefes aldı.
"İyi git geliyorum." dedi ve kapının açılıp kapanma sesi geldi.
"Ağanızında, abinizinde yedi sülalesini tek tek .........." diye söylenerek yerinden kalktı genç kadın.
...................
Merhaabaaalaarr umarım bu bölümü beğenirsiniz
Sizi seviyorum ♡

GAZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin