MvB 34

404 28 2
                                    

 Taht odasının önüne geldiğimizde bir zamanlar idam edilmeme ramak kaldığını hatırladım. Anında yüzüm düştü. Kötü düşünceleri def ettiğimde Merlin'le beraber içeri girdik. İçeri de fazla kişi yoktu. Kafa attığım adamı da 2 tane şovalye tutuyordu. Tutmasalar düşecekti zaten. Eserime bakıp gülümsedim. 

Kral'ın tahtına 10 adım kala durdum. Kral tahtındaydı. Önünde eğildim. 3 saniye eğik durup geri normal duruşuma geçtim. Arthur direk söze girip "Bir tüccara kafa atmışsın Marie Beth. Bundan önce iki tane muhafız da dövmüşsün zaten. Kendini nasıl savunacaksın?" dedi. "Bu tüccara kafa atma sebebim gayet makul. Bir kadına şiddet uyguluyordu. Herkes durup izliyordu. Bir şey yapmıyordu. Ortalıkta şovalye ve ya muhafız görmeyince ben de olaya daldım. Eğer olaya dalmasaydım kadının durumu daha kötü olacaktı." deyince etrafa sessizlik çöktü. Bir şey diyemediler. Diyemezlerdi de zaten. 

"Muhafızlara neden şiddet uyguladın peki?" diye sordu. "İki tane sapığa ders verdim." diye kısa kestim. "Detaylandırır mısın?" deyince sıkıntılı bir şekilde ofladım. "Ben sadece onlara Gaius'ın odasının nerede olduğunu sormuştum. Onlarda bunu öğrenmek için akşam yanlarına gelebileceğini söylediler." dedim. Yine sessizlik çöktü.

"Dediklerine göre haklı olabilirsin fakat tüccara kafa atman yüzünden sana ceza vermem gerekecek." deyip durdu. "Önerisi olan var mı?" diye sordu. Gwaine elini kaldırdı. Arthur ona söz verdi. "Bence 1 hafta boyunca hizmetlim olarak çalışsın." deyip güldü. Gwaine'den de bu beklenirdi zaten. Alnıma vurup Arthur'a yavru köpek bakışı attım. Arthur fikri beğenmişcesine kafasını salladı. 

"Sana bundan büyük ceza olamaz. Geveze bir adamın yanında bir hafta durmak... Bir hafta onun hizmetlisi olacaksın. O zamana kadar şifacılıkla ilgilenmene gerek yok." dedi. "Yarın sabah cezana başlarsın. Şimdi çıkabilirsiniz." deyip tahttan kalkıp gitti. Herkes çıkmaya çalışıyordu. Bende bekledim. Gwaine yanıma gelip kulağıma "Seni kurtardım." diye fısıldayıp gitti. 

Yandın sen! Sağ ol iç ses. Yanımda (!) olduğun için.

***

Sabah uyandığımda bu sefer hiç mırın kırın etmeden kalktım. Dün gidip Gwaine'nin odasından aldığım geceliğimi çıkardım. Kenarda duran yeşil elbisemi giydim. Ayağıma botlarımı geçirip odadan çıktım. "Günaydın Gaius!" diye bağırdım ama yoktu. Nereye gitmiş olabilirdi ki?

Odadan çıktığımda kapıda nöbetçi ile karşılaştım. İçime düşen kurda engel olmayıp "Gaius nerede biliyor musun?" diye sordum. Suratsız muhafız "Kral'ın huzurunda." deyince elimi alnıma vurdum. 

Oraya gitsem bile beni almazlardı. Ayrıca benim cezam vardı. Of Gwaine!

İstemeye istemeye Gwaine'nin odasına doğru yol aldım. Niye yürüyerek zaman kaybedeyim ki? Koşmaya başladım. Yanından geçtiğim insanlar bana garip garip bakıyordu. Neyse ki küçük bir kısım artık benim garip hal ve hareketlerime alışmışlardı.

Hızlı bir koşunun ardından soluğu Gwaine'nin odasının kapısının önünde aldım. İçeri dalış yaptığımda hala uyuyordu. "Uyansana be! Gaius'ı sorguya almışlar sen hala uyuyorsun!" diye cırladım. Yataktan öyle bir kalktı ki gülmemek elde değildi. 

Şöyle ki "Camelot'tan defolun pis hainler!" diye bi anda kalkıp elinde kılıç gibi yastığını almış tutuyordu. "Her zamana gelenler bana gelir sanardım. Meğersem sana da geliyorlarmış." deyip kahkaha attım.

Gwaine bir kaç saniye elinde ki yastığa bakıp kafasını bana çevirdi. Gülen suratımla karşılaşınca o da güldü. "İnsan böyle mi uyandırılır yumuşak?!" diye bana sitem edip geri yattı. Yatar yatmaz yeniden kalkıp "Bugün sen benim dediklerimi yapacaktın. Bu da uyandırma servisimi?" diye sordu.

Oflayarak yerimde tepindim. "Gaius'ı sorguya almışlar diyorum. Kral diyorum. Onu sorguluyor diyorum." dedim. "Ne var bunda? Kalenin içinde ki haini arıyorlar yumuşak. Yani herkesi sorguluyorlar ama Gaius'ı sorgulamalarını bende beklemezdim." dedi. 

Oturduğu yatağa gidip bende oturdum. "Onu hain bellemezler demi?" diye kısık sesle sordum. Gwaine beni bi anda kendine çekip sarıldı. Saçlarımı öptükten sonra "Gaius çok sadıktır. Onun hain olması imkansız." dedi. Bende ona sarıldım. Hainin kim olduğu belliydi aslında. Agravaine. Ama adam suçu Gaius'a atmaya çalışıyor. Pislik işte.

Aklıma gelen şeyle duraksadım. Gaius kaçıralacaktı ve benim buna engel olmam imkansız gibi bir şey. Düşünceleriyle insana acı çektiren birine nasıl karşı koyabilirim ki?

Merlin ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin