MvB 45

204 16 4
                                    

 Sabah olduğunda Gwaine'yi uyandırdım. "Şş! Kalksana! Daha barbarlar gibi birbirinize şey edeceksiniz!" dedim sarsarak. Mahmur gözlerle bana bakıp "Hadi canım! Sen barbar görmemişsin." dedi. "Sayenizde görüyorum." deyip kapak yaptım. Sanırım. 

Gwaine'nin üstünden atlayıp paravanın arkasına gittim. Mis gibi elbisemi giydim. Harbiden çok güzel elbiseydi. En azından Gwen gibi aşırı dekolteli değildi. Ah gıcık oluyorum o kıza. 

Gwaine de üstünü giyinmişti. "Ben diğer şövalyelerin yanına gidiyorum. Şenlikte buluşuruz." deyip beni öptü. Canım benim beraber giderdik ne güzel. Neyse. 

Gwaine odadan çıkınca ben de çıktım. Ters yönlere doğru yürümeye başladık. Seke seke gitmeye başladım. Çünkü bu yol bitmez. 

Gaius'ın odasına tıklayarak girdim. Nolur nolmaz. "Ben geldim! Ee bugün neler yapacağız? Şaşırt beni." dedim. "Üzgünüm Marie ama çokta şaşırtıcı bir şey yapmayacağız. Yaralananlara yardım edeceğiz. Her zaman ki gibi." dedi. "Sağ ol ya." dedim. Her zaman aksiyon iyi değildir canım. dedi iç sesim. E ama bu kadar gündelik olunmaz ki!

*****

Bu sefer Gwaine'i uyandırmadan kalktım. İşte beklediğim ekşınlı günlerden biriydi. Sonunda sıkılmayacaktım. Gwaine uyuduğu için paravanın önünde değiştirdim. Önüme döndüğümde tavanı izleyen bir Gwaine gördüm. Hadi canım ama sen de! 

"Merak etme sadece 1 saniye baktım o da ne yaptığını bilmediğim içindi. Kızma!" dedi. "Biliyorum! Benim hatam üzgünüm." deyip kapıyı açıp kaçtım. Arkamdan Gwaine'nin "E hani benim şans öpücüğüm!" diye bağırdığını duydum. Gülmeden edemedim. Şapşik. 

Gaius'ın odasına bodoslama dalayım dedim. Pişman oldum. Çünkü Lancelot'a bodoslama dalmış oldum. "EEEAAW!" tarzı bi ses çıkardım. Anladınız siz onu. "Önüne iyi bak lütfen." deyip beni hafifçe ittirip geçti. Arkasından bakakaldım. Aga ne? 

İçeri "Birileri yine haklı çıktı sanırım. Mesela ben." dedim. İkisi de kafa salladı. "Haklı olduğuma göre sizi aşağıda bekliyorum." dedim. Şimdi onlar bi süre durum değerlendirmesi yaparlardı. 

Aşağı indiğimde her yerde çadırlar kuruluydu. Gwaine'nin kine gittim. "Ya attan düşersen? Canın yanar." diye içeri girdim. Çünkü yaptıkları şey şuydu. Dikey bir çitin iki farklı ucunda iki şövalye vardı. İkisinin de ellerinde uzun ve çivi şeklinde sopa vardı. Hem de baya uzun. Kim sopasını diğer şövalyenin sol göğsünde kırarsa o kazanıyordu. Sizin şenliğinize tüküreyim.Hem boşuna yapılıyordu. Gecenin sonunda olacakları bir ben biliyordum.

"Endişelenmene gerek yok. O kadar tehlikeli olsa Arthur böyle bir şey düzenlemez. Biliyorsun." deyip saçlarımı okşadı. "O kadar emin olma. Neyse. Eğer sana bir şey olursa orada olacağım zaten." dedim. "Biliyorum." deyip öptü. İşte geliyore. Öpücük. Nolur kapıdan biri çıkmasın. Nolur nolur nolur. Yaklaştı.. Yaklaşıyor. Kesin biri gelecek. Yapsana şunu be adam. Evet ramak kaldı. "Efendim şenlik başlamak üzere lütfen yerinizi alınız." diye bi muhafız girip çıktı. Gwaine "Amaaan be!" diye hayıflandı. "Önemli değil. Kaçmıyorum ya." dedim. "Peki." deyip güldü. Elimle öpücük üfürdüm. Anladınız siz onu. O da sırıttı. Ben de çıkıp Merlin ve Gaius'ın yanına gittim. 

Şövalyeler hazırlıklarını yapmış sıralarını bekliyorlardı. Açıkçası Gwaine'yi seçemedim. Yüzlerinde demir kaskımsı şeyler vardı. 

Aha başladılar. Bir Gwen uğruna değer mi be Arthur'um. Sonunda üzüleceksin zaten...

******

Gece Gwaine'yi uyuyunca üstümü değiştirip odadan tüydüm. Olay gecesi oğlum bu! Uyunur mu hiç?

Gaius'ın odasına gittim. Merlin çoktan gitmişti. Sessizce kapıyı kapatıp Merlin'i aramaya koyuldum. Yazık kafasına güzel bir darbe yemiş olmalı. 

Eh onu Kral'ın resmi işler yaptığı odanın yakınında baygın buldum. İşte fırsat deyip Merlin'i hafifçe tokat manyağı yaptım. "Kalk kalk kalk!" diye fısıldadım. Uyandığında benim desteğimle kalkıp teşekkür etti. Ah canım bir şey değil görevimiz. 

Koşarak o odaya girdi. Arka kapıdan. Köşeden baktığımızda öpüşüyolardı. Kim? Tabiki Gwen ve Lancelot. Kusucam bi yere şimdi. Öğürme işareti yaptım. Merlin garip garip baktı. Ne be! İğrençti işte.

Arthur salona ön kapıdan girdi. İlk girdiğinde şaşkınca baktı. Sonra böğürerek Lancelot'a kılıçla saldırdı. Allah allah allah!

İşler kızışmıştı. Mal Gwen'de anca bakıyordu. Lan adamlar senin için savaşıyor bi dur desene. Aaa!!

Arthur elden giderken Merlin büyüsüyle Lancelot'ın kılıcını elinden kaydırdı. Helal koçuma! Arthur'da Lancelot'ı kılıçtan geçirecekken Gwen'in içi gidip "Durun durun artık!" diye bağırdı. Lancelot Arthur'u duvara geçirirken nerdeydin? 

Arthur muhafızları çağırıp onları hücreye attırdı. Yazık üzüldüm de şimdi kıza. Ama 1 saniye falan. 

Merlin ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin