MvB 44

309 25 12
                                    

Lamia vakasının üstünden bir kaç hafta geçmişti. Bu bir kaç haftayı huzurlu bi şekilde sevgilimin yanında ve Gaius a yardım ederek geçirdim. Ama koskoca sarayda yeni dedikodu yayılmıştı bile. "Kral bir hizmetçiyle evlenecekmiş." Bunu duyduğumda Merlin'e tasdik ettirdim. Ah o Gwen var ya... Hala sevmiyorum. 

Bugün de kralın müstakbel karısına şövalyeler atın üstünde koşturup, garip ve uzun sopalarına pembeli beyazlı yuvarlak şeyi geçirmeye çalışıyorlar. Geçirince de gidip Gwen'e uzatıyorlar. Ne kadar güzel değil mi?

Gwaine'nin çadırında oturuyorduk. Gwaine'i zorla kaldırıp izlemeye götürdüm. Merlin'in yanına koştum. Kulağına "İyi izle." diye fısıldadım. Çünkü hepsinin suratını merak ediyordum. Neden mi? Şu an orada at koşturan şövalye Lancelot da ondan. Lancelot ben gelmeden önce ölen bi şövalye. O yüzden tabi ki bilmemezlikten geleceğim. 

Lancelot sopasının ucunda ki pembeli beyazlı şeyi Gwen'e uzattı. Gwen şövalye kaskının içinde kim olduğunu anlamaya çalışırken, Lancelot kaskı çıkardı. Herkes şok, herkes iptal. Lancelot giderken Arthur'a kafa eğdi. Arthur' da %90 içinden küfrediyor. Eminim.

Ben de ortaya " Niye şaşkınsınız? O da kim?" diye sordum. Merlin bana bakış attı. Gwaine'de "O Lancelot. Az önceye kadar ölü bilinen Lancelot." Ah garibim nasıl şaşkın. 

Gece vakti

Merlin kral ve şövalyeleriyle birlikte yemekteydi. Tabi o yiyemiyordu. Orası ayrı konu. Gaius'a iyi geceler deyip içeri geçtim. Kendimi yatağa bıraktım. Ayakkabılarımı çıkarıp yorgana sokuldum. 

Cici koyunlar...

"Benim yatağımı alabilirsin!" diye Merlin'in sesini duydum. Bu çocuk her zaman bu kadar yüksek sesle mi konuşuyordu?

Gözlerimi aralayıp yatakta doğruldum. Şaka gibi. Lancelot burdaydı. "Of amaan ben sizle uğraşamam." deyip ayakkabılarımı giydim. Lancelot bana "Sen kimsin?" diye sordu. "Yoksa Merlin'in sevgilisi mi?" dediğinde, yok devenin nalı bakışımı fırlattım. 

"Hayır, Gaius'ın çırağıyım. Adım Marie Beth Black. Ayrıca sevgilim Merlin değil. Ah tanrı korusun!" deyip kıkırdadım. Merlin de "Ha ha!" diyerek hoşnutsuzluğunu belli etti. "Ben çıkıyorum." Deyip geceliğimi ve arasına sıkıştırdığım asamı alıp odadan çıktım. Gaius'ın yanına oturdum. Az sonra Merlin gelecekti. Lancelot'tan şüphelenecek. Hadi bakiyim. 

Bi kaç dakika sonra süzülmüş bakışlarla Merlin odadan çıktı. "Oh hayır." dedi Gaius.  "Bu ifadeyi daha önce görmüştüm." 

"Her şeyin yolunda olduğuna inanmak istiyorum. Lancelot'ın gerçekten dönmüş olduğuna da." dedi Merlin. Gaius'da "Ona benzediği kesin." dedi. Ben de " Evet. Ama bir şeylerin ters gittiğini görmeyecek kadar kör müsünüz?" dedim. 

Merlin yanımıza gelip eğildi. "Haklısın. Selamlayışından bile şüphelenmiştim. Şimdi olan şey yüzünden ise eminim. Büyü yapabildiğimi unutmuş. Lancelot bunu asla unutmaz." dedi. Gaius " Gerçekten garip. Ona biraz zaman ver." dedi.

Ayağa kalkıp "Size her şeyi söyleseydim hiç bişeyin tadı kalmazdı değil mi? Şimdi yatağım işgal edildiği için Gwaine'nin yanına transfer oluyorum. İyi geceler!" dedim. Gaius "Oraya gitmek için bahanelerin tükenmeye başlamasın. Dikkat et." dedi.  Omuz silkip kapıdan çıktım.

Bahane değil gerçekler Gaiuscım bunlar. 

Haklısın şekerim. 

Koridorlar mum ışığıyla aydınlanıyordu. Umarım yolu şaşırmam. 

Gwaine'nin kapısına geldiğimde sessizce içeri süzüldüm. Mumu söndürmüştü. Uyuyup uyumadığını da göremiyordum. Hareket etmekten korkup olduğum yerde üstümü çıkarıp geceliği giydim. Yatağın koordinatlarını aklıma getirdim. Kapının bir iki metre ilerisindeydi. Temkinli adımlarla ilerledim. Elimi de aynı anda uzatıp etrafı yokladım. En sonunda güm diye bacağımı yatağa çarptım. Evet güm diye.

Sonra iki kol beni kaptı. Ağzımdan "AYAYAY" tarzı kelime şeysi çıkmış olabilir. Çokta takmamak lazım yani.

"Aç aslanlar gibi beni kapmadan önce haber verseydin keşke." dedim. Şu an alacalı bulacalı da olsa görünüyordu. "Bunu bana haber vermeden gelen kız mı söylüyor?" dedi. "Sadece sürpriz yapmak istemiştim." dedim. O da daha sıkıldı sarıldı. Abicim sarılma konuş. "Öhm. Nefes alamıyorum." dedim. Gerçekten de alamıyordum. Kahkaha atıp saldı. Ben de yorganın içine girip duvar kenarına doğru döndüm. O da belimden sarıldı. İçimdeki kelebekler birbirine giriyordu şu an. Harp çıktı galiba. 

"Ne konuştunuz yemekte?" diye sordum. Ses yok. O kadar çabuk uyunmaz be canım. Yanıt vermek istemiyorsa demek ki. "Neyse artık ben de yarın 2 erkekle aynı odada kalırım. Yapacak bir şey yok." dediğimde Gwaine "Ne?" diye bağırarak doğruldu. Bu sefer ben uyudum. Nasılmış? 

Seninle gurur duyuyorum.

İç ses gurur duyuyorsa vardır bi bildiği. 

*****

Ölmedim. Yaşıyorum. Şu an ödevler harici boş olduğum için dedim neden bölüm yazmayayım?


Merlin ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin