MvB 11

797 42 13
                                    

Yokuş aşağı mağaraya inmeye başladık. Bir kaç kez taşlara takıldım. Neyseki düşmeden Gwaine beni tuttu. Aşağısı karanlıktı. Ve ıslaktı. İğrenç.

Gwaine elimi güven verircesine sıkıp büyük kayayı gösterdi. Oraya doğru yürüyüp mağara ile kaya arasında kalan o görünmez boşluğa sıkıştık. Doğal olarak ben korktum. Şuan Lumos demeyi o kadar da çok isterdim ki!

Haydutlar mağaraya sanırım bodoslama daldılar. Bunu görmeden şuradan anladım:

-Nereye gitti bunlar?

-En son buraya girmişlerdi.

-(Herkes kendi arasında konuşur.)....

-Aptallar! İleriye doğru koşmuşlarsa gidemeyiz! Arthur denen aptal kralın adamlarının sizi yakalamalarını mı istiyorsunuz ha ?!Ayrıca bu iş burada bitmeyecek. O kızı istiyorum. Onu ne olursa olsun bulacaksınız!

Tanrım!Bunlar çıldırmış! Yanımda Gwaine olmasaydı hepinizi ateşle yakardım! Pislikler!

O ürkütücü konuşmadan sonra çıktılar. Hepsinin mağaradan ayrılma sesleri yankılandı. Ayrılırken bile öyle garip sesler çıkardılar ki, hayretler içerisinde kaldım.

" Sanırım hepsi çıktı. Sen burada bekle. Ben etrafa bakacağım.Korkmazsın demi?" diye sordu tatlı şey. " Dayanırım." dedim. Gwaine dikkatlice dışarı çıktı. O çıktıktan bir kaç dakika sonra mağaranın ilerisinden bir adam bana doğru koştu. Haydutlardan biriydi. Kayanın ardından çıktım.Dışarı çıkmayı düşündüm ama çıkamazdım. Bende etrafta kocaman bir taş bulup adam yaklaşınca kafasına geçirdim. Sese Gwaine koşarak geldi.Ben şok olmuştum. Ya bu adam öldüyse? Yani ben katil mi oluyorum.Yok canım ya! O zaman Gwaine'de katil...

"...kin ol. Hey! Bana bak! İyi misin? Sakinleşir misin?" diye soru soruyordu.Ben put gibi dikilmiş önümde yatan adama bakıyordum. Ne dediyse bir kısmını duyamadım. Kulaklarım da uğultu vardı."Eğer biraz daha o adama bakarsan sana zorla sarılırım!" diye beni tehdit etti. Ben sarılmayı sevmezdim. Nereden biliyordu acaba?Ama onun bana sarılmasını isterdim. Adama bakmaya devam mı etsem acaba?

Gözlerimi kapatıp derin nefes alıp verdim. Sakinleştiğim de yavaşça Gwaine'ye döndüm. " Tekrar soruyorum. İyi misin?" dedi.Kafamı kaldırıp gözlerimi gözlerine diktim. " Şimdi katil olmuyorum demi?" diye sordum. " Hayır tabi ki! O zaman Camelot'ta ki bütün muhafız ve şövalyeler birer seri katil."deyip güldü. Bense ona kocaman olmuş gözlerle bakıyordum. Bana kahkaha atıp " Hadi gel tatlım. Biraz daha geç kalırsak Kral bizi öldürecek." dediğinde ona surat yaptım. Daha bugün ölümden dönmüşüm. Onun yaptığı şaka mıydı şimdi! "Ah! Doğru özür dilerim. Unutmuşum." deyip elimi tuttu. Beni mağaranın dışına sürükledi. Sana tatlım dedi ve sen sadece cümledeki kötü anlamı mı duydun? Ellerim olsa seni alkışlayacağım ama elimde yok.  Aslında tatlım dediğini fark ettim ama takmadım. Artık takmayacağım.

"Daha önce bir erkeğin elini tutmuş muydun? Elin titriyor da." Elim bence korkudan titriyordu çünkü bütün olaylar üst üste gelmişti. Şu zamana kadar sadece Harry'nin elini tutmuştum. Ama o sayılmazdı bence." Tuttum tabiki de. Babam da erkek sonuçta." deyince kahkaha attı. Yalandı. Daha önce babamın elini hiç tutmamıştım.

"Biliyor musun? Aslında çok ortak yönümüz var. İkimizinde ailesi yok. Kılıç kullanabiliyoruz. Espri yapabiliyoruz. Aynı yerde çalışıyoruz. Ne dersin? Bizden bir çift olur mu?" dedi. Ve benim kalbime indi. " Sen güzelsin ben yakışıklıyım.Çocuğumuzu düşünsene. Ne kadar da mükemmel bir şey olacağını." Sen ciddi misin gülüm? 

Bu Gwaine de ne çok Beth'in kalbine indiriyor... 

Merlin ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin