MvB 46

177 15 19
                                    

O çılgın olayların üstünden henüz bir kaç gün geçmişti. Lancelot intihar etmişti ama Agravaine pisliğinin onu öldürdüğüne yemin edebilirim. Sonuç olarak Kral'a ihanetten Gwen, Camelot'tan sürülmüştü. Ne kadar güzel günler öyle...

Bugün de Arthur ve mahşerin atlıları haydut temizleme vs görevine çıkmıştı. Merlin sarayda değildi. O yüzden sabahtan beri Gaius bütün işlerini bana yaptırdı. Çünkü Gwaine de yoktu ve işim yoktu. 

Şu an Gaius'cığım bize yemek hazırlamış, Merlin'den günün detaylarını almayı bekliyordum. Merlin bugün bir mabet gördüklerini söyledi. Gaius şaşırdı. "Camelot'a bu kadar yakın bir yerde böyle bir mabet olmasına şaşırdım." dedi. Merlin oranın lanetli olduğunu söyledi. Vay anam vay.

"Endişelenmekte haklıydın. Druidler işkence görmüş ruhlara böyle mabetler inşa ettiler. Büyük haksızlıklara uğrayıp huzur bulamamış ruhlar için." dedi Gaius. Yazık. 

"O bayraklar ve kurdeleler neden asılı peki?" diye sordu Merlin. Acaba niye? "Eski ayinler sayesinde, toprak işlenir. Böylelikle kurbanların ruhları huzur bulur. Ama toprağa yapılan büyü çok hassastır ve kolayca bozulabilir. Yani bayrak ve kurdeleler uyarı niteliğindedir." dedi Gaius. Merlin bunu duyunca "Keşke bunu önceden bilseydim." dedi.

Gaius "Bir şeye dokunan oldu mu?" diye endişeyle sordu. Merlin "Sanmıyorum. Ne oldu?" diye sordu. Ulan kafan basmıyor mu? Büyü hassas işte. Biri dokunursa bozulur. Aaa!

"Onları rahatsız eden kimse ruhu serbest bırakabilir. Merlin, oraya dönmeyeceğine dair söz vermeni istiyorum." dedi Gaius. "Endişelenme. Hiç öyle bir niyetim yok. Bu sefer yalan da söylemiyorum" dedi Merlin. Gaius endişelenebilirsin çünkü kesin oraya dönecek. Her iddiasına varım. Hemen cıkcıklayarak duygularımı belli ettim. 

Merlin ortamın kötü havasını dağıtmak için "Ne oldu? Kavga falan mı ettiniz? Bugün hiç görüşmediniz ve burada yatacaksın. Biraz garip." dedi. "Ah tabi ki kavga etmedik. Sadece vaktim olmadı. Ve şimdi oraya yürümeye üşeniyorum." dedim. Gayet mantıklı bir sebep. Yemeği yer yemez kalkıp yatacaktım. Ki öyle de yaptım :)

****

Sabah olduğunda yatak keyfi yaptım. Kafamı yana çevirip Merlin'in yatağına baktım. Boştu. Ah kıyamam ben sana. Puflayarak yataktan kalktım.

Geceliğimi çıkarıp elbisemi giymeden önce minik pencereden dışarı baktım. Çok yüksekti uf uf. Ağaçların sallandığını gördüm. Demek ki elbise giymemeliyim. Ben de geceliği çıkarıp pantalonumu giydim. Üstüne beyaz güzel tişörtümsü bluzumu giydim. Acilen yeni kıyafetler diktirmem ya da büyüyle yapmam lazımdı. 

Odadan çıkıp Gaius'ı selamladım. "Ee bugün ne tür işkence yapmayı planlıyorsun?" diye sordum. "Marie eğer sana işkence gibi geliyorsa yapmak zorunda değilsin." dedi. Ay kibarlığa bak sen. "Şaka şaka. Ben işimi çok seviyorum." dedim. Tam o sırada Merlin kapıdan daldı. "Gaius, Elyan'a bir şeyler oldu. Acil gelmen lazım." dedi.  Gaius bana dönüp "Bir daha düşünmek ister misin?" dedi. "En azından sıkıcı hayatlarımız yok. Yürü anacım." dedim. İkisi de bana 'ne diyo bu' bakışı attılar. Teşekkürler efenim. 

"Gaius istersen ben önden koşarak gideyim." dedim. O da "Şu sepeti al koş." dedi. İlla bir şey taşıttıracaksın demi. Sepeti kapıp koşmaya başladım. Merlin, Gaius'ı bekliyordu. Peşimden koşsana yaw. 

Koridorları, merdivenleri aşa aşa koştum. Saçımı bağlamayı unutmuştum. Koşarken önüme saçlarım üşüşünce fark ettim. 

Elyan'ın odasının kapısına varınca soluklanmak için elimi duvara koydum. Kalbim güp güp atıyordu. Al sana sıkıcı olmayan hayat. dedi iç sesim. Kes be. Sabah sporu işte mis gibi. Oh akciğerlerime hava doldu. 

Kapıyı nolur nolmaz tıkladım. İçerden "Gel."  diye ses duydum. Sanırım Leon'ın sesiydi. Ben de kapıyı açıp girdim. İçeride Gwaine ve Leon ayakta dikeliyor, Elyan cenin pozisyonunda yatağında yatıyordu. Leon "Gaius nerede?" diye sordu. Beğenemedin mi? "Önden acil bir şey olduysa diye beni gönderdi. Ha bi de sepetini taşıtmak için." deyip sepeti gösterdim. 

Yatağın yanına geçip Elyan'a "İyi misin?" diye sordum. Boş bakıyordu. Elimi gözünün önünde sağa sola salladım. Hala boş bakıyordu ve yanıt vermiyordu. Ateşine baktım. Normaldi. Leon "Neden konuşmuyor?" diye sordu. "Bilmiyorum. Çok garip. Şok geçirmiş gibi duruyor. Bir de Gaius gelip baksın." dedim. Mabet karıştırırsanız böyle olur. 

Kapıdan çıkıp dışarıda Gaius'ı bekledim. İçeride ki ortam fazla huzursuzdu. 

Bir kaç dakika sonra Gaius geldi. Ona kapıyı açtım. Ardından ben girdim. O da benim yaptıklarımı yaptı. Yani neredeyse. Leon da bana sorduğu soruyu Gaius'a sordu. Gaius da bilmediğini söyledi. Gwaine "Aklını yitirmiş gibi." dedi. Gaius " Tıbbi yorumunu isteseydim sorardım Gwaine." dedi. Owowowo. Gaius "Beni hastamla yalnız bıraksanız daha iyi olur." deyip onları uğurlamak için ayağa kalktı. Gwaine tam giderken ona doğru dönüp "Arthur bunu bilmese daha iyi olur." dedi. Gaius "Neden Arthur'dan saklayasın?" diye sordu. "Elyan bu aralar kendinde değil. Bir şey söylemedi ama belli ki kız kardeşinin sürgününe çok üzülüyor." dedi Gwaine . Gaius da bunu onayladı. Leon arkadan "Arthur'un Elyan'ın bağlılığını sorgulamasını istemeyiz." dedi. Gaius da "Kral, Camelot'ta olan her kazayı bilmek zorunda olmasa gerek." dedi. Kafamı sallayarak onu onayladım. Gwaine ve Leon teşekkür edip çıktılar.                                                                                                                                                                                                                                                                                                 Gwaine benimle göz teması bile kurmamıştı. Acaba gerçekten aramız kötü müydü? Yoksa o Gwen akıllısı gibi onu aldatabileceğimi falan mı düşünüyordu? Düşünmezdi. Böyle bir şey yapmayacağımı biliyor olsa gerek. 

Onlar çıkınca Gaius, Elyan ile iletişim kurmaya çalıştı. Kuramayınca "Gidelim Marie." dedi. Ben de yatağın ayak ucuna bıraktığım sepeti almaya gittim. Kesinle tesadüf(!) bir şekilde yatağın altında tuzdan bir çember gördüm. Hemen Gaius'ı çağırdım. Gaius eğilip parmağını tuza bastırdı. Önce kokladı sonra biraz yaladı. Iy yerde ki şeyi yaladı. IY.

Gaius kapıya doğru ilerledi. Ben de sepeti alıp peşinden gittim. İnsan bi haber verir. Koridorlara döndüğümüzde "Benle gelip araştırma mı yapacaksın yoksa dolaşacak mısın?" diye sordu. Nasıl biliyor ama beni. "Sen araştır, ben akşam bildiklerimi anlatırım. Çok teşekkürler Gaius!" deyip hemen oradan tüydüm. İyi hoşta her gün dolaşa dolaşa gezecek yer kalmadı. Hem Gwaine ile aram soğuk. Arkadaşı bu haldeyken onunla gülüp eğlenemem. En iyisi Gaius'ın peşinden gitmek. Ama araştırma için değil. Artık yeni elbiseler istiyordum. Ehehehehe. 

**************

Yine uzun bir aradan sonra geri geldim. Bu sefer bol konuşmalı bir bölüm oldu. DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM ARKADAŞLAR TŞK.

Merlin ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin