1|Resmen imkansıza aşık olmuştum

17.7K 1.4K 1.6K
                                    


🌷

"Jimin! Seni haylaz herif! Yine kuytu köşede kurabiyeleri yiyip işten kaçıyorsun!"

Evin aşçısı Bayan Seungi teyzenin gür sesini duymamla yerimden sıçramış, elimdeki dolgu çikolatalı kurabiye kasesini de sesli bir şekilde yere düşürmüştüm. Lanet olsun! Bu kurabiyeleri almak için kırk takla atmıştım, şimdi hepsi yere düşmüştü.

Ben mutfağın alt kısmındaki oldukça büyük dolapta saklanırken Seungi teyze mutfağa girmişti. Bunu araladığım dolabın kapağından görüyordum.

"Jimin orada olduğunu biliyorum, beni dikizlemeyi bırak ve buraya gel."demiş, bakışları gözlerimi bulmuştu.Nereden biliyordu ki burada olduğumu? Burası benim gizli saklı saklandığım ikinci evimdi bir kere.

Çünkü mutfaktan arakladığım tüm yemekleri buraya getirir afiyetle yerdim. Bazen burası benim için bir yatak odası, bir dinlenme salonuydu. Ve burayı ben keşfetmiş, kimseye de söylememiştim.

Seungi teyze derin bir iç çekmiş saklandığım dolaba doğru ilerlemişti.

Ben, anında geriye kaçarken o dolabın kapısını açıp ellerini beline koyup, eleştirici bir sesle konuşmuştu.

"Jimin ne buranın hali? Kaç kere uyarıcağım seni ha?" demiş, dışarı çıkmamı beklemişti.

Sevimli olduğunu umut ettiğim bir gülüşle yerimden çıkmıştım.

"Yhaa Seungi noona, ben burayı çok seviyorum, ne var yani burada vakit geçiriyorsam?"

Seungi noona bakışlarını yüzümde gezdirmiş, sonra ise tebessüm etmişti.

"Canım benim burası dolap, mutfak dolabı.Burada vakit mi geçirilir?" demiş, gözüyle saklandığım dolabımı göstermişti.

"Tabi ki geçirilir. En rahat olduğum yer burası, hem burada kimse de iş buyurmuyor. Ev işinden kaçıp kafa dinlediğim ve mutfaktan arakladığım atıştırmaları gizli saklı yediğim yer sonuçta." demiş, su içmek için mutfak masasına doğru ilerlemiştim.

Kendime su doldururken Seungi noona ellerini tezgaha dayamış, kınayan bakışlarını ben de gezdirmişti.

"Jimin ne zaman büyüyeceksin evladım? Bir gün seni Bayan Jeon dolapta görecek fena azar işiteceksin."demiş, dolaptan sebze meyve çıkarmaya başlamıştı.

Neredeyse şu dolaba saklanma işini çocukluğumdan beri yapıyordum ve bir kere olsun Bayan Jeon'a yakalanmamıştım, bu saatten sonra da yakalanmazdım herhalde.

"Sen merak etme,yakalasaydı şimdiye yakalardı zaten." dedim ve sepeteki bahçeden yeni toplanmış elmalardan bir tane alıp mutfak masasında sebze doğrayan Seungi noonanın karşısına oturmuştum.

O önce yorgun gözlerini bana dikmiş,  sonra ise işine devam etmişti.

"Ben yine de uyarayım." diye mırıldanmıştı domatesin kabuklarını soyarken

Seungi noona benden yirmi iki yaş büyüktü ve çocukluğumdan beri beni tanırdı, ölen annemin de yakın arkadaşıydı. Benim yarı annem sayılırdı anlayacağınız. Bu yüzden üstüme çok düşüyordu.

Yine de bu durumdan bazen şikayet duysam da biliyordum: Ben ona öz annemden emanettim. O beni oğlu yerine koymuş, kollamıştı. Annemi on üç yaşında kaybettiğimde acımı da beraber yaşamıştık, üniversitede edebiyat bölümü kazandığım zaman duyduğum mutluluğu da.

"Senin uyarını yesinler."demiş, sırıtıp yanağından makas almıştım. Ağzımda elma yediğim için de sesim boğuk çıkmıştı.

O sırada içeriye Seungi noonanın altı yaşındaki oğlu Kwon girmişti.

 Memoria Persa | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin