20|Yabancıyım

12.6K 1.1K 1.3K
                                    

Multi medya ile okuyun🌸 Bu fici okuyorsanız Ed Sheeran'ı bolca dinleyeceksiniz demektir🌷

🌷

"Nerede kaldı bu taksi? Neden yanımızdan geçip gidiyorlar?"

Jungkook sırt çantasını sıkıntıyla çekti ve bakışlarını bir kaç insanla dolu durakta ve akıp giden trafikte gezdirdi. Kalabalık ve gürültülü sokaktan nefret ediyor, bir an önce boş bir taksinin onları almasını diliyordu.

Tam yanındaki Jimin'in ise bundan yana bir şikayeti yoktu. Yüzündeki memnun ifade ile gözlerini bir onda bir de kalabalık sokakta gezdiriyordu.

"Bugün şansınıza trafik baya yoğun." dedi Jimin, tam yanındaki elleri ceplerinde bir şekilde, hoşnutsuz bir ifade ile gelen geçen araçları izleyen Jungkook'a.

Jungkook kısa bir bakış attı tam yanındaki Jimin'e. Yüzündeki hafif tebessümünü anlayamıyordu. Her seferinde ona bu şekilde tebessüm etmesini anlamadığı gibi.

Hiç mi bir sıkıntısı yoktu bu yanındaki küçük adamın? Daha dün akşam karşısında eriyen çocuk muydu bu? Kalbini kırdığı çocuk buysa neden hala gülümsüyordu?

Sustu Jungkook. Cevap vermedi ve önüne döndü. Belki de gamsız bir insandı Park Jimin diye geçirdi içinden. Gözlerini sonunda yaklaşan takside gezdirdi Jungkook, düşüncelerinden bu sayede ayrılmıştı.

"Sonunda geldii!" diye sevinçle bağıran Jimin, yanlarına doğru gelen taksinin önüne geçmek için düşüncesizce bir adım attı. Taksici önüne aniden çıkan bu genci gördüğünde sesli bir korna çalıp kötü bir gürültüye sebep oldu.

Jungkook Jimin'in bu delice hareketini engelemek adına hızla onu kolundan yakalayıp kendine doğru çevirmişti.

"Dikkat etsene Jimin! Nasıl bir manyaksın sen?" dedi Jungkook sinirle, bedenine doğru çekmesiyle şaşıran Jimin'in yüzünde gezdirdi bakışlarını.

Jimin bu ani hareket karşısında heyecanlanmış, minik kalbi hızla çarpmıştı. Az bir mesafedeki Jungkook'un sinirli yüzü onu korkutmuyor, aksine heyecanlandırıyordu.

Bir süre bir şey söyleyemedi Jimin. Hafif şaşkın yüzü normale dönerken, Jungkook onu bırakmıştı. Fakat yüzleri hala yakın bir mesafedeydi.

"Ö-özür dilerim." diyebildi zorlukla, kalp atışları yavaşlamaya yeni başlamıştı. Jungkook bezgince nefesini dışarıya verdi. Jimin tam anlamıyla aptal biriydi ve bu Jungkook'un sinirini bozuyordu.

Jungkook çatık kaşlarla bir müddet Jimin'in yüzünde gezdirdi bakışlarını. Şakağındaki benden tutun, çillerine kadar incelemişti bu kısa dilimde. Göz küreleri ise yine Jimin'in dolgun dudaklarına kaymıştı.

Dünden önce kazayla öptüğü dudaklardı bu. Aklını kaybetmesine sebep olan bu kazayı nasıl unutabilirdi ki? Sürtünmeden, çizilen elden sonra bir de bu öpücük kazası vardı zihnini meşgul eden. Günlerce ders çalışarak bu düşünceleri silmek istiyordu aklından. Hatta sırf bu yüzden hastalığının tekrar tetiklemesini bile ummuştu Jungkook.

Çünkü düşünmek istemiyordu. Park Jimin'le ilgili her hangi bir şey düşünmek istemiyordu.

"Hadi binelim," dedi Jungkook, Jimin'in yanından ayrılıp önlerindeki taksiye doğru ilerlerken, "Taksi bekliyor."

Jimin yavaşça başını salladı ve taksiyi dolanıp arka koltuğa oturdu. Bu işlemi Jungkook'ta önden uygularken ikisi de aynı anda içeriye girmiş, başlarını yan taraflarına çevirdiklerinde burun buruna gelmişlerdi.

 Memoria Persa | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin