26|Yapboz

12.9K 1.1K 1.2K
                                    

Multi medya ile okuyun:)
Bu bölüm size küçük bir hediye🌸

dip not:Bölüm üç bin kelimeyi aşık,o nedenle rahatça okuyabileceğiniz bir yer seçin canlar ♥


🌷

Sabrım tükenmişti artık. Yere kaçıncı düşüşümü,vücuduma kaçıncı top çarpışını saymamıştım. Jungkook her defasında acımadan futbol topunu kaleye atıyor, ben ise her sert attığı toptan kaçıyordum.Kwon ise Jungkook'u gol atığı için övüyor, toptan kaçtığım için de beni azarlıyordu.

"Jimin hyung!" diye bağırdı Kwon,az ileride Jungkook'un yanındaydı. "Şu toptan kaçma artık." dedi bezgince.

Gözlerim Jungkook'a kayarken bana alayla sırıttığını fark etmiştim. Kaşlarımı çattım ve kaleye geçtim.

"Yavaş atsa kaçmayız heralde, sanırsın öküze taş atıyor." diye söylendim kendi kendime. Kaleye istemeyerek gectiğimde Jungkook sinsice sırıtıyordu.

"Gavat işte," diye mırıldandım sadece kendim duyabileceğim seste. Jungkook topa vurmadan önce bana tebessüm etmiş, "Kaçırma bunu." demişti.

Astığım suratımı düzeltim, dudaklarımda oluşan tatlı tebessüm ile, "Ama sevi-" dememe kalmadan Jungkook öyle bir atmıştı ki topu, tam olarak anlıma isabet etmiş, yere düşmüştü bedenim.

Acıyla inlediğimde elim anlıma gitmişti. Kulağım zonkluyordu. Anlım ise yanıyordu. Kwon hunharca gülmeye başlarken Jungkook'ta koşarak yanıma gelmişti.

"Jimin," demişti, dudaklarını ısırarak, uzandığım yerden ona bakıyordum. Gülmemek için kendini zor tutuyordu. "İyi misin?" diye sormuştu anıma eğilip, anlıma dokunurken.

Hızla anlımdan elini çektim."Bir de soruyor musunuz?" diye sordum kaşlarımı çatarak. "Bana resmen işkence ettiniz." dedim, sinirle.

Jungkook ısırdığı dudaklarını serbest bıraktı. Gülümserken, beni yavaşça süzdü. "Görünürde bir hasar yok, beynin hariç," dedi, ellerini tekrar anlıma koyarken,"Sanırım bir kaç beyin hücrelerini öldürdüm." diye mırıldandı. Hafifçe anlıma masaj yaparken, yavaşça elini çektim.

Ona sinirliydim, asla bu davranışlarına kanıp yumuşayamazdım. O gözlerime bakıp gülümserken, anlımı okşarken, yumuşayamazdım.

Hızlıca yerimden ayaklandım, Jungkook'un gözleri üzerimdeyken. Üzerimdeki tozları silkeledim.

"En azından bi özür dileseydiniz." dedim, minik gözlerimi kısıp, Jungkook'ta ayaklanıp tam karşıma geçtiğinde gülümseyen yüz ifadesini bozmadan, "Özür dilerim," diye mırıldanmıştı.

Göz bebeklerim büyürken, Jungkook'un ciddi olup olmadığını anlamak için bir müddet bir şey söylemedim.

"Gerçekten mi?" diye sordum hayretle, Jungkook göz devirip başıyla beni onaylarken, "Evet, özür dilerim." demişti, net ve tok bir sesle. Memuniyetle gülümsedim, "Şimdi siz benden özür mü diliyorsunuz?" diye sordum, cilveli bir sesle.

Açıkcası Jungkook benden ilk defa özür diliyordu, şaşırmam gayet normaldi.

Jungkook ellerini ceplerine soktu, "Evet." dedi tekrar, sonra ise bir adım yaklaşıp, baş parmağı ile anlıma baskı yapmış "Malum, hayatının bundan sonrasını benim yüzümden beyinsiz olarak yaşayacaksın." derken, göz kırpmıştı.

 Memoria Persa | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin