29|Artık senin gözlerini okuyacağım

16.3K 1.1K 1K
                                    

Multi ile okuyunn♥hepinize kocaman kalpler ve sevgiler.

Bu bölüm biraz şey sayılır 😏Anladınız siz onu.d


🌷

Yüreğimdeki saf mutlulukla mutfağa girdiğimde kimsenin olmadığını, henüz kimsenin uyanmadığını sanmıştım fakat Seungi noona çoktan uyanmış, kahvalatı hazırlıklarına kızlar uyanmadan başlamıştı.

Beni gördüğünde önce dağılmış kıyafetlerimi ve hafif şaşkın yüzümü süzdü. "Günaydın sarı yumak, erkencisin heralde." diye mırıldandı, bu esnada yüzme bakmıyor, kahvaltılıkları tepsiye diziyordu.

Bugün belki odama girdiğinde beni görmeyerek erkenden uyandığımı düşünüyordu. Gerçi saat daha sekizken, hafta sonu benim erken kalkmam çok nadir bir şeydi.

Ayrıca üzerimde hâlâ dünden kalma kıyafetlerim vardı. Eğer odamda olasaydım kesinlikle değiştirmiş olacağım kıyafetler.

Seungi noona bana hesap sormasa da, bunu bana olan düz bakışlarıyla yapıyordu. 'Neredeydin?' diye sormasa da, ben bir şekilde imalı bakışlarından anlıyor, bu bakışlarda eziliyordum.

Keşke diyordum, keşke annemden ayırmadığım, bir nevi anne yerine koyduğum Seungi noonaya da duygularımdan bahsetseydim. Hoseok hyunga, Bayan Jeon'a. Bu zor olsa da benim için, er nihayetinde öğreneceklerdi hepsi. Jungkook'u sevdiğimi Jungkook bile öğrenmişken, öğreneceklerdi. Hoseok hyung ve Seungi noona bana darılacaklardı. Belki de kızacaklardı da. Bunu biliyordum, bildiğim için yüreğimde yeşeren mutluluğun yanında kötü bir huzursuzlukta ekleniyordu.

Ve en kötüsü de, bilmediğim asıl şey Bayan Jeon'un tepkisiydi. O nasıl bakacaktı bu duruma? Destekleyecek miydi? Ve ya karşı çıkacak? Ya beni Jungkook'tan uzaklaştırırsa? Ya anneme olan vefa borcunu umursamadan beni başından def ederse? Bu sorular saniyeler içerisinde beynimi işgal etmişti.

"Jimin?" diye seslendi Seungi noona çoktan tepsiyi doldurmuştu. "Niye orada öylece bekliyorsun? Yoksa hasta falan mısın?" Seungi noona endişeli bir sesle konuştuğunda önce hafifçe irkilmiş, kendime gelirken başımı hızla olumsuz anlamda salladıktan sonra ilaçların olduğu dolaba ilerlemiştim.

"Y-yok bir şeyim, dün gece kıyafetlerimi değiştirmeden uyuya kaldım. Yorgunluktan heralde." dedim, içimin gerginlikle kasılmasına rağmen yine Seungi noonaya yalan söylemiş olmam işimi daha da zorlaştırıyor, aldığım nefeste boğuluyordum.

Dolapta hazır olan ağrı kesici vs. Gribe iyi gelen ilaçları Jungkook'un diğer ilaçlarıyla aldım. Öfke kontrol ve depresyon ilaçları. Bu ilaçları daha ne kadar kullanacaktı bilmiyordum ama Jungkook'un her seferinde bu ilaçları kullanması onu zaten öfkelendiriyordu. Zaten Jungkook fiziksel olarak iyileşmişken bu ilaçları tüketmesi tamamiyle Bayan Jeon'un isteği yüzündendi.

Bitmek bilmeyen bu kaygısı ve düzeni yüzündendi. Bir nevi Jungkook'un fiziksel olarak iyileştiğini kabul etmiyordu. Yine de onu da anlamak gerekiyordu, oğlu için tedirgin oluyordu. Sonuçta Jungkook bu hastalığı zar zor yenmişti. Çocukken geçirdiği ameliyatlar sayesinde iyileşmişti.

Ve sadece geriye kalan Jungkook'un iç dünyasıydı. Ruhsal bedeniydi artık iyileşmesi gereken.

"O ilaçları kime götürüyorsun?" diye sordu Seungi noona, meraklı bir sesle. Aynı bakışlarını üzerimde gezdirdi. Elimdeki ilaçlara baktım bir an.

"Jungkook'a-Jungkook beye götürüyorum, biraz ateşi vardı." diye cevap verdim. Seungi noona sorgulayıcı bakışlarını benden ayırmadığı müddetçe iki kelime edemiyor, gergin hissediyordum.

 Memoria Persa | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin