Evet efendimmmm... Yeni bölüm karşınızda...Sizlerden küçük bir ricam var... Aslında her zaman söylüyorum ama çok azınız bunu yapıyor ve bu beni üzüyor. Canım okurlarım lütfen yorum yapın, yorumlarınız benim için inanın değerli. Yazımımı eleştirin, kurguyu eleştirin, söyledikleri cümleleri eleştirin... Ama lütfen eleştirin. İyi veya kötü hiç fark etmez yeter ki görüş bildirin. Ona göre kendimi düzeltip ilerleyeceğim. Size güveniyorum. Pasaj aralarına sıkıştıracağınız o naçizane cümleleri okumak için sabırsızlanıyorum...
Şimdilik benden bu kadar. Okuduktan sonra oy vermeyi de unutmayalım :)
Keyifli okumalar....
***
Seni düşünürken içim geçmiş, severken de ömrüm...
***
Arslan Ayaz'la içecek standına doğru yürümeye başladı. Arkadaşıyla biraz yalnız kalmak isteyen Ayaz genç adamın ardından ayaklanmıştı. Diğerleri koyu bir sohbete dalmış müzik eşliğinde muhabbet ediyordu. Ayaz kolunu arkadaşının omzuna attı.
''Ee şimdi ne yapacaksın? Planın ne?'' Arslan da bilmiyordu ki ne yapacağını. Bilseydi belki bazı şeyler daha net olabilirdi. O sebeple arkadaşını yanıtsız bırakıp yürümeye devam etti Arslan.
''Ne yani düşünmedin mi?'' Yine cevap gelmeyince şaşkınca arkadaşının ardından baktı Ayaz. Birkaç hızlı adım atıp ona yetişince devam etti. ''Sen ne diye geldin oğlum o zaman?'' İşte en büyük soru buydu. Bundan sonrası için ne yapacağı değil... Neden gelmişti? Onca büyük yeminler ettikten sonra, Mihri'ye daha fazla kapılmamaya söz verdikten sonra neden gelmişti?
''Bilmiyorum.''
''Abi sen iyi misin?'' Olumsuz anlamda başını salladı Arslan. ''Gel şöyle biraz konuşalım.'' Can dostunu sakin bir köşeye çekip olabildiğince yalnız kalmayı amaçlıyordu Ayaz. Fakat ne mümkündü. Konser alanındaki kalabalık, sahnede şarkı söyleyen ve kalabalığı çoşturan grup... Yalnız kalıp iki çift laf edebilmek çok zordu. Alan oldukça kalabalıktı ve gençler karanlık çöker çökmez başladıkları kutlamalara devam ediyordu.
Ayaz en kuytu ve sakin köşeyi seçip nasıl bulduğunu bilmediği boş bir bank buldu. Konser alanından o kadar uzaktalardı ki sesler artık azalmıştı. Ayaz şimdi anlat dercesine kardeşine bakıyordu.
''Abi bilmiyorum. Allah kahretsin bilmiyorum.''
''Şışşt! Sakin ol! Son konuşmamızda artık onu unutacağını söylemiştin. Ne değişti?''
''Bilmiyorum. Değişen bir şey yok. Ben aynı ben... Bu kalp aynı kalp...'' Arslan avucunu kalbinin üzerine koydu. Birkaç gündür ne çok canı yanıyordu?
''Arslan... Abi sen de ben de, yukarıdaki de çok iyi biliyor.'' Ayaz işaret parmağıyla gökyüzünü işaret etti. ''Sen seviyorsun abi bu kızı. Âşıksın. İlk başlarda ben de dedim değildir, ağabey sevgisi, kıskançlığıdır dedim ama... Abi gördüm ben seni. Gözlerimin önünde nasıl acı çektiğini gördüm. Bu ağabey sevgisi değil. Bu saf aşk...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ VE AY - AH SENDE 2 (TAMAMLANDI)
General Fiction''Çok özledim seni.'' Mihri dilini tutamayıp kalbinden konuştu. Zaten onun yanında aklı çalışmıyordu ki! ''Ben de...'' Bir ağabeyin kardeşine verebileceği normal bir cevaptı aslında bu. Ama ne Arslan Mihri'nin ağabeyiydi, ne de Mihri Arslan'ın kı...