Bölüm 37: 'Susuzum'

6.6K 571 44
                                    



Herkese iyi geceler. Normalde bu hafta bölüm atmayacaktım ama yine dayanamadım. Bu yoğunlukta bile sizlerden ayrı kalamadım. Sınavlarım son sürat devam ediyor ve ben bir miktar tükeniyorum. Yani anlayacağınız dualarınıza ihtiyacım var. En kısa zamanda bu sınavlar bitsin ve ben mesleğime adım atayım🙏🏻

Ayrıca yarın YKS'ye girecek okuyucularım varsa da hepsine kocaman kocaman başarılar diliyorum. Allah yardımcınız olsun🙏🏻

Keyifli okumalar, bol yıldız ve yorumlar..

***


Keklik gibi kanadım süzmedim.
Murat alıp doya doya gezmedim.
Bu kara yazıyı kendim yazmadım. Alnıma yazılmış bu kara yazı.
Kader böyleymiş ağlarım bazı...
Gönül ey sebebim ey...

***

        Genç kız başında hissettiği hareketlilikle uyandığında sürekli ağrıyan kaslarının dayanılmaz şekilde arttığını fark etti. Ağlarken yorgun düşmüş uyuyakalmıştı. Bu biçimsiz pozisyonu bedenindeki ağrıların sebebi olsa gerekti.

       ''Uyandırdım mı?'' Hemşirenin sorusuna başını sallamakla yetindi Mihri. Konuşmak için önce kendini toplaması gerekti. Ağzında maskesi, ellerinde eldivenleri ve üzerindeki özel mavi oda kıyafetiyle kendisini izleyen hemşireden ayırdı bakışlarını. Yatağın ayakucuna koyduğu başını kaldırdı. Avuç içlerinden destek alıp kalmaya yeltendi. Daha ilk hamlesinde vücudunu kaldıramamış, başı yatağa geri düşmüştü.

       ''Ben yardım edeyim.'' Hemşire genç kızın omuzlarından tutup hafif kaldırdığı bedeninin altına elini koydu. Sırtına kuvvetle destek verip Mihri'yi oturur pozisyona getirdi. Bu hamleyle Mihri'nin kucağındaki yırtılmış kâğıt parçalarından birkaçı yere düşmüştü. Kalanını eliyle toparlayıp az önce başını kaldırdığı yere koydu.

      ''Uzanacak mısın?''

      Hemşire yere düşen kâğıt parçalarını Mihri'nin koyduğu yere toplayıp genç kıza döndü. Mihri sanki başka bir şey yapabilirmiş gibi soruyordu ama genç kız uzanmaktan başka hiçbir şey yapamıyordu ki. Hele ağlarken uyuya kaldığı pozisyon şu an ekstra yapabileceği aktiviteleri de kısıtlamışken.

       Ağlamaktan şişmiş gözlerini yumdu. Bu evet demekti. Hemşire bu sefer Mihri'nin koluna girdi. Koltuk altlarından verdiği destekle oturduğu yerde onu çevirmeye çalıştı. Genç kız da hemşireye bütün gücüyle yardım ediyordu ama onun yaptığı bütün çaba boşunaydı. Yardım etmeye çalışıyordu ama bir yardımı dokunmuyordu. Bütün ağırlık hemşiredeydi.

       Artık ellerinin eskisi gibi tutmadığını da fark ediyordu Mihri. Gün geçtikçe organları işlevlerini kaybediyordu. Doktor bunun normal olduğunu söylüyordu. Hastalık durdurulamazsa organları iflas edecekti. İç organlarının çoğunda işlev kaybı başlamıştı bile. O ellerindeki güçsüzlüğü dert ederken.

       ''Rahat mısın?'' Mihrinin başının altındaki yastığı hafif kaldırmış genç kızın başını yastığa yerleştirmişti. Yataktan sallanan ayaklarını da uzatmış, üzerine ince pikesini örtmüştü hemşire.

       ''E-vet. Sesini kaybettiği yerinden bulup çıkardı genç kız. Boğazı gıcıklandığı için sesi pürüzlü çıksa da umursamadı. ''Rica etsem o kâğıt parçalarını çekmeceye koyar mısınız?'' Başucundaki komodinin çekmecesini işaret etti.

       ''Su ister misin?'' Hemşire yırtılmış kâğıt parçalarını çekmeceye koyduktan sonra genç kıza döndü. Mihri başını salladı. Sanki içindeki yangını içtiği –içebildiği- o bir bardak su söndürebilecekmiş gibi hemşirenin uzattığı bardağı tutmaya çalıştı. İşte o anda fark etti titreyen ellerini. Bu zamana kadar böyle bir şeyle karşılaşmamıştı. Ellerinin hafif titremesi de ona bir şeyler anlatmaya çalışıyordu artık. Bir şeylerin yakın olduğunu, artık sona geldiğini...

GÜNEŞ VE AY - AH SENDE 2  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin