Keyifli okumalar, bol yorumlar...***
Kar taneleri gibi yaşıyoruz şu sıra, birbirimize değmeden...
Ayrı ayrı eriyerek...***
Arslan bulduğu mantıklı çözümle aklına geleni söyleyivermiş, cevabı beklemeye başlamıştı. O an aklına gelen tek çözüm buydu ve biraz daha düşününce oldukça doğru bir karar olduğunu düşünüyordu. Seçil'in yalandan bir kocaya ihtiyacı vardı Arslan'ınsa kendini Mihri'den uzaklaştıracak bir sebebe...
Tamam kabul. Biraz acımasızca bir çözümdü ama elinden bir şey gelmiyordu. Arslan'la Mihri'nin bir oluru yoktu. İmkânsızdı. Olmayacak duaya da âmin denmezdi. Evet Mihri acı çekecekti. Biliyordu ama sonra alışırdı, unuturdu. Hayatına başka insanları alırdı. O da bir şekilde kendi yoluna devam ederdi. Buna da Arslan'ın kalbi dayanmazdı ama zaten Arslan yine onlardan uzakta olacaktı. Sonrasında boşansa bile herkes onu evli bilmeye devam edecekti. Hem Seçil için hem de kendisi için en mantıklı çözüm buydu.
''Ne?!'' Seçil şaşkınca adamın suratına bakarken ondaki rahat tavır aklını karıştırmıştı.
''Yani benimle evlen işte.''
''Arslan sen iyi misin?''
''Demedin mi sen evlenecek biri lazım. Ben işte, evlenelim.''
''Kafayı mı sıyırdın? Senle ben...'' Seçil gülüp arkasına yaslandı. Arslan'la Seçil... Olacak şey miydi? Tamam Arslan'ı severdi ama arkadaş olarak. O en zor zamanlarında kendisine yardım etmiş bir dosttu. Sadece bir dosttu...
Zaten evleneceği kişiyle öbür türlü bir ilişki düşünemiyordu. O zamana Arslan'a da bir kulp bulmak saçmaydı ama Arslan'dı yahu, Arslan... Arslan Güngör...''Düşününce mantıklı olacağını anlayacaksın.''
''Saçmalıyorsun. Sahte olacak bir evlilik için neden hayatını karartasın? Neden siciline kara bir leke süresin ki?'' Saçil işte bunu çözememişti. Tamam, arkadaş olabilirlerdi, can ciğer de olabilirlerdi ama saçma sapan bir nedenle Arslan neden hayatını karartmak istesindi ki? Üstelik çok tehlikeliydi de. Babasının kesin kabul edeceğinden emin değildi. Kabul etmezse ikisini de öldürürdü bu sefer. Arslan niye bile bile ölüme gitsindi?
''Benim de kendimce sebeplerim var.'' Arslan'ın üstü kapalı cümlesi Seçil'i işkillendirmişti. Ne demekti 'kendimce sebepler'? Yoksa... Yoksa... Yok, olamazdı değil mi?
''Aklıma gelen şey değil değil mi?'' Seçil olayı tamamen yanlış anlamış, bunu da yüzünü buruşturarak keskince belli etmişti. Arslan kızın imasını birkaç saniye anlamadı. Sonrasında kafasına dank edince ayağa kalkıp elleriyle 'hayır' işareti yapıyordu.
''Saçmala! Yok öyle bir şey. Hayır tabii... Düşüncesi bile... Yok artık...'' Kendini yeterince ifade edemediğini zannediyordu ki devam etti. ''Aklın alıyor mu senin Allah aşkına? Arkadaşımsın benim. Nasıl öyle bir şey düşünebilirim?'' Kurduğu cümleni saçmalığını sonrasında fark etse de Seçil'e şimdi açıklama yapamazdı. Arkadaşına âşık olamayacağını söylüyordu ama kendisi kız kardeşine aşık olmuştu...
''Yani bence de. Saçma olurdu.'' Biran Arslan'la bir ilişkisi olduğunu düşündü. Sonrasında hemen gözünün önüne gelen sahneleri itip gerçek hayata döndü. Birkaç saniye bile olsa dayanamamıştı. ''İyi de senin sebeplerin ne peki? Bana bunu açıklamazsan seninle nasıl bir anlaşma yapabilirim söyler misin?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ VE AY - AH SENDE 2 (TAMAMLANDI)
General Fiction''Çok özledim seni.'' Mihri dilini tutamayıp kalbinden konuştu. Zaten onun yanında aklı çalışmıyordu ki! ''Ben de...'' Bir ağabeyin kardeşine verebileceği normal bir cevaptı aslında bu. Ama ne Arslan Mihri'nin ağabeyiydi, ne de Mihri Arslan'ın kı...