Merhabalar herkese... İkidir geç bölüm yayınladığım için bu sefer bölümü erkenden paylaşmak istedim :)Eveettt artık çekimler başladı bizi eğlenceli bir süreç bekliyor. Bakalım neler olacak :)
Keyifli okumalar, bol yorumlar...
***
Sevdim bir kadını yollarım şaştı,
geceler boyunca aradım sabahları...***
Agâh odasından çıktığında saat sekizi çeyrek geçiyordu. Konağı şöyle bir gezip evde olanlara bakındı. Anne ve babasının odası boştu. Babaannesini de odasında göremeyince emin olmak için aşağı mutfağa indi. Mutfak kapısından koşturarak çıkan Gülsümle çarpışmamak için hamle yapmıştı fakat Gülsüm korkudan elindeki peynir tabağını düşürmüştü. Tabak gürültüyle yere çarptığında Ahmet de mutfaktan koşarak çıktı.
''Allah! ''
''Gülsüm teyze ya. Neden koşturuyorsun öyle? Gördün mü bak ne oldu?'' Agâh yere eğilip kadına tabağın kırıklarını toplamak için yardım etti.
''Ee ağam kahvaltı hazırlıyordum. İki ayağımı bir pabuca soktun zaten.''
''Biz hallederiz Gülsüm Teyze. Siz çıksanıza.''
''Olur mu Agah beyim? Hazırlasın masayı, sonra çıkarız.''
''Ahmet amca çıkın işte Allah Allah. Ayda yılda bir çıkıyorsunuz. Gidin keyfince gezin işte. Köyünüzle özlem giderin, akrabaları görün. Burayı boş verin siz.''
'' Olmaz öyle şey. Meryem Hanımıma ne derim sonra?''
''Yahu niye anlamıyorsunuz? Bu gün konakta kimse olmasın istiyorum. Misafirlerim var. Haydi gidin hazırlanın siz. Kahvaltıyı hallederiz biz.''
''Beyim ama o-''
''Ahmet amca! Haydi git karını gezdir bugün. Başka kimse kalmadı değil mi?'' Gülsüm istemeye istemeye Ahmetle birlikte odasına giderken durdu.
''Yok. Kızlar dünden gittiler. Kapıdaki adamlar da sabah gitti. Bir siz varsınız. Yavuz Ağamlar da Karahan Konağına gitti.''
''Tamam eyvallah teşekkür ederim. Haydi size iyi eğlenceler.''
''Beyim bari şurayı bir toplasaydı.'' Ahmet eliyle kırılan peynir tabağını işaret etti. Agâh topladığı kırık parçaları tabağın kırılmamış büyük kısmına koyuyordu. Başını kaldırıp çatık kaşlarla baktı. Ahmet mesajı almış Gülsüm'ü sürükleyerek odalarına götürdü.
''İstemeye istemeye çıkıyorlar izine. Böyle bir şey olmaz.'' Agâh kendi kendine söylenirken arkasından kendisiyle konuşan adama döndü.
''Günaydın. Niye kendi kendine söyleniyorsun?'' Arslan kardeşine yaklaştı.
''Gülsüm ablalara söyleniyorum. İzin günleri hala gitmemek için diretiyorlar.'' Agâh topladığı parçalarla ayağa kalkıp mutfağa geçti. Arslan da peşinden gelmişti. ''Haydi iş başa düştü. Biz hazırlayacağız. Onları yolladım.'' Agâh yeni bir tabak alıp dolaptan peyniri çıkardı. Tabağa yeni peyniri koyarken Arslan da bardakları hazırlıyordu.
Masa tamamen hazır olduğunda saat dokuza çeyrek vardı. Mihri, Selin ve Mahi avluda göründüğünde Arslan masayı son kez kontrol ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ VE AY - AH SENDE 2 (TAMAMLANDI)
Narrativa generale''Çok özledim seni.'' Mihri dilini tutamayıp kalbinden konuştu. Zaten onun yanında aklı çalışmıyordu ki! ''Ben de...'' Bir ağabeyin kardeşine verebileceği normal bir cevaptı aslında bu. Ama ne Arslan Mihri'nin ağabeyiydi, ne de Mihri Arslan'ın kı...