Okumaya başladığınız tarih ve saati buraya iliştirebilirsiniz.***
NOT: Bu hikayede geçen kişi ve mekanların gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur, tamamen hayal ürünüdür.
***
Arslan odasına özenle koyduğu büyük çerçeveyi havaya kaldırıp biraz düşündü. Çerçevenin dışı özenle sarılmış, içinde ne olduğunu belli etmeyerek şekilde paketlenmişti. Almanya'dan buraya özenle getirtmişti Arslan hediyesini. Bu Mihri'ye vereceği ilk hediye değildi. Fakat özeldi. Sergisinin –asla sergilenmeyecek olan- en nadide parçasıydı. Bunu vermeye pek niyetli olmasada dayanamamıştı. Niyeti onu kendine saklamak, imkânsızlığı kalbinde yaşatmaktı. Yapamamıştı. Zaten nasıl yapsındı? Bunun gibi yüzlerce resim vardı Arslan'da. Bir tanesinin de sahibinde olmasının zararı olmazdı.
''Umarım beğenirsin Mihri... Umarım...'' Kendi kendine mırıldanışını Mihri elbette duymuştu. Cevabı da gecikmemişti.
''Senden geliyorsa beğenmeme gibi bir şansım var mı?'' Omzunu dayadığı kapıdan odaya doğru konuştu. Genç adam bir anda ardında sevdiği sesi işitince hemen arkasını döndü.
''Geldiğini duymadım.'' Arslan çerçeveyi yere indirip, duvara dayadı.
''Biliyorum. Dalıp gitmiştin.'' Toparlanıp Mihri'ye yaklaştı genç adam. ''Hediyeni vermeye isteksiz olduğunu fark edince ardından geldim.''
''Saçmalama, isteksiz değilim. Sade-ce... Sadece-''
''Biliyorum, biliyorum. Herkesin içinde vermek istemedin.'' Gülümsedi Arslan. İçinden geçeni okumuştu Mihri. Anlamıştı karın ağrısını hemen. Onu sevmek için ne çok sebebi vardı.
''Yani, evet... Ama kötü bir niyetle değildi... Yani...''
''Sakin ol. Anladım ben. Utandığın için. Biliyorum. O yüzden buradayım.'' Arslan düşünmeden kollarına aldı kalbinin hükümranını. Ayların özlemiyle sarıp sarmaladı. En son görüşmelerinin üzerinden aylar geçmişti. Aslında özlemi aylarla sınırlı değildi genç adamın. Arslan'ın Mihri'ye özlemi Ayın Güneş'e olan özlemiydi... Siyahın beyaza... Bir ömürdü. Nefes aldığı bütün bir hayatı hasretti genç kıza. Ve nefes almaya devam ettikçe de hasret kalacaktı.
''Çok özledim seni.'' Mihri dilini tutamayıp kalbinden konuştu. Zaten onun yanında aklı çalışmıyordu ki!
''Ben de...'' Bir ağabeyin kardeşine verebileceği normal bir cevaptı aslında bu. Ama ne Arslan Mihri'nin ağabeyiydi, ne de Mihri Arslan'ın kız kardeşiydi. Mihri doğduğu gün Arslan ağabeylikten azad edilmişti. Zaten ondan değil miydi Ahsen'in oğluna hasreti... Zaten ondan değil miydi Arslan'ın sebepsiz kaçışı... Liseden beri uzak duruşu... En çok ihtiyacı olduğunda ailesine uzaktan bakışı...
Kalbin atışı kaderin sesiydi ve kader konuşunca insan hep susardı. Arslan da susmuştu. Kaderine boyun eğip, geri çekilmişti. Başka şansı yoktu.
''Bir daha gitmezsen özlemezsin...'' Mihri'nin söylediğine tepkisiz kalan Arslan sıkıntılıydı. Çünkü biliyordu ki kalıcı olarak gelmemişti buraya. Bu gün değilse yarın dönecekti.
''Ee hediyemi görebilir miyim?'' Sessizlik hoşuna gitmeyince istemese de ayrıldı Arslan'ın kollarından. Arslan da toparlanıp az önce duvara dayadığı çerçeveyi eline aldı. Mihri'ye uzatırken sanki gözleriyle kalbindekileri söylüyordu. Gözleri sevdiğini haykırırken dili susuyordu. Kalbi bas bas bağırırken, aklı öylece duruyordu.
***
AY'IN GÜNEŞE OLAN İMKANSIZ AŞKININ HİKAYESİ
GÜNEŞ VE AY
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ VE AY - AH SENDE 2 (TAMAMLANDI)
Fiction générale''Çok özledim seni.'' Mihri dilini tutamayıp kalbinden konuştu. Zaten onun yanında aklı çalışmıyordu ki! ''Ben de...'' Bir ağabeyin kardeşine verebileceği normal bir cevaptı aslında bu. Ama ne Arslan Mihri'nin ağabeyiydi, ne de Mihri Arslan'ın kı...