Bölüm 19: 'Nemrudun kızı, yandırdı bizi, çarptı sillesini felek misali...'

9.1K 549 104
                                    



Vallahi öyle uzun bir bölüm oldu ki anlatamam. Bu da benim size kıyağım olsun 🤣 Hadi yine iyisiniz 😉
Bölümü keyifle yazdım sizin de keyifle okuyacağınıza eminim. Bizimkiler bizi yine kırıp geçirecek 😂😂
Umarım herkes memnun olur. Sözü fazla uzatmayacağım.
Keyifli okumalar, bol yorumlar...




***

Ben imkânsız aşklar için yaratılmışım, ne kavuşmayı bilirim ne unutmayı... Kayboldum kuytusunda yalnızlıkların, yaşadım en karasını sevdaların...

***




''Urfalıyam ezelden... Urfalıyam ezelden... Gönlüm geçmez güzelden...'' Yavuz ve Cüneyt'in yanık sesine diğerlerinin mırıldanışları eşlik ediyor avlunun ortasına kurulmuş yer sofrasında herkes sallanıp türküyü dinliyordu.

Ayaz önündeki koca tepsideki çiğ köfteyi yoğuruyor, bir yandan da şarkıyı mırıldanıyordu. Ortam o kadar loştu ki kısık ışıklar altında hoş bir ambiyans yakalanmıştı. Ayaz yoğurdukça alnında biriken ter damlalarını boynundaki poşuyla siliyor sonra işine devam ediyordu.

Sıra gecesi denildiğinde akla gelen her şey vardı. Antep'te olmaları bunun için engel değildi. Urfa sıra gecesi her şartlarda yapılırdı. Yeter ki Hancıoğlu ailesi öncülük etsindi...

''Urfa bir yana düşer... Antep bir yana düşer... Zülüf gerdana düşer... Zülüf gerdana düşer vayy...''

Agah bir yandan gece başlamadan kurduğu kamerayı kontrol ediyor bir yandan ritim tutuyordu. Bu anı da ölümsüzleştirmek için kameraya alıyordu genç adam. İleride işine lazım olur diye arşivine koyacaktı.

''Ağam olasan Ömer... Paşam olasan Ömer... Yetim kalasan Ömer... Bensiz kalasan Ömer vayy...'' Yavuz türküyü söylemeyi bırakıp Cüneyt'in tek başına devam etmesini istedi. Cüneyt türküyü öyle içli söylüyordu ki yer sofrasındaki herkes içlenmiş, dalıp gitmişti.
Ayaz sonunda yoğurduğu çiğ köftenin tadına baktı. Her şeyiyle tamam olan köfteleri avuçlarında sıkarak tabaklara dağıtmaya başladı. Mihri dolan tabakları diğerlerinin önüne gönderiyor boşları Ayaz'ın önüne koyuyordu.

Ayaz son tabağı da doldurup oturduğu yerden kalktı. Ellerini yıkamak için avludan ayrıldı. İşini bitirip tekrar avluya döndüğünde türkü bitmiş herkes çiğ köftelerini yiyordu.

''Ellerine sağlık Ayaz. Çok güzel olmuş. Babanın yaptığı kadar var vallahi. Onu tahtından mı edeceksin nedir?'' Berfin marula koyduğu dilimden bir ısırık daha aldı. Gerçekten her şeyiyle tam kıvamındaydı.

''Afiyet olsun. Yok ya öyle bir niyetim. İşte iş düşünce yapıyorum.''

''Gerçekten güzel olmuş Ayaz. Vallahi beklemiyordum.'' Ateş de beğenilerini sunarken yine bıyık altından genç adamın üstüne gidiyordu.

''Senle bu gün uğraşmayacağım Ateş amca istediğini söyleyebilirsin.''

''Aa şuna bak! Trip mi atıyon oğlum sen?'' Ayaz omuz silkti. Bu gün güzel bir gündü. Mahi'nin sonucunun sevinci hala üzerindeydi. Kimse moralini bozamazdı. ''Vallahi trip atıyor. Şaka yapıyorum oğlum. Şaka! Haydi şu yanık sesinle bir türkü de sen patlat da kulaklarımızın pası silinsin.'' Ateş genç adama baktı. Elindeki ayranından bir yudum alıp havaya kaldırdı. Ayaz'ın şerefine dercesine.

''Yok ya burada üstatlar dururken...'' Ayaz eliyle Yavuz ve babasını gösterdi. Yavuz ve Cüneyt'in sesi oldukça güzeldi fakat Ayaz'ınki de onlardan kalır değildi.

GÜNEŞ VE AY - AH SENDE 2  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin