2.bölüm-salağım

257 19 0
                                    

Olamaz ne yaptım ben böyle derken "salak kız ne yapmadın ki" diyordu. Yine beni tutmayan iç sesim. Anlamıyordum, işin ilk haftasından böyle sorunlarla yerin dibine girmeyi. Ben bunları düşünürken iki soğuk mavi göz bana "noldu Turunç o güzel rengin mi soldu?" bakışı atıp duruyordu. Ve sonra o iki gözün bakışlarından sonra, ağzın beni ezikleme çabalarına kulak verdim. Konuşmalarına bakılırsa bu konuda işin ehli olmuştu. Ben nasıl bir belaya çattım böyle. Güçlü olmalıyım.

-Evet senin gereksiz evrağını getirmek benim görevim değil, bana düşmez değil mi Bayan Turunç?

-Ben, ben, haklıyım gördünüz değil mi? Size düşmez gerçekten "Patron Bey".
"o anda kıvırdığımı rahatlıkla anladığını fark ettim.

-yaa, demek öyle, ama dünkü imanızda bunu nedense başka şekilde anladım.

- ...

-ve heykel olmak için fazla zeki ve güzelim." yani en azından diğerlerine göre."

-Diğerlerine! Ama ben diğerleri değilim. Sizin ne zekiliğiniz ne de güzelliğiniz beni ilgilendirmez. Ben buraya iş için geliyorum. Lütfen böyle davranıcaksanız karşıma çıkmayın.
(işte bu ağır olmuştu. Adamın gözlerinin koyulaştığını görebiliyordum. Ne yalan söyleyeyim, korkmuştum. O buranın patronuydu. Ve ben ona gözüme gözükmemesini söylemiştim, salağım cidden.)

Ayağa kalktı ve yanıma geldi. Kolumdan tutup çekti beni. Ve göz göze geldiğimiz anda bana fısıldadı.

-Eğer bir daha benimle böyle konuşursan, seni cezalandırmakla kalmaz kovarım. Ve bir süre gözüme gözükme. Çok sinirlendirdin beni!

Bunları duyar duymaz korkudan odadan çıktım. Ve odama doğru koştum. Nedense gözlerim dolmuştu çok korkmuştum o koyulan mavi gözlerden. Kolumu sıktığı yere baktım. Ve biraz morarmıştı. Ellediğimde içim ürperdi.sonra işime koyuldum. Azarlanmak istemiyordum. Benim işim masa başındaydı. Genelde evrak doldurup, sanal işlerle ilgileniyordum. Ve sonra çıktılarını aldım görevliye verdim.

-merhaba. Melis ben. Yeni geldim de bu çıktıları ne yapmalıyım.

-bende Kerem. Merhaba, onlar şimdi bana lazım bana verebilirsin.
Peki dedim ve ona verdim. Sonra biraz etrafta dolandım. Arkadaş edinmem lazımdı.

-merhaba ben Melis yeni geldim.

-merhaba Çağla ben...
(güzel kızdı kim bilir buraya ne amaçla gelmişti. İş sorumluluğu olan birine benzemiyordu.)

-sen burada hangi alanda çalışıyorsun?

-ben Berk 'in asistanıyım.

-hmm, peki memnun oldum.
Cevap bile vermeden gitti, Berk kimdi acaba? Sonra gözüme biri takıldı.

-merhaba ben Melis.

-bende Mert. Burada patron yardımcısıyım.

-hmm, o soğuk yaratığın mı?

-yani haklısın biraz soğuk ama ne yapacaksın.

- ... Benim başka ne işim var bilmiyorum.

- patrona sır bugün biri gelmemişti. Onun görevini sana verir belki.

-peki sağol.

-rica ederim.
Oraya gitmek istemesemde gittim. Kapıya tıklayıp içeri girdim. Onun beni fark etmediğini anlamıştım.

-ıhı, ıhım.
Bana baktı ve yine o sinirli maskesini yüzüne takındı.

-sana gelme demedim mi?

-şey, ben, ben işimi bitirdim çok evrak yoktu. Bana başka iş verebilir misiniz, şimdilik.

-bugün bina yıkılıp yıkılmayacak mı bilmediğimiz için birini daha görevlendirmiştim. O bugün gelmedi. Onun yerine git. En azından gözüme gözükmezsin.

-şey, peki.
Dedim ve hızlıca kendimi dışarı attım.

Berk:
Bu kız neden böyleydi. O her geldiğinde bir kasılma oluyordu bende. Cidden gözüme gözükmemeliydi.yoksa onu daha fazla kırabilirdim.

Melis:
Dışarı çıktığımda çantamı almadığımı fark etmedim. Salağım. Şimdi alamadım, çoktan görevlilere yola çıkmıştım çünkü.

Ve arabada geçen sıkıcı yolculukta camdan bakarak dışarıyı izledim. Aklıma nedense ailemle yaptığım haftasonu gezileri geldi. İlk önce kahvaltı yapardık sonra giyinip dışarı çıkardık. Babamın arabayı park yerinden çıkarmasını beklerdik ama son haftasonu gezisinde ailemin gözlerini bir daha açmayacak olduğunu olduğunu bilsem onlarla gider son geçicek olan aile vaktini buna harcardım. Gözüm annene benzeyen kadına takıldı. Ben nasıl bir çıkmazın içindeydim. Neden bu kadar korkuyordum ondan. Aklıma annemin bana verdiği öğütler geldi.
"ne olursa olsun güçlü kal, yoksa yaşam sana ne anlam kılar?kızım, olgun davran şimdi çocuksun olur öyle şamatalar, yaramazlıklar ama sana yakışan güçlü ve olgun olmaktır. Bazen ciddiyi kötülesemde ciddi olmak bir bayana uyan en güzel davranış biçimidir. Sen bu söylediklerimi sakın unutma, unutursan da hatırla. Tamam mı benim güzel kızım? Yasemin kokulum, tamam mı?"

Aklıma bu sözler gelince gözlerim doldu. Annem beni görse gurur duyar mıydı? Bence duymazdı. Bundan sonra ciddi, olgun ve güçlü olucak biricik annemin son öğüdünü boşa çıkarmıycaktım. En önemlisi de işimi iyi yapıcaktım.
                           * * *

ZIT KUTUPLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin