33.bölüm- Yiyeceksin!

41 9 4
                                    

Berk biraz düşünürken aklına Melis'in önceden söylediği sözlerden biri geldi: "benim yaşayan bir akrabam yok" ama şimdi de amcası olduğunu söylüyordu. Ona inanmalı mıydı? Bilmiyordu. Yalan söyleme ihtimali var mıydı? Onu hiç bilmiyordu. Aslında bu tarz konularda kimseye güvenmezdi sebebi küçük yaşta onu koruyacak kimse olmamasından, sadece kendisi, sadece kendisi... Bu yüzden güven problemi vardı fakat Melis onun için farklıydı. Bu kadar kısa sürede bu gelişmelerin olması onu da şaşırtmamış denilemezdi. Bu yüzden şüpheye düşebilmesi normaldi.

-hani senin hayatta olan bir akraban yoktu?

Melis yalancı gibi  gözükmekten hoşlanmazdı ama bu onun suçu değildi. Amcasının yaşadığını o da  bilmiyordu. O da yeni öğrenmişti.

-ben de bilmiyordum. Amcam yurt dışındaymış.
-yalancısın demek istemedim. Sadece sordum. Merak ettim.

Melis tam moda girmiş özür dilemek isterken Berk'in telefonu her zamanki gibi çalmıştı. Berk bunu bir avantaj olarak kabul edip oradan uzaklaşırken Melis'e dönüp "daha fazla vaktim yok. Hoşçakal" dedi. Melis Berk'in gidişini izlerken "yine özür dileyemedim" dedi. Ve şimdi daha çok fark etmişti, Berk çok yoğun bir insandı. Tabii Melis işe gitmeye başladığından beri adamın işleri hep aksamıştı. Bunun farkındaydı. Hiçbir şey yapmasa bile yaralandığı zaman yanından ayrılmamıştı. Berk'in ona değer verdiği buradan bile belliydi. Bu yüzden o da bir daha Berk'i bilmeden  etmeden yargılanmayacaktı. Ona  güvenecekti.  Hatta Berk'in bu sıralar yoğun olduğundan dolayı onu mutlu edecek sürprizler de yapabilirdi. Tabii ki işini aksatmadan. Çünkü Berk ile ne kadar sevgili olsalar da aynı zamanda işyerinin patronuydu.  Yani  söylediği şeyler doğruydu.

                                * * *

-  Tamam Kerem. Sen bırak ben hallederim. Yarın o işi. Ne kadar vaktimiz var?

Berk acele edercesine konuşurken aynı zamanda arabasını çalıştırıyordu. Tam gidecekti ki aklına laptop laptobu geldi. Laptobunu o metruk binada unutmuştu. İçinden lanet okurken arabadan indi. Caddeden tekrar geçerken 3 basamaklı merdivenin  üzerine oturmuş etrafa bakınan Melis'i gördü. İki elini yanaklarına götürmüş kollarını dizlerin üzerine koymuştu. Berk böyle sinirli olduğu zamanlarda bilerek mi tatlı oluyordu? Sinirlerinin  yatışması için... Bu sorunun cevabını bilmiyordu ve Melis'in neden üzgün üzgün etrafa baktığını da. Ama şunu biliyordu o üzülünce kendi canı da sıkılıyordu. Ama zaten sertliğinden ödün vermişti. Şimdi tekrar sessiz kalmak istemiyordu. Melis'in hatasını   anlayıp bir daha yapmamasını istiyordu. Bu yüzden ona  bakmadan hızla o metruk binaya yeniden girdi. Arkasına bakmadan üst kata kadar çıktı. Laptubunu aldıktan sonra aşağıya indi. Kapıyı kapatırken diğer yandan da etrafı kolaçan ediyordu. İster istemez yine Melis'in evine bakmıştı. Melis bahçesinin arkasında sarı gülleri suluyordu. Çiçek, sulamak, Melis  dışında aklında başka biri daha gelmişti. Annesi... Annesi çiçekleri tıpkı Melis gibi sular, onlarla yumuşak bir tonda konuşurdu. Bazen çiçekleri kıskanır annesinin kucağına atlardı. Annesine "Anne beni mi daha çok seviyorsun çiçeklerimi?" derdi. Çiçekler diyecek diye ödüm patlardı. Annesi de "tabii ki seni daha çok seviyorum yakışıklı oğlum.". Ve sonra anne evlat sarılması. Berk annesini ne kadar özlediğini, annesin bu laflarını bu sarılmalarını ne kadar özlediğini anlatamazdı. Bu kavram onun için soyut kelimelerden daha öteydi. Şunu fark etti ki Berk sevgiye açlığını Melis ile dolduruyordu. Melis'e aşık olma sebeplerinden bir tanesi de annesi gibi olmasıydı. Annesi gibi güzel kalpli. Şu an ne kadar değişik  davransa da normalde anlayışlı olmasıydı. Melis ile hayatın güzelliklerini fark ettiğini şimdi daha iyi anlıyordu. Melis onun hayatına renk katmıştı. Gülüşü, ağlayışı, samimiyeti, sevimliliği ve en çok da iç güzelliği ona annesinin sıcak, sevgi kokan hallerini hatırlatıyor, bu da Berk'i derinden etkiliyordu. Uzun süredir oraya baktığını ve dağıldığını fark etti. Son kez baktığında Melis'in eve girmiş olduğunu gördü.

ZIT KUTUPLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin