O sırada amcası ayılıyordu. Ayıldığını fark etmemeleri için çaba gösteriyordu. Aklındaki tek düşünce Berk'i şuracıkta öldürmekti. Çünkü bugün bir kurban verilmeliydi artık. Birinin canı alınmalıydı.
Melis Berk'e yüzüğü verdikten sonra Berk'i itmişti gitmesi için. Berk geriye doğru kaymış ve olduğu yerde durmuştu. Berk'in çaprazında kalan Kemal birden gözlerini açmış ve az önce tetiğini çektiği silahı Berk'e doğrultnuştu. O kadar hırslıydı, o kadar gözü dönmüştü ki nereye nişan aldığını bile fark etmemişti. Birbirlerine çok yakın mesafedeydiler. Bu kurşunla Berk büyük ihimalle ölürdü.
Berk Kemal'in önünde olduğundan silahı hemen fark etmiş fark etmesiyle sağ tarafa atlamıştı. Silahın kadrajından çıkan Berk son anda kurtulmuştu. Ama birinin eceli gelmişti.
Ecel böyleydi. Çat kapı gelirdi. Nerede, ne zaman, neden olursan ol. Ecelin gelmesi bazen hiç bir şey yokken, yaralanma vesaire yokken bile gelirdi. Şu an olan da buna örnekti neredeyse.
İnsan ne zaman ve nasıl öleceğini bilmiyordu. Kemal nişan aldığında sırıtırken şimdi ise kalıcı soğuk ve acı dolu bir bakışa sahipti. Her saniye daha da solgunlaşan yüzü, onun başına gelenin habercisiydi.
Melis Berk'in vurulacağını gördüğünde içten içe korkmuş ve ölmemesi için dualar etmişti. O kadar korkmuştu ki. Ama daha sonra gördükleri onu yerle bir etmişti.
Amcası nişan aldıktan sonra çekilen Berk, işte o zaman büyük bir olay gerçekleştirmişti. Berk çekilince Berk'in arkasındaki metal levhaya çarpan mermi, hızla geri sekmiş ve Kemal'e bir bumerang misalı geri dönmüştü. Vurma açısından kalbinin yakınlarına giren kurşun, bir de yakın mesafe olduğundan daha derinlere girmişti. Kemal o anda elindeki silahın düşmesini umursamayıp yanına hızla yaklaşan yeğenine bakmıştı. Yüzündeki solgunluk, az sonra gözlerini kapatacağının belirtisiydi.
Melis amcasının yanına eğilmiş, deli gibi bağırıyordu.
-Ammmcaaaa! Ammcaaa! Amccaaa! Lütfennn baaanaa bakkk! Yaaaşayacakssıınn!
Melis delicesine bağırıp ağlarken gözlerinden düşen yaşlar amcasını ıslatıyordu. Amcası Melis'e vasiyet verecekti ki ona son konuşmasını yapıyordu. Melis amcasının elini tutmuş sıkarken tek akrabasını da kaybediyordu.
-Kıı-kı-zım... Bu-bu de-de-dedik-leri-mi unu-unutma. Senden so-son is-isteğim...
Melis amcasının gözlerine bakarken "de amca... hadi söyle... Sen ne dersen yerine getirmeye hazırım..." dercesine bakıyordu.
Fakat amcası o anda Melis'in elini tutmayı bıraktı soğuyan vücudu daha da soğudu. Gözleri yavaşça ve huzursuzca kapandı. Melis amcasının kanlanmış üzerini umursamadan onun üzerine kafasını koydu ve sarıldı. Haykırırken sesi o kadar acıklı çıkıyordu ki Berk dayanamayıp yanına yaklaştı. Ellerini tutup sakinleştirecekken Melis aklını kaybetmiş gibi davranmaya başladı. Yaşadığı krizin etkisinden Berk'i şiddetle itmeye başlamıştı. Ardından Berk'in göğsüne göğsüne vurmaya başladı. Tabi Berk'e vuramadığı bir gerçekti. Kısacası Berk'e ne derse desin ona kıyamıyordu. Berk'e deli gibi bağırıp kızarken, onu gözleriyle perişan ediyordu. Berk Melis'i böyle görmeye dayanamazken bir de onun bu üzücü ses tonuna kulak verdi.
-Gittttt! Giitttttt buuraadaann! Ammmcaaammm seeeninn! Ssenniiinn yüüüzzzüünddenn ölldüüü!
Melis ne kadar çok ağlıyorsa Berk'in de içi o kadar kan ağlıyordu. Tabi bu durumdaki en acılı kişi şu anda Melis idi. Amcasını kaybetmenin nedeniyle aklını yitirmiş gibi davranıyordu. Berk Melis'in hırçınlığını umursamayıp onu ellerinden tuttu. Gözlerine üzüntüyle bakarken empati kurduğunu Melis'e belli etmek istiyordu. Ama aksine Melis daha zıt bir tepki vermiş ve Berk'in ellerini hızla çektiği gibi "Ssseennnndeen neeefrett eediiyoruum!" diye bağırmıştı. Berk'i kapıya kadar iteklemiş "Giiitttt!" diye bağırmıştı. Berk'i kapı dışarı edince kapı bir güzel kapatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZIT KUTUPLAR
RomanceAlınmayan bir intikamın bedeli vazgeçmekti kimileri için... Kimileri için zorlu bir parkur... Parkurdaki her bir engel aşık adamı kuvvetlendiriyordu, yıpratsa da... Daha çok azimli kılıyordu aşk için yaşama tutunanları... Her bakışta içi yanıyordu...