Bu laflar her kızı derinden etkileyecek sözlerdi. Müstehzi ve soğuk söyleyiş biçimiyle, kanımı dondurmaya yetiyordu bir kelimesi. Ama hem böyle konuşmasıyla hem de seçtiği kelimelerle, bütün damarlarımdaki kanı kolayca dondurmuştu. Müteheyyiç bakışlarsa; yaptığını beğenmiş ve benim vereceğim cevabı bekleyemez haldeydi. Bense dilim tutulmuş vaziyetteyken, ne söylesem diye düşünüyordum. Ağlamanın üstüne birde bacaklarımın titremesi, beni dayanılmaz şekilde etkiliyordu. Böyle olmak zorundamıydım sanki! Asıl, güçlü olmam gerekirdi annemin dediği gibi.!.!
"herhalde sen her zamanki gibi yanlış anladın, zaten bir kere düzgün anlasan veya sorsan işin aslını; sen, sen olmazdın... İşte bu yüzden kaybeden hep sen olucaksın!"
"Sende işinden olucaksın! Bayan çok bilmiş, ama yanlış bilmiş"dedi bana.
" benim istediğim bu zaten! Hadi! Kov beni! Senden ve saçma işlerinden birde bunlar yetmezmiş gibi bana davranış şeklinden ; kinayenden, canımı yakmandan kurtulurum. "
Ağzını açtı, sanki ağzının içerisine bir sinek girmesini bekler gibi, ve "tamam"dedi, ciddiyetle. Bense onun bu mükalemesinden fazla etkilenmiş ve" bu adamın kafasına saksı değil ; buzdolabı düşmüş herhalde dedim içimden.Kafasıyla onu takip etmemi isteyen bir bakış savurdu. Kapıyı sertçe açtı. Açıkçası sakince "tamam" dedikten sonra böyle sertçe hareket edeceği aklımın ucundan dahi geçmemişti. Yoksa bana yine mi o acımasız oyunlarından oynamaya devam ediyordu. Ağzından dökülen o sert sözcükler; acımasızca sözler oluşturuyordu.
"eğer burdan daha 1 ay bile olmadan gidebileceğini sanıyorsan, yanılıyorsun."
-ama sen - tamam- dedin...
"bunun gerçek olmayacağını anlamayacak kadar aptal olduğunu bilmiyordum."
-bende senin yalancı olduğunu hatırlamayacak kadar unutkan değilim, sadece belki her insan gibi insafa gelirsin diye düşündüm ama...
Yanıma yaklaşıp her zamanki hareketini yaptı:kolumdan sıkıp beni kendisine çekti. Nefesini üzerimde hissediyordum. Bir yandan ürperirken diğer yandan huylanıyordum. Ve sebebini bilmediğim bir şekilde zonkluyordu kalbim.
"eğer istifa esersen, bende seni şikayet ederim. Ve çalışmadığın her gün sana cehennem azabı yaşatırım, işten çıkınca beni nerde bukucaksın dersen de. Seni bulmak benim için çok kolay olur. O yüzden sakın bununla ilgili saçma sapan laflar etmeye çalışma! Ve neden şikayet edeceksin dersen: bana tokat attığın için. Emin ol benim gibi zengin bir iş adamını her zaman haklı görürler. "
-her şey para olabilir, senin hayatında ama benimkinde değil. Şikayet et beni böylece kovulmama kolaylık sağlar.
Hepsini tek nefeste söyledim. Onu sinir etmek için çaba sarf eder gibi gözüksemde amacım buradan derhal kovulmaktı. Sonra düşüncelerimden dünyaya : buz adamın kasvetli odasına döndüm. Bana sanki, onun babasını öldürmüşüm gibi, kin dolu bakıyordu. Bu da içimdeki korkuyu körüklüyordu. Zaten beni kendisine çekmiş, gözlerindeki koyulaşmayı fark etmemi sağlamıştı. Şuanda sinirden ne söyleyeceğini bilmiyor : korkudan - seni öldürüceğim dese de - kabul ederdim. Sonra ağzından dökülen ağır sözcükler, tehdit barındıran kısa cümlelere dönüştü:
-"6 ay boyunca burada çalışmak zorundasın sözleşme bu, tekrar söylüyorum...
Konuşurken dişlerini gıcırdatıyor. Yani bu da bana onun ne kadar sinirli olduğunu tasvir ediyordu.
-" ben de sana meraklı değilim!"
-peki, peki, ta,ta, tamam...
Onun bu kadar yakınımda görünce konuşamıyor, kekeliyordum. Zaten bana laflar atarken dahada yaklaşmıştı,refleks olarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZIT KUTUPLAR
RomanceAlınmayan bir intikamın bedeli vazgeçmekti kimileri için... Kimileri için zorlu bir parkur... Parkurdaki her bir engel aşık adamı kuvvetlendiriyordu, yıpratsa da... Daha çok azimli kılıyordu aşk için yaşama tutunanları... Her bakışta içi yanıyordu...