Melis Berk'in ona bu kadar yakın olmasından dolayı bir tuhaf olmuştu. Sanki vücudundaki bütün kan yanaklarına toplanmış ve utandığını belli etmişti. Birileri gelmeden ayrılmalıydılar. Ama Berk'in onu bırakacağı yoktu. Son kez içine çektikten sonra bu güzel kokuyu, Berk'e veda edercesine fısıldayarak - bağırmaya gücü yoktu bütün enerjisini utanmaya harcamıştı- Berk'e:
- artık beni bırakabilir misin?
Berk yavaşça Melis'ten ayrılıp bu sefer de gözlerini gözlerine kenetledi. Berkin fısıldamasından mıdır yoksa halecanından mıdır bilinmez Melis huylanıp irkilmişti, hormonları birbirine tutunup tehyiç ediyor bu da Melis'e ayrı bir zorluk veriyordu.-s-seni görmek istemiyorum.
-neden?
-Berk seni görmek istemiyorum! -Melis...
-Berk...Berk yavaşça Melis'ten ayrılıp kollarını göğsünde birleştirdi . Ne kadar gitmeye çalışsa da gözlerini Melis'in gözlerinden ayıramıyordu. Ayıramıyordu! Ayırası gelmiyordu! İstemiyordu işte... Yukarıya çıkıp Melis'in gözünden kayboldu. Melis elini refleksle kalbine götürdü. Ve derin nefesler aldı. Neden ona böyle oluyordu? Ona sinir olduğu zamanlarda bile onsuz kalmak istemiyor, her boş vaktinde - hatta yoğun günlerinde bile- onu düşünüyordu. Adını koyamadığı bu hisleri acaba o da hissediyor muydu? Berk'e kalırsa aşk diye bir şey yoktu -belkide-. Sonuçta o erkekti. Böyle düşünmesini normal karşıladı. Ayrıca Çağla ile aralarında bir şey olduğuna yemin bile edebilirdi. Peki o zaman neden bana böyle yakın davranıyor? diyemeden edemedi. Hatta
yaptığından memnun olmuşçasına gözüküp bu şekilde "Melisss."demesi. İşte bu Melis'i etkisiz hale getirmek için yeterliydi.Bilgisayarda işlerini bitirdikten sonra Mert'in yanına gitmeye karar verdi. Odasından çıkıp asansöre bindi. Asansör binmişti ve ardından Berk de asansöre yetişmiş, onun arkasından Çağla da gelmişti. Melis'in tepesi bu şekilde kolaylıkla atardı. Berk Melis'e çaktırmadan bakarken - ki Melis fark etmişti- Çağla ise kendince Berk'e flörtler ediyordu.
- Berk'im... Hayatım! Benim mavişim! Seninle bugün birlikte yemek yiyelim mi? Öğle arasında?
-Çağla!
-Berk seni çok özledim...böyle yavşak yavşak konuşurken bir de Berk'in kravatını düzeltiyorum. Melis tecessüsle bakıp gözlerini pörtletirken Berk bunları görmüyor değildi. Hatta içten içe gülüp kahkahalar atıyor dışarıdansa gülümseyen bir yüz ifadesiyle gözlerini kaçırıyorum. Çağla ise bunu kendisi ile vakit geçirdiği için yaptığını zannedip Berk'e daha da yaklaşıyoruz. Melis ise istihfaflı imalarla Çağla'yı yerin dibine soktu.
-Burası fantezi yapılacak bir yer değil! Çok istekli iseniz akşama bara gidip orada yapabilirsiniz gösterilerinizi!
Melis kendini tutamamıştı. Yavaş yavaş alıyordu Berk'ten intikamını. Nasıl önceden ona : "senin özel hayatın bizi ilgilendirmez! Git akşama barlara orada yap gösterilerini!" dediyse Melis'te şimdi Berk'e gizliden gizliye bu lafları postalıyordu. Biraz daha düşününce Berk'in o lafları söylediği gün geldi aklına. Ne kadar da ağlamış, üzülmüştü. O sadece Ayas onun hatıra kolyesini buldu diye dostça sarılmıştı değil mi? Bu sözleri hak etmemişti.
Berk bu sözleri Duyar duymaz boğazında kalan yumruyu hissetti. Ona itaf edildiği açıkça belliydi. Hem sinirli olup hem de tepkisiz kalarak dediği zamanı düşünmeye başladı. Kendisine kızmaya yeterliydi bu yaptıkları.
Çağla ise göz devirip:
- Terbiyeni nerede unuttun sen!
-ahh evde unutmuşum! Üzgünüm!
sen nerede unuttun? Hangi adamın kollarında?Çağla sinirle bakarken Berk'te şaşkın yüz ifadesine bürünmüştü. Melis asansörden uzaklaşırken Çağla da Berk de ona bakıyorlardı.
* * * Melis Mert'in yanına varmış ona sorular soruyordu.-iyi misin? canın yandım? Kendini yorma! işin var mı? Bana verebilirsin. - Melis! Ben iyiyim, teşekkürler.
- Esin sana selamlar ve şifalar diliyor! Bence seni çok özlemiş.Mert "Esin'i" duyar duymaz yüzünde gülücükler açtı. sanki bitkin değildi artık. Yüzüne renk gelmişti.
-Teşekkürler... tabii ki de özlemiştir beni prensesim.
Odaya Ayas girdiğinde ilk önce gözleri Melis'i buldu.
-Mert bunları hallet kardeşim. Ayas dosyayı Mert'e uzattı. Ardından Melis'e dönüp:
- işin var mı?
-yok. Neden sordun?
- Bir gelsen benimle?
-olur.Melis Ayas'ı takip etmeye başladı. Ayas'ın odasına geldiklerinde Ayas eliyle koltuğu işaret edip oturmasını gösterdi. Kendisine masanın kenarına oturup konuşmayı başlattı.
-nasılsın?
-iyiyim?
-hmm, bir şey oldu sandım da...
-neden?
-dün gelmedin?
-Evet, alışverişe gittim kutlama için. Benimle dans edeceksin unutma.Ayas içtenlikle gülerek Melis'e aynı zamanda da göz kırptı.
Melis de güldü ama saniyesinde aklına dans bilmediği geldi. Bunu Ayas'tan öğrenmek en iyisi olurdu.
-Ayas?
-Efendim Melis?
-Sen bana dans öğretebilir misin?Ayas bu soruyu beklemiyordu. Meymenetsizce gülüp başını "Evet" anlamında yukarı aşağı salladı. Evet Melis'e yaklaşmak için güzel bir gündü.
-hadi başlayalım öyleyse! Benimle dans eder misiniz Hanımefendi?
Melis gülümseyerek elini uzattı. Ve birlikte ayağa kalktılar. Odanın içinde 1, 2, 3, 1, 2, 3 dönerken Melis dansı kavramıştı bile. Ayas da yavaş yavaş Melis'i daha çok kendine çekiyordu. Melis bunu fark etmemişti. Slow müzikle odanın etrafını turlarken, kapının sesi müziği karışarak sesin duyulmasını sağladı.
Evet Buz Adam yine gelmişti. yanılmıyorum Buz Adam, bu aralar yumuşadı diye, o hala Buz Adam bir kere.Ayas'la Melis'e sinirle bakarken içeri daha çok ilerleyip Melis'e gözlerini dikti.
-Ne yapıyorsunuz burada!
-d-d-dans ediyorduk! Yani şey Melis bilmiyordu da, o yüzden Berk...Melis'te Ayas'tan ayrılıp kafasını "Evet" anlamında salladı.
-yoksa unuttun mu Melis? Burası fantezi yapılacak bir yer değil!
-Ben sen değilim! Dans öğreniyorum! -hıhı...Melis kendini sıkarken Berk de birden Melis'in konu sıkarak onu kendi ile birlikte odadan dışarı sürükledi. Zaten topuklar zor yürüyordu. Bir de Berk böyle çekiştirince, neredeyse düşmemek için insanın üstüne bir çaba sarf ediyordu. Ayağını burkmasa iyiydi.
Melis'i kendi odasına getirmişti. Onu odanın ortasına fırlatıp bilgisayarın başına hırsla oturdu. Bir müzik açıp hızla Melis'in yanına geldi. Melis'i tuttuğu gibi ritmik bir şekilde adımlar atarak dans ediyordu. Melis çekilmeyi düşündü. Ardından bunun fayda etmeyeceğini düşünüp vazgeçti. Zaten sinirlenirse de Berk'in bu kıskançlık barındıran hareketleri onun mutlu ediyor, gün boyunca eğlendiriyordu.
Müzik bitene kadar aynı tempoda dans ettiler. Melis'in çiçekçide iken gördüğü hayale çok benziyordu bu durum. Bu yüzden tuhaf hissetti. Dejavu olmuş gibi. Berk Melis'e tutkulu bir şekilde bakarken Melis'te ona karşılık vermeden edemiyordu. Şarkı bitince Berk Melis'i bırakıp:
-Öğrendin mi, dedi.
-ben Ayas'la kavramıştım zaten!Berk gözlerini sinirli kapattı ve aniden açıp aklına gelen ilk fikri uyguladı. Melis'i sınava son gün çalışan öğrenciler kadar uğraştıracaktı bugün. Bu fikir Melis'i akıllandırmaz daha çok sinirlendirdi. Ama Berk bu.
Odanın kenarındaki yığınla dosyayı yavaşça kaldırıp Melis'e uzattı. Melis neredeyse altına kalacakken son anda iyice kavradı. Boyunun yarısı kadar olan dosyayı yığınını.
-bunları bilgisayarımakaydedeceksin!
-neden?
-madem dans öğrenmeye vaktin var, bunu da yaparsın!Melis sinirle bakarak Berk'e tısladı.
-bari eline vermeseydin! Madem burada yapacağım.
-işini yap ben çıkıyorum. başka işim var!
-uff!Melis masaya oturup işe koyuldu. Bugün uzun bir gün olacaktı.
Yaz tatili geldi. Artık daha çok yeni bölümlerle karşılaşacaksınız...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZIT KUTUPLAR
RomansAlınmayan bir intikamın bedeli vazgeçmekti kimileri için... Kimileri için zorlu bir parkur... Parkurdaki her bir engel aşık adamı kuvvetlendiriyordu, yıpratsa da... Daha çok azimli kılıyordu aşk için yaşama tutunanları... Her bakışta içi yanıyordu...