Evinin taşlı yollarında yaşlı gözüken adamı sürükledi.
Sağ eliyle sol cebini açmaya çalıştı. Lanet olsun! Anahtarı bulamadı bu yüzden adamı kaldırdığı gibi karın boşluğuna tekmeyi bastı. Ardından kapıdan uzaklaşıp kapıya doğru koştu, kapıyı omuzlamasıyla kapı kırıldı. Yaşlı adamı yakasından tuttuğu gibi içeri fırlattı.
Adam sehpanın üzerine düştü.
Berk bu sırada kırılmış kapıyı eski yerine dayadı çünkü dışarıdan insanlar evin içini görebilirlerdi. Tabi kapı durmaz diye odanın diğer ucundaki sandalyeden bir tane aldı.
O sırada yaşlı adam belindeki silahı çıkarmış, tetiği çekmişti. Yavaş yavaş sessizce kapıyı düzeltmekle uğraşan Berk'in arkasına geçti, ardından silahı Berk'in şakağına dayadı.
Berk bunu fark etti. Ve dikkat dağıtmak için "hey! İhtiyar! Gücünün sadece küçük kızlara yetmediğini görmek güzel çünkü uzun zamandır bir kavgaya katılmadım."
Berk adamın elinde silah olan kolunu tutup çevirerek, adamı tek hamlede yere sermiş oldu. Fırlamış olan silahı yerden alıp ihtiyarın şakağına dayadı
" aslında can çekişmeni görmek güzel olurdu fakat acelem var. Bu yüzden seni kendi silahınlan öldürmek daha iyi bir fikir. Görüşürüz ihtiyar sapık!"Adam Berk'in anlık boş boş konuşmasından yayarlanarak Berk'in bacak arasına tekmeyi geçirdi.
Berk anlık acıyla yanındaki koltuğa tutundu. Adam bunu fırsat bilip yumruk attı. Berk ne kadar canı yansada yerden kalkıp yumruğu havada tuttu. Adama tekrar tekme atıp onu yere bir kez daha serdi. Yanına eğilip peş peşe yumruklarını sıraladı o meymenetsiz surata.
"söyle neden Melis'e zarar vermeye çalışıyorsun! Söyle! Onu nereden tanıyorsun! Amacın ne?"
Bu sefer karnına yumrukları geçirdi. Adam yerden kalkmaya çalışsa da nafile.
"söyle! Söyle! Söylemezsen seni şuracıkta öldürür, kemiklerini köpeklere veririm!"
"ben (öksürür, ardından ağzından koyu kırmızı tükürükler gelir) ben,ben sadece (müsterih bir şekilde güler) şaka yapmak istemiştim. İnsanları korkutmak ve acı çektirmek fantezim hahaha!"
Berk sinirden dişlerini sıkıyordu. Ama bir de adamın gülmesiyle kendine hakim olmayı bıraktı. Ve adamın tipi (olmayan tipi) kaynana kadar yumruklarını geçirdi.
Adamın burnu kanasa da ağzından kan aksa da iki gözü morarsa da :
" acı çekmeyi de severim! Hahaha! Ayrıca sana ne? Kocası mısın? Sevgilisi misin? Abisi misin! Yo yoo. Heh! Yoksa sen ona aşık bir-...Berk ortadaki sehpanın üstündeki gri örtüyü sinirle kenara çekti. Yere düşen cam eşyaları bile umursamadı. Amacı o pislik herifi alt edip Melis'i korumuş olmaktı. Yarı oturur pozisyondaki adama sinirle baktı. Ve örtüyü adamın boğazına doladı. İyice sıktı.
"sapık mıyım sence haa! Orasını bilemezsin! Ama en azından senin gibilere belasını veren bir adam olduğumu bilsen yeter!"
Adam ölmekle yaşamak arasındaki o kısa çizgide "ya beni evimde bekleyen çocuğum, karım," yeğenim" varsa? Onlar yıkılmazlar mı ben ölürsem? "
Berk neyi ima ettiğini anlamıştı. Onun annesi de gözünü kırpmadan oğlunu düşünmeden - oğlunun ne kadar üzüleceğini düşünmeden - intihar etmişti. Sahi neden intihar etmişti? Bunu hâlâ bilmiyordu. Annesinin ölmeden önceki günlerde söylediği sözler..." dayanamıyorum. Benim suçum ne? Hiç üzülme oğlum, hiç düşünme bunları anneni sev..." neden beni yerine anneni demişti. O zaten annesiydi böyle belli etmesine gerek yoktu. Zaten onu seviyordu hem de çok. Berk kafasını adamın olduğu yere çevirince adamın yerinde olmadığını görmüştü. Kaçmıştı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZIT KUTUPLAR
RomanceAlınmayan bir intikamın bedeli vazgeçmekti kimileri için... Kimileri için zorlu bir parkur... Parkurdaki her bir engel aşık adamı kuvvetlendiriyordu, yıpratsa da... Daha çok azimli kılıyordu aşk için yaşama tutunanları... Her bakışta içi yanıyordu...