50.bölüm - Hicran

49 4 0
                                    

-Efendim Mert?
-Biz evin önündeyiz.
-Tamam hemen geliyorum.
-Aceke etmene gerek yok. Bekleriz.
-Uçağı kaçırmak istemeyiz.
-Haklısın ama...
-Ben zaten hazırım.
-Peki sen bilirsin... Biz bekliyoruz. By...
-Görüşürüz.

Melis valizlerine baktı. Gözü korktu. Bu üç valizi nasıl taşıyacaktı? Üçünü birden sürükledi peşine. Mert onu bu halde kapının eşiğinde görünce arabadan indi. Melis'in yanına gidip valizleri aldı. Melis diretip bir tanesini aldı. Birlikte arabaya ilerlediler. Bagaja yerleştirdikten sonra Melis arkaya, Mert öne bindi. Mert arabayı sürerken bir yandan da konuşmaya başladı.

-Bu kadar valiz ne olacak? Temelli mi gidiyorsunuz kızlar?
-Evet.
-Sahi mi? Bir daha gelmeyeceksiniz yani? Bizi burada bırakıp gideceksiniz.
-Arada geliriz tabi ama onun dışında sanmıyorum?
-Peki ayıptır sorması neden gidiyorsunuz?
-Ben amcamın işinin başına geçeceğim ve ömrümün geri kalanını bu şekilde geçireceğim. Nilay ise esinlenmek için...
-Esin ile biz de size katılalım tam olsun.
-Güzel olurdu. Neden bu fikri gözden geçirmiyoruz?
-Ne yazık ki ben gelemem... Esin için aynısını düşünüyorum? Değil mi balım?

Melis bu vıcık vıcık aşk konuşmasından rahatsız olmuş ve yüzünü ekşitmişti. Bir süreliğine bu his üzerinden eksik olmayacaktı. Esin Mert'e gülümseyip cevap verdi.

-Ben sana katılmıyorum.

Mert şaşırmışken gülüp yola baktı. Nilay ise yanındaki Melis'i inceliyordu. Melis yine durgunlaşmış ve hoşnutsuzlaşmıştı. Melis kucağındaki titreşimi fark edince çantasını açtı. Telefonu çıkarıp kimin aradığına baktı. Telefon sessizde olduğu için kimsenin dikkatini çekmemişti bu durum. Arayan kişi Berk'ti. Melis ekrandaki ismi görünce donup kaldı. Bir süre bakakaldı. İçi hoplarken hâlâ ilk günkü gibi kıvılcımlanmıştı. Bu duygudan o kadar kurtulmak istiyordu ki. Ama ne yapsa aşk onu bırakmıyordu. Telefonu ters çevirdi ve dolmuş gözlerini dışarıdaki dolunaya dikti. Göz yaşları dışarıdaki ışıklardan parıldarken kendi yansımasına baktı. Daha çok gözyaşı döktü. Nefret ediyordu ondan. Fakat ne yaparsa yapsın onun için hissettikleri değişemiyordu. Bu durumda kendini çok kötü hissediyordu. Berk neden böyle yapmıştı ki? Şimdi birlikte mutlu olabilirdiler. İçi parçalanırken telefona tekrar baktı. Arama hâlâ devam ediyordu. En sonunda bitti. Melis ekrana bakmışken yanında onu çaktırmadan izleyen Nilay'ı görmemişti. Nilay Melis'i bu duruma getiren Berk'i kınıyordu. Kız gözlerinin önünde ölüyordu resmen. Hayır, bu kızın ruhunun ölümüydü. Bilmem kaçıncı kez yaşıyordu bunu. Melis Berk'i affetmeyi o kadar çok isterdi ki. Ama yapamazdı. Çünkü amcası ve ailesi onun düşmanıyla, özellikle de intikam almak isteyen bir düşmanla birlikte olmasını istemezdi. Şu zamana kadar hep ailesinin için çalışıp çabalamıştı. Ailesinin onu izlediğini düşünürdü. Bu yüzden bu geceden sonra değişecekti. Güçlü bir iş kadını olacaktı. Sert ve dayanıklı...

Berk Melis'i bir kere aradıktan sonra tekrar aramadı. Aslında hiç aramayacaktı da duramamıştı. Melis'in onu böyle bırakıp gideceğini öğrenince gururuna yedirememişti. Melis'in hayatında yeri olmayacaksa kendi hayatında da Melis'e yer edinmek istemiyordu. Ne yaparsa yapsın geçemiyordu ama. Niye aramıştı ki onu. Melis bilerek açmamıştı bunu biliyordu. Belki de gitmişti? Gider miydi ki? Keşke bu bir şaka olsaydı? Belki de şakaydı. Berk'in duyguları hemen değişiyordu. Ne kadar gurur yapsa da Melis'ten vazgeçemiyordu. Bu barizdi. İçime dolan endişeyle arabaya binip Melis'in kaldığı eve sürdü.

Oraya vardığında hızla kapıya koştu. Kapıya tıkladı, tıkladı. Zili çaldı. En sonunda girecek bir yer aradı. Melis dalgınlıktan açık bir cam bırakmıştı. Berk de bu şekilde Melis'in gitmediğine, gidemeyeceğine karar vermişti. Eve zar zor girdi. Ve "Melis" diye bağırdı. Her odayı gezdi. En son girdiği oda Melis kokuyordu. Büyük ihtimalle Melis az önce buradaydı. Berk son baktığı odayı da boş bulunca hüzne kapıldı. Gardırobun kapağını açık görünce meraklanıp gardıroba ilerledi. Açık kapağından içerisi görünüyordu. İçeride yeşli nir elbise gördü. Elbiseyi hemen hatırladı. Melis'in giydiği zümrüt yeşili elbiseydi bu. Bunu evlenme teklifi ettiği gün giyinmişti Melis'i. Elbiseyi eline alıp kokladı. Gözleri dolarken elbisenin içinde Melis varmış gibi sarıldı. İçine çekti kokusunu. Elbiseyi düzgünce görmek için sirkeledi. Elbisenin bel ve tül kısımlarında gördüğü kesip ve yırtıklardan aklına tek gelen, Melis bu elbiseyi bilerek bu hale getirmiş olduğuydu. Elbiseyi koluna koyup oturduğu yerden kalktı. Ve odayı biraz daha inceledi. Kaşları şiddetle aşağı inerken gözlerindeki ifade acıklıydı. Melis kendisini bu kadar severken birden nefret etmişti ve kendisinin hiçbir suçu yoktu. Kendine acırken bulduğu kolye dikkatini çekti. Bu kolyeyi ailesine akşam yemeğine geldiği zaman takmıştı. Biraz daha bakınca küpeleri de fark etti. Bunları da o zaman takmıştı. Berk onları da eline almış ve üzgün bir şekilde evden uzaklaşmıştı.

ZIT KUTUPLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin