39.bölüm- Nefis

27 7 1
                                    

Melis yatakta bir o yana bir bu yana dönüp duruyordu. Gördüğü rüya onu derinden etkilemişti. Babası onunla dans ediyordu. Sonra birden yok olan babası onu yalnız bırakıyordu. Melis bir gül bahçesine sürükleniyor ve güllerin içine girip gülleri avuçluyordu. Sanki güllerin dikenini görmüyor gibiydi. Eline aldığı gülü kokladıktan sonra eline aldığı gülü inceledi. İncelerken ellerinin kanadığını fark etti. Kanlı ellerle, can acısıyla birden bir boşluğa ışınlandı sanki. Berk onun ellerinden tutuyor tıpkı babasının yaptığı gibi onunla dans ediyordu. Ama tutkulu bir şekilde. Ama aşıkça. Berk'in ellerine de kan bulaşırken Berk de onu birden bıraktı. Aslında Berk bırakmazdı. Melis'i annesi ile babası çekiyordu. Berk'ten uzaklaşıyordu. Berk de ellerini Melis'e uzattı. Melis de tuttu. İkisi de kanlı elleriyle birbirlerini sımsıkı tutuyorlardı. Ama Berk'in babası gelmişti bile. Babası da Berk'i arkasından çekiyordu. Melis de Berk de yavaş yavaş, ne kadar istemeselerde ellerini parmakları ayrılana kadar tuttular. Sonra mesafeden dolayı ayrılmak zorunda kaldılar. Melis Berk'in yok oluşunu izlerken ailesine sarıldı. Annesi onu alnından öpüp "her şey geçecek kızım..." dedi. Ellerindeki kanı üzerine sürdü. Kendisi bunu yapmazdı ama rüyaydı işte. Elindeki çizikler ona bir sembolü  hatırlattı. Yarısı kayıp kırılmış bir kalp.

                               * * *

Nefes nefese uyandı. Uyanır uyanmaz ellerine baktı. Üzerine baktı. Etrafına baktı. Tavana bile baktı. Karşısındaki pencereye baktı. Balkondan gözüken ağaçlara baktı. Daha demin gördükleri rüyaydı değil mi? Bu kabus onu korkutmuştu. Gerçekten bu rüya içerlerde bir yerlerde canını yakmıştı. Telefonun sesiyle irkildi. Telefonu eline alıp kimin aradığına baktı. Amcasının aradığını görünce açtı.

-Amcacım buyur.
-Kızım sabah sabah aradım ama kusura bakma.
-Yok sorun değil.
-Kızım sana bir görev vermenin zamanı geldi bence...
-Baş üstüne amca!
-Sen bugün meşgul müsün?
-Hayır, değilim.
-Tamam, o zaman sen sana gönderdiğim adrese gider misin?
-Olur amca. Ne zaman?
-İstersen şimdi.
-Olur! Peki gidip ne yapacağım?
-Şu an bulunduğun evin önünde bir kaldırımın taşı çıkmış, işte o taşın altında bir mektup var. O mektubu oraya götüreceksin. Ve bir de o gittiğin yerde dosyalar falan olacak onları karıştırıp mali veya manevi  bir değere sahip önemli bir bilgi elde edersen beni arayacak hatta o dosyayı alacaksın. Tamam mı?
-Hmm, tamam. Peki neden?
-Düşmanlarımızı şu an alt edemiyoruz elinizde geçerli bir koz yok. Bizde maddi olarak vursak iyi olur. Sonra manevi olarak.
-Haklısın amca. Sen burada olduğumu nereden biliyorsun?
-Teknoloji diyelim. Merak etme seni sorgulamam.
-Yok, yani bir şey yok ki. Sadece nasıl bildiğini merak ettim. Neyse görüşürüz amca!
-Sana da.

Melis üzerindeki dünden kalma eşofman takımına baktı. Ayağa kalkıp lavabodaki işlerini hallettikten sonra saçlarını taramak için tarak aradı. Tek bulduğu Berk'in fırçasıydı. Alıp onunla taramaya çalıştı. Ardından üzerindeki kıyafetine çeki düzen verdi. Son anda aklına nasıl gideceği geldi. Yanında parası yoktu. Sadece telefonu yanındaydı. O da dün gece cebinde durduğundan yoksa başka ne sebeple olabilirdi ki? Etrafa göz gezdirdi. Berk'in dolaplarını karıştırdı. Tesadüfen bir albümle karşılaştı. Bu yaptığından ne kadar utanç duysada albümü inceledi. Kapağını açınca birkaç genç çocuk gülümserek poz veriyordu ortadaki - apaçık ortada- Berk'ti. O kadar içten gülmüştü ki. Melis'in bakınca bile gülümseyesi gelmişti. Diğer sayfaya geçti burada ise Berk ve ona yakın yaşlarda bir genç kız vardı. Berk koşunu kızın omzuna atmış ve kızı boynundan çekerek kendine yaklaştırmıştı. Kız da Berk'in arkasından tavşan yapıyordu. Melis kızın kim olduğunu çok merak etmişti. Aslında içten iç Berk'i kıskanmıştı. Diğer sayfayı çevirince anne görüntüsüne sahip tatlı bir kadın ve küçücük bir "Berk" vardı. Sanırsa Berk burada 6 yaşındaydı. Ve çok tatlıydı. Ama o yaşta bile karizma çocuktu. Melis buna anlam veremiyordu. Birden bildirim sesi gelince Melis albümü kapatıp telefona baktı. Amcası adresi göndermişti. Sandalyenin kenarından sarkmış pantolonu görünce hızla ceplerini karıştırdı. Bulduğu bir elliliği cebine koydu. Yapacak bir şey yoktu. Berk gelince durumu izah edecekti. Hızla dışarı çıktı.

ZIT KUTUPLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin