-Sen bu çorbayı ve yemekleri bitirene kadar burada oturup bekleyeceğim! Sabırsız olabilirim ama kararlıyım.
Melis biraz daha inat etti. Fakat Berkin'in ciddi olduğunu anlayınca çorbaya uzanmaya çalıştı. Berk bu hareketini anlamış olacak ki çorbayı eline alıp bir kaşık Melis'e uzattı. Melis utanmışçasına ağzını açtıktan sonra o bir kaşığı iştahla yedi. Ardından aklını başına toplayıp:
-ben kendim yerim bebek değilim herhalde! dedi.
* * *
Ayas artık Melis'in ofise gelmesini istiyordu. Çağla da Berk'in. Zaten Berk onu istemediğini söylemişti.onlar böyle zamanlar yaşarken Melis de ilk halinden daha iyiydi. Günler geçmiş ve kendini toplar gibi olmuştu. Berk onunla fazlası ile ilgilenmişti. Bundan dolayı içten içe sevinç çığlıklarını salmak istiyordu. Sanırım o da artık Berk'i sevdiğini kavramıştı. Şansa ki bugün Berk'in doğum günüydü. Bunu yani hislerini böyle bir günde açıklamak güzel olacaktı. Berk'in bugün doğum günü olduğunu arada bir ziyarete gelen Esin'in sevgilisi Mert'ten öğrenmişti. Esin de Berk'e başlarda haz etmese de şimdi onu Melis'in gelecekteki kocası olarak görüyordu. Esin böyle şeyleri söyleyince Melis kızarıyor "ya birileri duysa" diyordu.
Bugün Berk adına büyük bir parti verileceğini öğrenen Melis'in sinirleri bozulmuştu. Çünkü bu büyük partiyi Çağla düzenlemişti. Ama Melis'in de bir fikri vardı. Artık ayağı iyi durumdaydı ve kendi evine dün geçmişti. O yüzden Berk'e gideceği yer için hesap vermek zorunda değildi. Elbisesini giyinip saçını düzleştirdikten sonra bacağına bitmekte olan krem tüpünden biraz krem sıktı. Ayağına kadar ovalayarak masaj yaptı bacağına. Şimdi ise hediyesinin son halini düzenlemekte idi. O işi bitirdikten sonra çantasına atıp dışarı çıktı.
Arabasını uzun zamandır kullanmıyordu. Arabasına binip çarşıya gitti. Yoldaki ağaçları, çiçekleri ve hayvanları gördükçe rahatlıyordu. Mart ayından olsa gerek ağaçlar çiçek açmıştı. gerçi Nisan ayına ne kalmışdı şurada? Birkaç gün... Yani yaz yaklaşıyordu. Yaz mevsimini çok sevdiğinden beklemekte zorluk çekiyordu.
Caddelerde yavaş yavaş yol alırken, bir pastaneye gitmesi gerektiğini düşündü. İki kişilik küçük bir pasta Aldı. Onu kendisi seçmişti ve seçiminden memnundu.
Farklı bir sokağa gidip bir dükkana girdi. Oradan birkaç mum ve eşyalar satın aldı. En son olarak çantasından hediyeyi çıkarıp onu güzelce paket yaptırdı. Artık eve dönüp hazırlıklara başlayabilirdi.
* * *Berk bu partiden zevk almamış sanki doğum günü değilmiş gibi hissediyordu. Zaten Melis de gelmemişti. Büyük ihtimalle Melis'in konsepti bilmediği düşünüyordu.
Zaten Melis'in doğum gününü bilmesini beklemiyordu. Bu zor bir ihtimaldi. Tanışalı bir iki ay olmuştu. Düşüncelerinden sıyrılıp buradan gitmek için bahaneler üretmeye çalıştı. Çağla o şık elbisesiyle gelip Berk'in omzuna tutundu. Sonra Berk'in elinden tuttu.
-"Hadi gel dans edelim tatlım. "dedi.
Berk elini hızla çekip Çağla'ya iğrenircesine bir bakış attı. Çağla güldü.
-Hadi ama Berk hayatım. Sen ne zamandır benimle vakit getirmiyorsun!
-ne zaman geçirdim ki!
-hiçbir zaman... Sorun da bu. Ben hep senin peşinden koştum.
-Ama işte tek kişiyle aşk olmaz. Ben seni sevmiyorum anlasana!
-Hayır, ciddi değilsin. Sadece sinirlisin biliyorum.
-Çağla bak kalbini daha çok kırmamı istemiyorsan git!Ardından Çağla tam konuşacaktık ki Berk'in telefonu çaldı. Çağla kim olduğunu anlamaya çalışırken Berk'i dinlemeye devam etti.
-"Efendim Turunç? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZIT KUTUPLAR
DragosteAlınmayan bir intikamın bedeli vazgeçmekti kimileri için... Kimileri için zorlu bir parkur... Parkurdaki her bir engel aşık adamı kuvvetlendiriyordu, yıpratsa da... Daha çok azimli kılıyordu aşk için yaşama tutunanları... Her bakışta içi yanıyordu...