Berk başta uyanmamıştı ama Melis sürekli zile basınca Berk en sonunda uyanmış ve ilk misafirine bakmıştı mağrur gözleriye. Uykulu uykulu gözlerini ovalarken Melis'in geldiğini görünce afalladı. Halisülasyon gördüğünü sanıp kapıyı kapatacakken Melis'in sesini duyunca durakladı.
-Berk iyi misin?
Melis Berk'in alnına elini koymuş ve "uuuuvv!" diye bağırmıştı.
-Berk ateşin var! Hem de çok! Sakın itiraz etme! Bugün sana ben bakacağım.
Berk o kadar kötü hissediyordu ki ayakta duracak hali bile yoktu. Birisi ona çarpsa bile yere yığılacak gibiydi.
Aslında o kadar hasta olmazdı ama bir de stres ile birleşen hastalık kaçınılmaz bir son doğurmuştu.
Berk gözlerini açamıyor, neredeyse ayakta uyuyordu. Milyonlarca kez hapşırıyordu. Yine de Melis'e kızmaya çalışıyordu.
-Bu se-ni ne-den bu-u ka-da-r et-et-ki-le...
Berk konuşmaya güç ararken neden bu kadar yorgun olduğunu ve halsiz olduğunu anlam veremiyordu. Özellikle de her yerinin ağrıması onu öldürüyordu. Eğer bugün iyileşmezse yarın hastanelik olacağını hisseder gibiydi.
Melis poşetleri eline alıp içeri girdi kapıyı kapatıp Berk'in peşinden gelmesini söyledi. Oturma odasını bulup içeri girdi. Dağılmış yorganı açık televizyonu yerde kalmış su torbasını görünce Berk'e daha çok acıdı. Onu iyi etmek için elinden geleni yapacaktı. Gerekirse bu akşam onu beklerdi.
Berk az önce kalktığı yere geri yatmış ve sanki Melis yokmuş gibi uyumaya çalışmıştı. Melis Berk'i ilk defa böyle görüyordu. Berk Melis'in varlığını unutmuş üzerindeki yorgana sarılıp koltukta debeleniyordu. Arada bir hapşırıyor ve uyku uyuyamıyordu.
Melis Berk'in sesinin çıkmamasından hoşnuttu. Çünkü bu sayede Berk ile konuşmak ve tartışmak yerine onun için uğraşıyordu. Berk'in ateşine tekrar baktıktan sonra mutfağa gitti. Tabi mutfağı aramak için uğraşmadı değil. Şifalı bir çorba yapmak her zaman işe yarardı. Çorbanın içine attığı baharatların kokusu Berk'in burnuna gitmişti. Çorbanın yanına evden getirdiği yoğurtu da koymuştu. İçeri gittiğinde Berk'i uykusundan uyandırmak istememişti fakat Berk'in ateşine bakınca fikrini değiştirdi. Berk'i uyandırmak için çabalarken en sonki çaresi Berk'in üşümesine yol açabilirdi.
Melis getirdiği bir bardak suyu Berk'in kafasına döktü. En azından ateşi de dinerdi. Berk şok etkisiyle birden doğrulmuş ve etrafa bakınmıştı. Yüzünü ovuşturduktan sonra Melis'in burada olduğunu fark etmiş ve şaşkınlık duymuştu. Biraz daha düşününce Melis'in nasıl geldiğini hatırlamıştı.
-Sonunda uyandın Berk. Hadi düzgünce otur da çorbanı içirelim.
Berk Melis'e sinirli bir şekilde bakarken Melis onu takmamış ve çorbayı karıştırdıktan sonra bir kaşık çorba almıştı.
Berk Melis'e kızmak için yanlış bir zaman seçmişti.
-Melis ben bir şey yemiyeceğim! Neden buraya geldin ki. Yardımına iht-...
Berk'in ağzına giren bir çorba kaşık ile Berk susmak zorunda kalmıştı. Sinirden boş kaşığı ağzından hızla çıkarıp kaşığı bir kenara koymuştu.
-Bunu ikinci kere yapıyorsun! Yeter artık!
Melis ilk yaptığı zamanı gözünün önüne getirince bir süre konuşamamıştı. O gün Berk'e börek yedirmek için nasıl uğraşmıştı. Onu nasıl öpmüştü...
Berk yataktan kalmaya çalışacakken halsizliği onun bu isteğini kaçırıyordu. Melis kalkmaya çalışan Berk'i görünce yerine oturtturup kızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZIT KUTUPLAR
RomanceAlınmayan bir intikamın bedeli vazgeçmekti kimileri için... Kimileri için zorlu bir parkur... Parkurdaki her bir engel aşık adamı kuvvetlendiriyordu, yıpratsa da... Daha çok azimli kılıyordu aşk için yaşama tutunanları... Her bakışta içi yanıyordu...