"A-a-anne?" dedi küçük kız, çikolata kahvesi gözleri korkuyla parlıyordu. Annesi yatıştırıcı bir sesle "Tamam Bony, sana bir şey olmasına izin vermiyeceğim..." diye fısıldadı. Buna rağmen küçük kız annesinin de korktuğunu hissedebiliyordu.
Bayan Black, yeraltının ünlü katili, Ölüm Meleği... Gerçek adını kimse bilmiyordu... Soyadını bilense çok nadir çıkardı. Buna rağmen yeraltında 'Ölüm Meleği' ismini duymayan kalmamıştı. İçlerine zehirli kesecikler yerleştirdiği uzun, bıçak gibi keskin tırnaklarıyla kurbanının boğazını parçalamasıyla, törpüleyip keskinleştirdiği dişlerini kurbanının boğazına saplayıp kan içmesiyle ve en önemlisi... Güzelliğiyle bilinirdi Ölüm Meleği... Dediklerine göre hiç çocuğu yoktu. Bu doğruydu... En azından Elsa Black, Thanatos'la, yani Ölüm'le tanışana kadar doğruydu...
"THANATOS!" diye haykırdı geceye, sadece beyaz giymiş bir denizcinin olduğu mürekkep karası okyanusa doğru.
Siyahlar içinde, teni ayışığı vurdukça parlayan, ince uzun adam aniden önlerinde belirdi.
"Elsa'm... Ölüm Meleği'm benim..." diye mırıldandı adam. Elsa üzgün gözlerle adama baktı "Bana niye söylemedin? Ölüm tanrısı olduğunu, neyi niye gördüğümü NİÇİN AÇIKLAMADIN BANA!". Son sözleri haykırmıştı. Thanatos üzgündü "Benden korkmanı istemedim, sevgilim...". "SUS!" diye haykırdı Elsa.
Yeraltının korkulu rüyası, kan içen canavar, Ölüm Meleği...
Ağlıyordu...
Kendisini bu canavara dönüştüren olaydan beri, yıllardır, ilk defa ağlıyordu Elsa... Çaresiz hıçkırıkları geceyi doldururken Thanatos pişmandı, Elsa üzgündü ve Ebony, hiç bir şey anlamıyordu. Annesinin neden ağladığını ya da bu siyahlı adamın neden annesine 'sevgilim' dediğini... "YILLARCA BEKLEDİM!" diye kükredi Ölüm Meleği "GELİP EBONY'Yİ VE BENİ BU HAYATTAN KURTARMANI BEKLEDİM!". Son sözlerinde sesi çıkmıyordu artık, fısıldıyordu Ölüm Meleği "Neden gelmedin?"...
Thanatos cevap vermedi. Sadece önüne baktı. Ardından Ebony'ye döndü ve elini uzattı "Kızım... Nasılsın?". Ebony annesinin arkasına saklandı. Annesinin, yeraltının korkulu rüyasının ağlamasını sağlamıştı bu adam... "Ama nasıl?" diye düşündü Ebony. Thanatos annesine döndü ve "Dinle Elsa, lütfen." dedi "Sana hiçbir şey anlatmadım çünkü benden korkmandan korktum. Ben, Ölüm, hayatımda ilk defa korktum Elsa. Seni kaybetmekten korktum. Bu yükü taşıyamayacağını düşündüm... Her şeyi bilmek... Bu büyük bir yük Elsa. Her olayda suçlayacak birilerini aramak... İnsanı delirtebilir... Ama canım sevgilim çok üzgünüm, zamanın geldi.". Ebony onlara bakıyor ve anlamaya çalışıyordu hala. Aniden... Aniden ne olduğunu anladı.
Annesininin ağlamasını sağlayan bu adamdı... Bu adama duyduğu sevgiydi annesini ağlatan. "Peki o halde sevgi kötü bir şey mi?" diye düşündü Ebony. İnsanların 'sevgi' dediği şey, annesini ağlatıyordu. "Ama bende annemi seviyorum ve bu canımı yakmıyor?" düye düşündü Ebony.
Ah bir bilseydi ne kadar yanıldığını...Daha sonrasında, mütekkep karası denizde, gözünün önünde boğulan beyazlı denizcinin yerinde olmayı ne kadar isteyeceğini bilseydi...
Belki de sivrelttiği dişlerini, Ölüm'ün boynuna geçirirdi...
Belki de...
Belki de sadece kaçardı...
Sessiz gecenin içinde, annesine duyduğu sevgiden kaçardı...
Kulağına "Sevgi insanı her zaman mutlu etmez Ebony... Bazen insanı inanılmaz derecede mutsuz eder..." diye fısıldayan sesten kaçardı...
Ah, bir bilseydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OCEAN [Nico di Angelo]
Fanfiction{THE DARK ONES SERİES BOOK #1} Karanlıkta, sessizlik içinde oturan Nico'ya baktım. Ay ışığı beyaz tenine vuruyordu... Dışardan, karanlık birisi gibi gözüküyordu. Ama aslında içinde, hala mutlu olmak isteyen biri vardı... Önümüzde uzanan karanlık oky...