Bölüm Yirmi İki: Kaybetmek

2.3K 148 159
                                    

Bölüm @aysglkrtls 'a, AATDOS'e yaptığı muhteşem kapak için :')

Bölüm şarkısı Imagine Dragons - Nothing Left To Say. Bununla okumanızı tavsiye ederim. Ve multi'de Lucy. Kim olduğunu bölüm sonunda anlayacaksınız.

"Seni bazı karanlık şeyleri sever gibi seviyorum."
-Pablo Neruda-

Nico devam ettiğinde, çocuk gibi değildi, daha yıkılmış bir hali vardı. "Ama gözyaşlarım başka bir aşkta tükendi, Bony... Senin için ağlayamıyorum bile."

***************************

"Ebony? Hey, orda mısın?"

Leo'nun ismimi söyleyen sesiyle hafifçe irkildim ve gözlerimi sabitlediğim tabaktan kaldırıp Leo'nunkilere diktim. "Ne var?"

Hafifçe gözlerini devirdi ve "Gerçekten iki saattir ne konuştuğumuzu dinlemiyor muydun?" dedi.

Tabiki de dinlemiyordum. "Yooo, dinliyorum."

Leo'nun yanında oturan Hazel "Nereye gitmemiz gerektiği hakkında konuşuyorduk." dedi yardımseverce. "Nico hatılamıyor. Sarhoştu."

Eh, zaten kafamı iki saattir meşgul eden şeylerin yaklaşık yüzde seksen beşini Nico'nun sarhoş hali oluşturuyordu. "New Jersey." dedim umursamazca ve kreplerime geri döndüm. Ama bu sefer de Annabeth kendi dünyamda kaybolmama izin vermedi.

"Ebony, Hekate'nin ne istediği hakkında bir fikrin var mı?"

İç çektim. Neden sadece kendi dünyamda kaybolmama izin vermiyorlardı? "Bilmiyorum, Annabeth. Onun ne işler peşinde olduğunu kim bilebilir ki?"

Piper, biraz çekingen bir şekilde söze başladı. "Ben... aslında ben bir rüya gördüm, ama Hekate'yle ilgili olabilir mi, bilmiyorum."

Aniden dokuz meraklı göz Afrodit'in kızına döndü. Piper, boğazını temizledi ve "Bir tür... Yeraltında bir yerdi sanırım." dedi. "İki kişi bir duvarın dibine çökmüştü. Her ikisi de siyahlar içinde olduğu için kim olduklarını tam göremedim." Aniden tüm gözler Hazel'a, Annabeth'e, bana ve Nico'ya döndü. Yani siyahlar içindeki herkese. Annabeth kaşlarını çattı ve "İlla biz olacağız diye bir şey yok." dedi. "Belki bugün değil de yarın varırız. O zaman başkası siyah giymiş olur."

Kısa bir sessizlikten sonra Piper devam etti. "Aniden sahne değişti. Bu sefer açık bir alandaydık, heryer canavar tozuydu ve etraftan duman tütüyordu."

Annabeth, tekrar kaşlarını çattı. Düşünürken hep kaşları çatılıyordu ve hafifçe dudaklarını büzüyordu. En sonunda bir şey anlamamış olmanın verdiği rahatsızlık sesine yansırken "Bilmiyorum..." diye mırıldandı. "Herneyse. Leo, rotayı New Jersey'ye çevirsen oraya varmamız ne kadar alır?"

Leo, aynı soruyu yüksek sesle Festus'a tekrarladı. Festusun garip gıcırtı diliyle verdiği cevabı dikkatlice dinledikten sonra "Yaklaşık 2 saat kadar." dedi Annabeth'e. Annabeth onu kafasıyla onayladı ve geri kalanlarımıza dönerek "New Jersey'ye yaklaşırken tekrar toplanıp ne yapabileceğimizi konuşuruz." dedi. "Şimdilik ne yapmak istiyorsanız onu yapın."

Derin bir iç çektim ve güverteye doğru ilerledim. Şimdilik sadece sessiz ve karanlık bir yer istiyordum. Ve bu isteğime itiraz edermişçesine güneş kışın olmaması gerektiği kadar parlıyordu. Belki de Apollon kızının ölümünden beni sorumlu tutuyordu?

Sonunda sessiz bir yer bulmanın huzuruyla güvertenin kenarına çömelip başımı dizime yasladım.

*************************

OCEAN [Nico di Angelo]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin