💙
"Jackson! Onu nereden tanıyorsun?! Kollarında ağlayıp ona kendini teslim edebileceğin kadar güveni ne zaman kazandı?!"
Garip...
Ama onun bu kadar yüksek sesle bağırışı ya da surat ifadesi beni korkutmak yerine tam aksine güldürdü.
Sırıtmaya başladım.
Hâlâ beni kıskanıyordu. Seven insan kıskanır sonuçta değil mi? Her ne kadar kırgın olsa da yine de seviyor işte!
JaeBum...
İşte bu yüzden... Her ne kadar dinlemek istemesen de sana anlatmam gerekenleri anlatmaya çalışacağım.
İşte bu yüzden... Benden her uzaklaştığında sana daha çok yapışacağım.
Ve... İşte bu yüzden... Senin başının belası olacağım.
Bekle ve gör.
Şimdi çatla bakalım. O kadar soru sordum. Hiçbirini dahi cevaplamadın. Şimdi de ben senin sorunu cevaplamayacağım.
Bana yaptığı şekilde gözlerimi devirdim. Ardından sorusunu cevapsız bırakarak arkama döndüm ve inadınaymış gibi Jackson'ın yanına ilerledim.
Koltukta oturan Jackson karşısında ayakta duran bana başını kaldırmış şirin bir şekilde odaklandığında ona elimi uzattım.
"Sana söyleyeceklerim var Jackson. Rahat bir yerde konuşsak olur mu?"
Jackson başını salladı ve sırıtarak ona uzattığım eli tuttu.
Kendime doğru çekerek ona ayağa kalkmasında destek oldum. Ardından şirketi bilmediğim için 'önden sen buyur' işareti çekerek onun önüme geçmesini bekledim.
Jackson ile her türlü anlaşabiliyoruz cidden. Çok geçmeden önüme geçti ve kapıyı açarak beni bekledi.
Odadan çıkmadan önce son bir defa arkama dönüp Jaebum'a baktım. Elleri yumruk şeklini almış, gözleri üzerimizde ikimizi izliyordu.
Bu kadarını görmek yeterliydi. Hemen Jackson'ın peşinden ilerleyerek yüzümdeki mutlulukla ona ayak uydurdum.
🌸
Jackson beni şirketin terasına çıkardı. Gerçekten oldukça geniş bir terası var. Üstelik... Tüm şehir resmen ayaklarının altındaymış gibiydi. Burası huzur veriyordu.
"Bana ne söyleyeceksin?"
Sorusu üzerine başımı şehrin manzarasından çekip ona çevirdim. Elleri ceplerinde benim söyleyeceklerimi merakla bekliyordu.
Dürüst olacaktım. Her zamanki gibi. O yüzden;
"Özür dilerim."diyerek başladım sözlerime.
"Ne için?"
"Sana söylemiştim ya hani. Benim için önemli olan 2 kişi var. Onlarla mutlaka görüşüp öyle gideceğim diye."
"Evet."
"Birisi JaeBum. Onunla çok büyük bir geçmişim var. Bazı yanlış anlaşılmalar oldu. Amacım eskisi gibi, geçmişteki gibi olabilmemiz değil. Sadece bu yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum. Gitmeden önce beni sonsuza kadar iyi olarak bilmesini istiyorum. Ama gördüğün gibi. O kadar nefret ediyor ki, tek kelime dahi ettirmiyor. Az önce... Yine de seni kıskandığını duyunca istemsizce mutlu oldum. Seni bu oyuna alet ederek onun gözünün önünde kıskandırmak üzere kullanmış gibi olduğum için özür dilerim. Seninle tabii ki de konuşacaktım. Ama bunu daha sonra da yapmak varken JaeBum'un sözleri üzerine oracıkta yaptım. Özür dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası // Im Jaebum(✓)
FanfictionAnnesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum.Aynı zamanda çenem de boş durmuyor,sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum. O ise beni hiç tınlamıyor,yoluna devam ediyordu. "JaeBum?" "JaeBum?" "JaeBum...