"Nereye gidiyoruz?"
Heyecanla sorduğum soruyla beraber sonunda Jaebum durdu. Eli hâlâ elimdeydi.
Hâlâ sevinçle gülümsüyordum. Neşeli yüzüme baktı. Birkaç saniye gözlerime baktıktan hemen sonra da tek kelime etmeden yeniden beni çekiştirmeye başladı.
"Sargım çıkalı çok olmadı. Biraz yavaş olur musun?"
Evet,peşinden sürüklemesine bir şey demiyorum. Ama ayağımdaki sargı dün çıktı ve Jaebum ayağımı bayağı bir zorluyor.
"Az kaldı zaten. Dayan."
"Nereye ya? Bir cevap verse- Ah!"
Sözüm kesildi. Çünkü Jaebum bir odanın kapısını açıp beni içeriye itti. İtti derken yanlış anlaşılmasın. Kaba bir şekilde değil. Sadece birleşik olan ellerimizi kullandı. Tuttuğu elimi çekip beni önden içeriye aldı.
Hemen arkamdan kendisi de girip kapıyı kapattı.
Ellerimiz hâlâ birleşikti.
Işıkları yaktı.
Karanlık oda aydınlandı.
Diğer odalardan daha farklı bir odaydı burası. Küçücüktü. Kapının karşısında duvar yoktu. Boydan boya camdı. Camın karşısında sadece tek bir tane,uzun bir koltuk vardı. Bu kadar. Odada başka hiçbir şey yok.
Koltuğa oturuyorsun ve şehrin manzarasını izliyorsun. Şu an akşam olduğu için her yer rengarenk. Tek kelimeyle muhteşem.
Hatta... Odanın ışığı kapalı olsa daha iyi olur. Zaten oda, şehrin ışıklarıyla aydınlanır.
"Buraya bak."
Dediğini yaptım ve Jaebum'a baktım.
"Az önce söylediğim şeyi unut. Ben onu öylesine söyledim."
"Öylesine mi söyledin? Ne zamana kadar kendini kandıracaksın Jaebum? Gayet açıktı her şey. Kıskandın. Deli gibi kıskandın ve beni kimseye vermek istemedin. Kabul et şunu artık."
Derin bir nefes alıp verdi. Sakinleşmek amacıyla bir müddet sıkıca gözlerini yumup yeniden açtı.
"Kabul etmek istemiyorum."
"Ama istesen de istemesen de bunu biliyorsun."
Yüzünü biraz daha yüzüme yaklaştırdı.
Kalbim anında depar atmaya başladı. Ondan uzaklaşabilmek için geriye doğru bir adım attım. O ise bana doğru bir adım daha attı.
Ne yapmaya çalışıyor anlam veremiyorum ama bu yaptığı hareket kalbime hiç iyi gelmiyor.
En sonunda elimi omzuma atarak beni kendisi itti. Sırtım duvarla buluşur buluşmaz diğer elini de duvara koyarak beni duvarla arasına aldı.
"N-ne, ne yapıyorsun?"
Yine yüzüme doğru eğildi. Nefeslerimiz birbirimizin yüzüne çarpıyordu.
Titrek nefesler alıp vermeye başladım. Gözlerimi onun gözlerine güçlükle çıkardım.
Jaebum da bana bakıyordu. Gözlerime...
"Asıl sen... Sen ne yapıyorsun Alya? Neden... Neden bana bunu yapıyorsun?"
"Jaebum..."
"Eskisi gibi bakıyorsun."
"Ne?"
"Eskisi gibi bakıyorsun bana? Aşkla. Aklımı karıştırıyorsun Alya. Benden ne istiyorsun?! Bir zamanlar seni bırakmamı istedin! Lanet olsun,onu bile yaptım! Senden uzaklaşmaya çalıştım! Seni unutmaya çalıştım! Her gün sayende cehennemi yaşadım! Şimdi de karşıma çıkmış hâlâ bana eskisi gibi bakıyorsun! Ne istiyorsun?! Ne?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası // Im Jaebum(✓)
FanficAnnesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum.Aynı zamanda çenem de boş durmuyor,sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum. O ise beni hiç tınlamıyor,yoluna devam ediyordu. "JaeBum?" "JaeBum?" "JaeBum...