"Nereye gidiyoruz Jaebum?"
"Dedim ya işte. Sana bir şey vereceğim diye. Birazcık daha sabret."
"Offf!"
Bu hâlime kıkırdayarak yine beni peşinden sürükleyen Jaebum'a gözlerimi kısarak baktım.
Yaklaşık 1 saat önce 3 haylazı haklamak üzere yayın odasına daldık. Ama tabii bu 3 zeki haylaz anında oradan tüymüştü.
Şu an Jaebum da bana bir şey vereceğini söyleyerek elimden tuttu ve peşinden sürüklüyor.
Sonunda kendilerinin dinlenme odasına girdik. Youngjae ve Jinyoung odanın içerisinde bir oraya bir buraya koşuşturmakla meşguldü. Kovalayan kişi Jinyoung, kovalanan kişi ise Youngjae'ydi.
Youngjae'nin gözleri bizi görür görmez umutla parıldadı ve elastik bir şekilde uzun koltuklardan birinin üzerinden atladı.
Bir yandan gülüp bir yandan koşarak arkamıza sığındı.
"Ne çektim ben sizin elinizden ya?! Maknaeler yetmiyordu bir de Youngjae bey çıktı başıma! Giderek onlara benzedi. Gel buraya! Sana haddini bildireceğim! Seni gören maknaelerin de belki gözü korkar. Yeter be!"
Jinyoung'a iyice kafayı yedirmişler. Biz bile Jaebum'la beraber donup kaldık. Korktuk açıkçası. Jinyoung'un bu minik bedeni,bu minnoş görünüşünün altında da yatan bir arslan varmış meğersem.
"Sakin ol Jinyoung. Biz bir şey yapmadık. Sadece kendi işimize bakacağız. Siz... Siz kaldığınız yerden devam edin. Biz karışmıyoruz. Değil mi Alya?"
Jaebum karnıma hafif bir dirsek geçirerek beni uyandırdı. Onun gülmeye çalışan suratına karşılık ben de gülümsemeye çalıştım.
"Evet evet,aynen öyle. Siz devam edin. Biz karışmıyoruz."
Jaebum beni yanına çekti. Buna karşılık Youngjae işin ciddiyetini anlayarak çığlık attı. Hırkamın arkasına iki eliyle birden yapıştı.
Ellerimle kulaklarımı tıkadım. O nasıl bir çığlıktı öyle?! Kulaklarım çınlıyor resmen!
"Olmaazz! Beni bırakamazsınız. Size güvenmiştim ben. Hainler!"
Youngjae dikkatli ve hızlı adımlarla bize saydıra saydıra kapıya yaklaştı ve bir çırpıda açarak arasından kaçtı.
Jinyoung da tam peşinden koşmuş kapıdan çıkacaktı ki bir anda durdu.
Jaebum'a dönerek öfkeli bir şekilde onu uyardı.
"Yah! Sen de bir yere kaybolma sakın! Bir de liderimiz olan kişi sensin! Senin bizi toparlaman gerektiği yerde birkaç gündür biz sizin yerinizi toparlamaya çalışıyoruz. Biraz sonra yurda döneriz. Hepiniz eksiksiz araçta olun. Menajere artık yalan söyleyemiyorum. Ah,bir dakika! Mark hyung nerelerde? Şimdi de o mu kayıp? Ahhhh! Anne olmak ne zormuş?"
Kapıyı sertçe çarptı ve odadan çıktı. Jaebum bile yüzünü buruşturmuştu.
Az önceki gürültülü ortamdan bir anda sessizliğe bürünen ortamda Jaebum'la birbirimize sakin sakin bakmaya başladık. Aklıma takılan soruyu bekletmeden ona sordum.
"Anne olmak derken?"
Güldü.
Omuzlarını kaldırıp indirdi.
"Boşver sen. Kendisi grubumuzun annesi gibidir. Tüm üyeler de onu öyle görür. O yüzden."
"Ah,anladım."
"Neyse, bunları da boşverelim. Sen gel bakayım şöyle."
Tuttuğu elimi bırakmayarak beni yine peşinden sürükledi. Uzun koltuklardan birinin önüne dizlerini kırarak çömeldi. Ben de onun yaptığını yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası // Im Jaebum(✓)
FanfictionAnnesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum.Aynı zamanda çenem de boş durmuyor,sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum. O ise beni hiç tınlamıyor,yoluna devam ediyordu. "JaeBum?" "JaeBum?" "JaeBum...