"Korkuyorum Jaebum..."
"Korkma. Ben senin yanında olacağım."
Jaebum elimi sımsıkı tuttu ve gülümsedi. Ben de gerginliğimi belli etmemek amacıyla ona gülümsemeye çalıştım.
Bunu fark etti ve beni hemen azarladı.
"Hadi ama! Biraz yüzün gülsün. Yakışmıyor benim bebeğime bu suratsız ifade."
Sesli bir şekilde derin bir nefes verdim. Çok geriliyordum. Elimde değildi bu.
"Olumsuz düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum Jaebum. Ya... Ya ölürsem? Ya sakat kalırsam? Ya-"
"Şşşttt!"
Dudaklarımı büzdüm.
"Gerçekler bunlar. Ya-"
Tam devam edecektim ki bir anda üzerime uzandı ve hızlıca dudaklarını dudaklarıma kapattı.
Birkaç saniyelik bir öpücük kondurup geri çekildi.
"Sana susmanı söylemiştim."
İsyan etmek için ağzımı açtım. Lâkin açar açmaz üzerime yeniden eğilip dibime kadar girince açtığım gibi hızla kapatmam bir oldu.
Bu hâlimi görünce sesli bir şekilde güldü.
"Aferin,işte böyle. Ama yok ya... Böyle de eğlencesi kalmadı. Vazgeçtim konuş sen."
Yüzümü ekşittim ve çok kısık bir sesle;
"Aissh!"dedim.
Duydu. Gülmesini ikiye katlayarak;
"Aissh mi?!"diye sordu.
Dudaklarımı birbirine bastırdım ve yastığın üzerinde olan başımı olumsuz anlamda hızlıca sağa sola salladım.
Yine de eğildi üzerime.
Canım benim,sevdiğim... Öpmen sorun değil de şu ani hareketlerin beni bitiriyor.
Kalbim hazırlanmadan atak yapıyorsun.
Beynimden ameliyat olacağım derken ansızın kalbimden gideceğim senin yüzünden.
Burnunu burnuma sürterek gülüşüne devam etti. Şirin şey... Sen insanın yanında olunca insanda dert tasa kalır mı hiç?
Benim de yüzümü güldürdü. Üstelik bunu görünce daha da heyecanlandı ve daha şirin bir hâle girdi.
"Oh! İşte böyle! Gülüşünde kaybolduğum meleğim geri geldi. Bunun şerefine bir öpücük de senden alabilir miyim acaba?"
Göz kırpışı da yok muydu? Öldüm de gömenim yok. Her neyse...
Sesli bir şekilde güldüm. Başımı yastıktan kaldırmama izin olmadığı için;
"Yaklaş o zaman."dedim.
Hiç itiraz etmeden yaklaştı. Aslında evet,başta gıcıklık yapmayı düşünmüştüm. Ama o böyle tatlı tatlı yaklaşınca vazgeçtim bir anda.
Zaten ben değil de,yine dudaklarıma dudaklarını bastıran kişi o oldu. Öpüşüne karşılık verdim.
Tam da bu esnada kapı açıldı.
Jaebum hızla benden ayrıldı. Az kalsın tek kişilik olan hastane yatağından yere düşüyordu.
İçeri giren kişiyi tahmin edebiliyor musunuz? Bu ikinci oluyor da?
İçeri girdiği gibi hemen elleriyle yüzünü kapattı ve arkasına döndü.
"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim, çok özür dilerim,cidden çok özür dilerim..."diye hızlı hızlı saydırmaya başladı.
Jaebum dengesini toparladı ve işaret parmağıyla onu göstererek bağırdı.
"Bu sefer bittin sen!"
Lee Know ellerini yüzünden çekip başını arkasına çevirdi. Jaebum'un üzerine gittiğini görünce gözlerini irileştirdi ve yanıma koştu.
"Noonaaa!"
Yine gülümsedim. Hâlâ Lee Know'un üzerine giden Jaebum'a bağırdım.
"Yah! Rahat bırak askerimi! Ona dokunursan bir daha bana dokunamazsın Im Jaebum."
"Öyle olurmuş sunbae. Lütfen, kıyma bana."
Çocuk hemen yanımda duvara yapışmış,elleriyle de yüzünü kapatıyordu.
Jaebum bir bana baktı bir de ona. En sonunda beni dinleyip yeniden diğer tarafa yürüyüp,diğer tarafımdaki koltuğun üzerine oturdu. Hemen dibimdeydi.
Lee Know o uzaklaşınca duvardan ayrıldı. İçi bayağı bir rahatlamış gibi görünüyordu.
Biraz sonra yalnız kalmadı. Tüm askerlerim,tüm Stray Kids üyeleri teker teker içeri girmeye başladı. Hepsine de gülümsedim.
"Oooo,askerlerim gelmiş."
Bangchan gülümsedi.
"Komutanımız hasta olur da biz gelmez miyiz?"
Jaebum oturduğu tekli koltukta kollarını bağladı.
"Nedir bu komutan,asker meselesi?"diye sordu.
O sorduktan sonra tüm askerlerimle bir an bakıştık. Sonra dayanamadık ve hepimiz de aynı anda kahkahayı patlattık.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası // Im Jaebum(✓)
FanfictionAnnesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum.Aynı zamanda çenem de boş durmuyor,sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum. O ise beni hiç tınlamıyor,yoluna devam ediyordu. "JaeBum?" "JaeBum?" "JaeBum...