Başımı boynuna gömdüm. Güzel kokusunu soluya soluya,içli içli ağlamaya devam ettim. Küçücük odada şu an sadece benim sesli sesli ağlayışım duyuluyordu.
Jaebum da sarılışıma karşılık verdi. Bir anda kollarını belime doladı. Bana sımsıkı sarıldı.
Aynı benim gibi başını boynuma gömdü. Kokumu içine çektiğini hissettim. Boynumdan huylanıyorum ben,hissetmemem imkânsız. Ama yine de o kadar korkuyorum ki şu an huylanmıyorum bile.
Az sonra beni biraz daha şaşırtan ve biraz daha sakinleşmemi sağlayan şey... Boynumda hissettiğim minik öpücük oldu.
Bir kere daha öptü. Ardından bir kere daha.
Minik minik kondurduğu öpücüklerin her birinde kokumu da içine çekiyordu.
Rahatlıyordum.
"Tamam,geçecek sakin ol. Geçecek..."
Gerçekten geçecek mi Jaebum? Kör olmam değil mi?
"Koltuğa oturalım mı? Yürüyebilecek misin?"
"Hayır,zannetmiyorum."
"Tamam o zaman. Gel bakalım." dedikten hemen sonra bir elini belimden çekerek kolunu bacaklarımın altından geçirdi. Havaya kalktığımı hissettim. Ellerimi bu sefer de Jaebum'un boynuna doladım. Onun kucağındaydım.
Çok kısa bir ilerleyişin ardından Jaebum beni dikkatlice koltuğun üzerine bıraktı.
O da hemen yanıma oturdu ve beni yine kendisine çekti. Kollarımı beline sarıp,başımı göğsüne yerleştirdim.
O da bir elini omzuma atmış,diğer elini de koluma koymuş ve bir aşağı bir yukarı kaydırarak beni daha çok sakinleştirmeye çalışıyordu.
Dokunduğu her yer cayır cayır yanıyordu.
"Biraz daha iyi misin?"
Değilim Jaebum. Göremiyorum. Her yer simsiyah. Hiçbir şey görünmüyor. Çok karanlık. Yanımda olmasan buna nasıl dayanırdım bilemiyorum.
Ben cevap vermeyince bana biraz daha sarıldı ve saçlarıma minik bir öpücük kondurdu.
Jaebum'u bu kadar değiştiren şey neydi bilmiyorum. Ama... Her benim için endişelendiğinde ben de onda eski Jaebum'u görüyordum. Eskisi gibi oluyordu.
Hâlâ benim için endişelendiğine göre, beni seviyor olabilir mi? Ya hiç unutamadıysa? Ya beni hiç hayatından çıkaramadıysa?
Eğer nefret etseydi benim başıma gelenlerden sonra kesinlikle endişelenmezdi. Umurunda bile olmazdım. Değil mi?
Az önceki kadar sesli ağlamıyordum. Sadece ufak tefek iç çekişlerim kalmıştı. Onlar da bir süre sonra tamamen durdu. Şimdi oda oldukça sessizdi.
Yine onun sesini işittim.
"Gece manzarası harika. Görüyorsun değil mi?"
Özür dilerim Jaebum,göremiyorum. Görmeyi her şeyden çok isterdim. Manzara'yı ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi? Bana söz vermiştin. Evlendiğimiz zaman evimizi bizzat sen seçecektin ve seçtiğin ev tam da benim istediğim gibi manzaralı olacaktı.
Ben içimden konuşsam da Jaebum ile aynı şeyi düşünmüş olmalıyız. Yeniden onun sesini işittim.
"Sana söz vermiştim. Manzaralı bir evimiz olacaktı."
Ben yine sustum. Zaten gözlerim de kapalıydı. Sadece onu dinledim.
"Keşke demekten başka elimden hiçbir şey gelmiyor bazen. Keşke diyorum. Keşke böyle olmasaydı. Keşke olaylar bu şekilde gelişmeseydi. Keşke... Seni hiç bırakmasaydım. Ama kaldıramadım. O kadar ağır geldi ki Alya,dayanamadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası // Im Jaebum(✓)
FanfictionAnnesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum.Aynı zamanda çenem de boş durmuyor,sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum. O ise beni hiç tınlamıyor,yoluna devam ediyordu. "JaeBum?" "JaeBum?" "JaeBum...