"Bekle, Jinyoung! Bana bir dizüstü bilgisayar bulup getirirsen telefonun şifresini kırabilirim."
Parmakları ucunda heyecanla bana döndü. Jackson da tıpkı onun gibi bakıyordu. Jinyoung bir iki adım daha atarak karşıma geçti ve;
"Gerçekten bunu yapabilir misin?"diye sordu.
Sadece başımı onay verici bir şekilde salladım. Normalde olsa yapmazdım. Ama merak ediyorum. JaeBum'un telefonunu kurcalamak gerçekten çok eğlenceli olacak.
"O zaman burada bekleyin. Hemen bilgisayarı kapıp getireyim ben."
Bakalım JaeBum bunca zaman neler yaptı? Kimlerle görüşüp kimlerle konuştu? Kimlerle fotoğraf çekindi? Kimlerle... Aman işte! Hepsine bakacağım. Hepsine!
🌸
Jackson ve Jinyoung uğraşmakta olduğum bilgisayarın dilinden hiçbir şey anlamayınca oldukça sıkılmış ve bir süre birbirleriyle dalaştıktan sonra odadan çıkmışlardı.
Aslında benimle konuşma çabalarına da girmiş lâkin bir cevap alamayınca çıkmayı tercih etmişlerdi.
Ben bir işe odaklanınca çevremdekileri duysam da dikkatimi dağıtmamak için kimseyle konuşmam. Şimdi de öyle.
Ah!
Oldu!
Şifre kırıldı!
Gülümseyerek telefonu bilgisayara bağladığım kabloyu çıkardım ve telefonu elime aldım. Hmm... İlk önce ne yapsam?
Galeri... Bence galeri gayet mantıklı.
İlk olarak telefonda galeriye girdim ve resimlere bakmaya başladım. Grup arkadaşlarıyla çekindiği ya da sadece onları çektiği-ifşaladığı desem daha doğru olur sanırım- bir sürü fotoğraf vardı.
Hepsinde de Jaebum gayet mutlu görünüyordu. Onun fotoğraflarda yüzündeki tebessümünü görünce benim de yüzümde tebessüm oluşsa da içten içe kıskandım.
Şu arkadaşlarını işte. Onların yanında bu kadar mutlu ve huzurlu olmasını deli gibi kıskandım.
Bir de... Üzüldüm. Bensizken hiç üzülmemiş miydi? Gerçi ne bekliyordum ki? Yıllardır benim çektiğim gibi onun da acı çekmesini mi?
Galeride gezinmeye devam ederken bir anda mesaj sesinin yükselmesiyle elimde titreyen telefona baktım. Tabii ki de mesajı okumak için anında üzerine basıp açtım.
Okudum.
Okuduğum gibi de gözlerim olabildiğince açıldı.
Sana bugün istediğimiz parayı getirmeni söylemiştik. Ama sen gelmek yerine akşam akşam sahilde yürüyüş yapmayı tercih ettin herhâlde.
Yah!
Bir cevap ver,seni pislik.
Eğer bana bir cevap vermezsen anında tepene çöker ve seni şu an yürüdüğün sahilde boğarım.
Aman Allah'ım!
Neler oluyor böyle? Bu kim? Ne parası? Ne boğması? Jaebum...
Bir an önce Jaebum'un yanına gitmeliyim. Ama bu mesaj atan kişinin ona bir zarar vermemesi için onun yerine mesaj atabilirim,değil mi? Sakin ol Alya. Ve at artık şu mesajı.
Parayı getireceğim.
Biraz daha sabret.
Jaebum olsa böyle yazardı değil mi? Sahil... O zaman Jaebum sahilde! Jinyoung onun sinirle telefonu odaya fırlatıp hava almak için dışarı çıktığını söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası // Im Jaebum(✓)
FanfictionAnnesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum.Aynı zamanda çenem de boş durmuyor,sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum. O ise beni hiç tınlamıyor,yoluna devam ediyordu. "JaeBum?" "JaeBum?" "JaeBum...