Üyeler nefes nefeseydi. Jackson ellerini diz kapaklarına koymuş soluklanırken aynı esnada merakla sorusunu yöneltti.
"Neler oluyor?"
Arka tarafta babamın adamlarıyla karşılarına gelen adamları görmüştü hepsi de.
Jaebum hızla söze girerek aceleci ve bir o kadar ciddi bir şekilde konuştu. Ses tonundan ve konuşmasından itiraz istemediği apaçıktı. Tıpkı bir lider gibiydi.
"Toplanın beyler. Gidiyoruz. Yokluğumuz fark edilmeden bir an önce buradan kaybolmalıyız. Yurda dönünce anlatırız bu meseleyi, hadi. Çabuk olun."
Üyeler de sorgulamadı. Hep beraber koşarak buradan uzaklaşmaya başladık.
Jaebum'un sıcacık eli... Hâlâ elimin üzerindeydi.
🌸
Got7'ın dinlenme odasında bekliyoruz. Saat gece kaç oldu ve biz hâlâ nelerle uğraşıyoruz.
Adamlardan kaçıp JYP'ye geldik. Got7 grupça olan biten her şeyi şirketlerinin kurucusu Park Jin Young ile konuştu. Ben de yanlarındaydım.
Jaebum'u rahatsız eden bu adam neredeyse 8-9 aydır musallat olmuş ona. Ve bu tarz olaylar idollerin sıkça yaşadığı olaylarmış. Park Jin Young sadece kendisine haber vermediği için Jaebum'a bir baba edasıyla azar çekti.
Ben uzun koltuğun birinde,Jaebum da karşımdaki diğer uzun koltukta oturuyordu.
İkimiz de konuşmuyorduk.
Odada az önce grubun diğer üyeleri de vardı lâkin menajerleri acıkmış olabileceklerini düşünerek herkes için bir şey hazırlattı. Beni de çağırdılar tabii. Ama ben inmedim.
Neden mi?
Saatlerdir sesimi çıkarmamaya çalışıyorum ama ayağım dehşet bir şekilde ağrıyor. Şu an bile olduğu yerde zonklayıp bu acıyı yaymaya devam ederken ben sadece kaşlarımı çatmış ve sesimi çıkarmamaya çalışıyorum.
Jaebum neden gitmedi hiçbir fikrim yok. Şimdi kendimi tuttuğum için dişlerimi sıkıyorum. Dişlerimi sıktığım için de konuşamıyorum ya? O yüzden susuyorum aslında çaktırmayın.
Jaebum derin bir nefes verdi. Ellerini önünde birleştirmişti. Hemen ardından bana döndü.
"Günlük susma kotanı doldurdun bence Alya. Fazla sessizsin. Neyin var?"
Madem soruyorsun,e söyleyeyim o zaman.
Sonunda ağzımı açtım ve mimiklerimi serbest bırakarak yüzümü buruşturdum.
Jaebum'a ağlamaklı bir surat ifadesiyle baktım.
2 saniye içerisinde değişen bu ifademi görünce bir an o da gerçekten endişelendi galiba. Olduğu yerde dikleşti ve daha çok kaşlarını çatarak bana bakmayı sürdürdü.
"Jaebum... Ayağım... Ayağım çok ama çok acıyor. Koşarken bir ara döndüğünü hatırlıyorum. O zaman bu kadar acımıyordu ama şimdi..."
Sustum.
Söyleyeceğimi söyledim. Ama o ne yaptı biliyor musunuz?
Oturduğu koltuğa sırtını yaslayarak sırıttı. Yüzüne alay edercesine bir ifade yerleştirerek sinirlerimi tepeme zıplatacak şeyleri söyledi.
"Hadi ama Alya. Senden daha iyi bir hamle beklerdim. Bu numarayla seninle ilgileneceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun."
Numara yaptığımı düşünüyordu.
Canım ne kadar yanıyorsa yansın dişlerimi sıkarak acıya direndim ve tek bir gözyaşı dahi akıtmadım. Ama Jaebum'un bu düşüncesi beni öyle hir hayal kırıklığına uğrattı ki şimdi gözlerimin dolduğunu bulanıklaşan görüntüden dolayı hissedebiliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası // Im Jaebum(✓)
Fiksi PenggemarAnnesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum.Aynı zamanda çenem de boş durmuyor,sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum. O ise beni hiç tınlamıyor,yoluna devam ediyordu. "JaeBum?" "JaeBum?" "JaeBum...