Mina'nın endişeli sesini işiterek kısılan gözlerimin arasından bana doğru koşan bedenini gördüm.
-Derken tahmin ettiğim şey oldu. Ağır ağır yere yığıldığımı hissettim.
Başım yere çarptı.
Sonrası...
Felaket bir acı.
"Alyaaaa!"
Mina,sesi kısılırcasına yüksek bir çığlık attı. O tiz sesten sonra büyük bir sessizlik olduğunu işittim. Yine her şeyi duyuyordum,hissediyordum ama göremiyordum.
Yalnız bu sefer... Gerçekten daha öncekilerden de dehşet bir acı çekiyorum.
Ah,evet. Zaten acı dolu inleyişlerim hâkimmiş. Dişlerimi kıracak derecede sıkıyormuşum.
"Alya! Alya! Hayır,olamaz! Olamaaaz!"
Yüzümde gezinen bu pürüzsüz,narin ve ince parmaklar yalnızca Mina'ya ait olabilir.
Çevirildiğimi ve başımın onun dizinin üzerine konulduğunu hissettim.
Mina deli gibi ağlıyordu. İçli içli ağlayışını, hıçkırıklarını yine işitebiliyorum.
"Alya... Alya beni duyuyor musun? Korkma, tamam mı? Geçecek. Hepsi geçecek lütfen dayan."
Özür dilerim Mina. Seni duyuyorum ama deli gibi korkuyorum. Sana inanıyorum. Lâkin bu aşamaya gelmiş ve bu denli acı çekerken bir yandan da geçeceğine inanamıyorum.
Özür dilerim Mina. Benden bu kadar.
Yavaş yavaş tüm hislerimi kaybettim.
Hiçbir yerimi hissedemedim.
En son... Sadece giderek kısılan sesleri işitebildim.
Ah,bu arada... Hani derler ya,hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.
Hayır,bende olmadı.
Tek hissettiğim şey yalnızca tarifi imkânsız bir acıydı.
Odaklanmak istemeyip de odaklanabildiğim tek şey acıyken gözümün önünde sadece o kapkara,koca,derin bir siyahlık vardı.
Beynim... Sadece acıyı düşündü. Ben de sadece artık ölüyor olduğumu...
🌸
YAZARIN AĞZINDAN:
Mina, yere yığılan ve acı içerisinde inlemeye başlayan arkadaşının yanına koşarak başına çöktü.
Herkesten önce o,bir doktor olarak en önce şaşkınlığını bir kenara atmayı başarmıştı.
En yakın arkadaşını oldukça dikkatli bir şekilde,ağır ağır kendisine doğru çevirdi. Başını usulca tuttu ve dikkatli bir şekilde kaldırarak dizlerinin üzerine yerleştirdi.
"Alya... Alya beni duyuyor musun? Korkma, tamam mı? Geçecek. Hepsi geçecek lütfen dayan."
Titreyen sesiyle,derin iç çekişler içerisinde kurmuş olduğu bu cümlelerden sonra ellerini arkadaşının yüzünde gezdirdi.
O esnada eline bulaşan sıcak kan ile ağlaması şiddetlenmesin diye kendisini sıkmaya çalıştı.
Burnu sızladı. Boğazındaki yumru daha da sertleşti. Yüzü çok değişik şekillere girdi.
Genç kız görüş alanını bulanıklaştıran bu perdeyi elinin tersini çevirerek sildi. Göz yaşlarını sildiği elinin diğer tarafına baktı. Korktuğu olmuştu. Parmaklarında kan vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası // Im Jaebum(✓)
FanfictionAnnesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum.Aynı zamanda çenem de boş durmuyor,sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum. O ise beni hiç tınlamıyor,yoluna devam ediyordu. "JaeBum?" "JaeBum?" "JaeBum...