🌸
"Yah! Jaebum niye böyle yapıyorsun? Sana söylemek istediğim şeyler en fazla 10 hatta katlanamazsan sadece 5 dakikanı alır. Beni de kendini de boş yere yoruyorsun."
"Yorulduğum doğru. Seninle uğraşmaktan yoruldum artık Alya. Ama... Sana benimle uğraş diyen yok. Kendini yoran yine sensin. Yeter artık, gerçekten git buradan. Senin yüzünden doğru düzgün işime odaklanamıyorum bile."
Kollarımı birbirine bağladım. Burnumdan soluyarak onun yanımdan hiddetle gitmesine bu seferlik izin verdim.
Pratik yapıyorlardı uzun bir zamandır. Çocuklar onu bekliyordu.
Kapıyı çarparak pratik odasına girdi. Gıcık!
1 haftadır uğraşıyorum ama durum yine aynı. En son benimle beraber yattığı gün bana karşı yumuşadığını düşünmüştüm. Çünkü çok iyi yaklaşmıştı,kıkırdamıştı, sevecenleşmişti.
İnat!
İnat şey!
Böyle yaptıkça senden uzaklaşmak yerine sana daha çok bağlanıyorum anlamıyor musun sersem?!
"Seni seviyor ama inatla seni dinlemek istemiyor gibi noona?"
Arkamdan duyduğum sesle hâlâ kollarım bağlı bir şekilde o tarafa döndüm.
Bana doğru yakışıklı bir genç grup yaklaşıyordu. Grup kelimesini topluluk anlamında söyledim ama bu çocuklar... Şirketin gruplarından biri mi yoksa? Çünkü hepsi de çok uyumlu görünüyor.
Bana seslenen kişi diğerlerine oranla biraz daha öndeydi. Şirin bir şekilde tebessüm ederek önümde saygıyla eğildi. Kendisini tanıttı.
"Ben Lee Know. İşinize karıştığım için çok özür dilerim."
Çok kibardı. Ona gülümsedim.
"Sen neden özür diliyorsun ki? Ben de Alya. Memnun oldum."
Sırayla hepsinin üzerinde gözümü gezdirdim. 8 kişilerdi.
İçlerinden birini tanıyordum. Bir kere işime burnunu sokmuştu. Ona gözlerimi kısarak baktım. İşaret parmağımla onu işaret ederek söze girdim.
"Sen...? Sen o'sun. Chan mıydı adın?"
Gülümsedi. Biraz daha öne çıktı.
"Evet. Adım Bang Chan. O gün işine karıştığım için asıl ben özür dilerim noona. Ama seni tanımıyordum. JB hyung tanıdığım biriydi ve ona yardım etmek istedim. Gerçekten... Özür dilerim."
Çok içten bir şekilde özür dileyip o da önümde hafif bir şekilde eğildi. Yüzümdeki gülümsemeyi artırdım.
"Tamam tamam, önemli değil. Seni öldürmeyeceğim,affettim."
O da yine gülümseyerek doğruldu. Hemen sonra yeniden söz aldı.
"Ah,seni tanıştırayım. Biz Stray Kids. Bu şekilde bir müzik grubuyuz."
Sözlerine devam ederken tanıştırmak amaçlı herkesi eliyle gösterip kısaca isimlerini söyledi. İsmini söylediği her kişi de sırayla eğiliyor ve gülümsüyordu.
"Bendeniz Bang Chan, grubun lideriyim. Sırayla Lee Know, Felix, Hyunjin, Jisung, Seungmin,Changbin, ve maknaemiz Jeongin."
Tanışma faslı bittikten sonra isminin Hyunjin olduğunu öğrendiğim çocuk söze girdi.
"1 haftadır seni buralarda görüyoruz noona. Her gördüğümüzde Jaebum hyungun peşinde oluyorsun. Onun tarafından tersleniyorsun. Biraz gözlemledik sizi."
Yanında duran Felix adlı kişi Hyunjin'in ara vermesi üzerine devam eden kişi oldu.
"Lee Know'un da dediği gibi. Jaebum hyungun seni sevdiği çok belli. Ama aranızda kötü bir şey olmuş olmalı. Yine de... Seni affetmek istemiyor gibi görünse de, seni terslese de bakışları kendisini ele veriyor."
Bu sefer söz alan kişi Seungmin isimli güzel gülümseyen çocuk oldu.
"Çoğu zaman sana karşı bakışları yumuşuyor. Aşkla bakıyor, aklına bir şey gelmiş gibi gülümsüyor, seni gizli gizli; kaçamak bir şekilde izlemeye çalışıyor."
Jisung devreye girdi.
"Ama daha sonra yine aklına bir şey geliyor. Silkiniyor. Yüzündeki tüm ifadeyi siliyor."
Jeongin isimli kişi devam etti.
"Sana karşı koymak,seni uzaklaştırmak istiyor. Ama ondan azıcık uzaklaşsan kafayı yiyecek gibi oluyor."
Gözlerim bir ona,bir diğerine şaşkınlıkla gidip geliyordu. Hayretle, şaşkınlıktan açık kalan ağzımla onları dinliyordum.
Cidden... Ne kadar da iyi gözlemlemişler böyle. Her an gözleri bizim üzerimizdeydi sanırım.
En son sözü yeniden Bang Chan aldı.
"Şaşırman normal noona. Seni anlayabiliyoruz. Biz böyleyiz. Çok da iyi gözlemleriz. Bize göre bu durumun tek bir çözümü var. Çünkü Jaebum hyung ancak bu şekilde deliriyor ve senin kıymetini anlıyor. Seni çok kıskanıyor noona. Onu kıskandırmaya devam et."
"Ciddi misiniz?"
Lee Know ışıl ışıl gülümseyip beni onayladı.
"Evet,ciddiyiz. Hatta bunu direkt bizim üzerimizde de yapabilirsin. Sana bunu söylemeye geldik. Sana yardımcı olabiliriz. Emin olabilirsin, %99.9 işe yarayacak planlarımız."
Onu da onaylayan kişi maknaeleri Jeongin oldu. Biraz kurnazca bir ifade takınıp,araya biraz da egosunu katıp;
"Evet, çünkü adı üstünde bizim planlarımız."dedi. Changbin hemen ondan sonra sözü aldı.
"Asla başarısızlıkla sonuçlanmaz. Bugüne kadar sonuçlanmadı da. Bize bırak bu işi noona."
Artık dayanamayarak sesli bir şekilde güldüm. Hoşuma gitmişti. Oldukça sevdim ben bu çocukları. Tam benim kafamdan gibi görünüyorlar.
"Peki. Sizi gözüm tuttu. Bu işi size bırakacağım. İyi ama... Ne yapacaksınız? Planınız ne?"
Bang Chan: "Hemen şimdi başlayabiliriz noona. Şu an pratik odasında pratik yapıyor. Biz buralarda oyalanırız. O çıktığı zaman sen yine ona biraz yapışırsın. Tam bu esnada biz ortaya çıkarız. Seninle ilk defa karşılaşmışız gibi davranırız. Biz seni överiz,sen de bizi översin. Hatta biz... Bu işi gayet iyi yaparız merak etme. İlk planımız böyle basit olsun. Eğer Jaebum hyung tepkisiz kalmaz ve tepkisini gösterirse kendi içinde savaş vermeye başlamış demektir. Bu kıskançlık olayı devam ettikçe de içinde verdiği savaşı en sonunda aşk kazanacak."
Nefessiz bir şekilde,ciddi ciddi dinledim.
Hemen ardından yeniden sesli sesli güldüm.
"Aigoo! Şu veletlere de bir bakın. Neler de düşünürlermiş? Yaşınız küçük görünse de kalbiniz büyük. Sizi sevdim... Stray Kids. Hadi,yapalım şu işi!"
Sırayla hepsiyle yumruklarımı tokuşturdum. Çocuklar da tıpkı gönüllü savaşa katılan ve savaşı kazanmak isteyen askerler gibi heyecanla ifadeler veriyor ve benimle yumruk tokuşturuyordu.
Komuta bende.
Evet,Jaebum bey. Gönüllü, becerikli, oldukça donanımlı görünen yeni ordumla içindeki buzları eritmeye geliyorum.
Savaşa hazır ol. Ama yine de merak etme.
Savaşı her ne kadar biz kazansak da mağlup olan yine sen olmayacaksın.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası // Im Jaebum(✓)
FanfictionAnnesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum.Aynı zamanda çenem de boş durmuyor,sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum. O ise beni hiç tınlamıyor,yoluna devam ediyordu. "JaeBum?" "JaeBum?" "JaeBum...