Not: Merhaba arkadaşlar, ben Elçin. İlk defa kendi başıma yazdığım bir hikâyeyi böylesine kalabalık bir ortamda paylaşıyorum ve bu sebeple biraz heyecanlı, biraz da stresli olduğumu söyleyebilirim. Oy ile yorumlarınızı benden esirgemezseniz çok sevinirim. Görüşleriniz benim için oldukça değerli.
Hikâyede geçen her şey hayal ürünüdür. Gerçek bir şehirde geçmemektedir. (Kısacası, Rasatya diye bir şehir yok.)
ÖNEMLİ NOT: YORUMLARDA KENDİ HİKAYESİNİN TANITIMINI YAPANLAR KAYITSIZ ŞARTSIZ ENGELLENİR. BURASI BİR REKLAM PANOSU DEĞİL.
Hikayenin diğer bölümlerine devam etmeniz dileğiyle, iyi okumalar! ^^
Twitter: levitated_vixen
Instagram: elcindumannn
Şarkı: Sir Sly - Ghost
[ Bölüm Bir: Kâğıtlar ]
İnsanlar işlerine gelmeyen şeyleri umursamazdı. Bu, gezegenin neresinde olursanız olun değişmeyen bir gerçek, hazmetmesi zor olan, fakat bir o kadar da değerli olan bilginin kendisidir.
Elimde tuttuğum kâğıtlar da bunun başlı başına bir kanıtıydı. Batmakta olan güneşin sıcak damlaları, ablamın gülümseyen yüzünden yeşil gözlerine yansıyor, bu eşsiz ifadeye tezatlık oluşturan ismi ise büyük harflerle kâğıdın altında asılı halde duruyordu.
Oysaki yazın son günlerinde çekilen bu fotoğrafın böyle bir ilanda, soğuk yazılarla beraber olması haksızlıktı. O, geçmiş günlerin güven verici, yürekte küçük çarpıntılara sebebiyet veren mutluluğa layıktı. Ailemizin omuzlarımıza tonlarca yük koymadığı, hayatın basit olduğu ve birkaç takvim sayfasının elimizde bulunduğu, tüm bedenimizle yaşadığımızı hissettiğimiz saatlere, dakikalara ve saniyelere aitti o.
Fakat ablam, tüm düşüncelerime rağmen parmaklarımın arasına sıkıştırdığım kâğıtların üzerindeydi; onsuz geçirdiğim günler, kendi düşüncelerim ile kavrulduğum saatler fotoğrafın çevresini, yazılan yazıların içini doldururken o, beş aydır kayıptı. Bu kâğıtlar da bir o kadar uzun süredir dağıtılıyor, ama elde edilen sonuç, insanların kesin sınır çizgileri ile ayrılmış, kısıtlamalarla boşa geçirdiği yaşamları dışında bir şey olamıyordu.
Bir nedenden ötürü, insanların bu çıkarcı yapılarını suçlayamıyordum; o gece, ablamın kaybolduğu gece, çıkarlarına yenik düşenlerden biri de bendim çünkü.
Hiç istemediğim, sevmediğim, benden uzak durmasını dilediğim insan tiplerine dönüşmenin aslında çok basit olduğunu, istemenin yeterli olabileceğini tatmış, alıştığım, büyütüldüğüm ve gördüğüm düzeni nasıl bu kadar çabuk yıkabildiğim krizler halinde beni bulmuştu. Ağlamış, gözyaşım tükeninceye kadar hıçkırıklarımın arasında kaybolmuş, daha önce hiç yüzleşmediğim duygular ile karşı karşıya gelmiştim: Suçluluk, pişmanlık, hayal kırıklığı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOKSAN | ✓
Mystery / ThrillerO, bir kraliçeydi; hayran kaldığım ancak asla ulaşamadığım. Güzeller güzeli, fakat acımasız olan, beni gidişiyle noksan bırakandı. Wattys 2016 "Çığır Açanlar" Kategorisi Kazananı 🍁 NOKSAN, serinin ilk hikâyesidir. İkinci hikâ...