27.09.2013 Pazar
Hayat bazen bol bol tesadüflerle geliyordu. Sürekli karşına çıkıyor ve zorla gözüne sokuyordu. Hatta bazen öyle abartıyordu ki, gözünü oyup eline veriyordu. Bir süre sonra işgillenmemek işten bile değildi.
Bir insan aynı kişiyle sürekli karşılaşır mıydı? Böyle durumlarda karşındakini yanlış anlamak, olası ihtimalleri düşünmek kaçınılmazdı. Beyin şüpheciydi. Sanki kendisine bir kötülük yapılacakmış gibi kodlar karşı savunmaya geçerdi. Oysa ki karşındaki seninle karşılaşmak dışında ne yapmıştı ki?
Bugün de aynı şey olacaktı. Yine Nefes yüzünden elindeki teröristi kaçıran Barlas, kendi suçunu bastırmak için Nefes'e yüklenecekti..
Barlas, terörist ile göz göze geldi. Tabi ki tanımıştı. Barlas'ın gözleri etrafı taradı. Acaba adamı nasıl bir galeyana getirip de yakalayabilirdi? Üstelik bunu yaparken de insanları rahatsız etmemeli, canını tehlikeye atmamalıydı. Düşünmeye başladı. Belki de en iyisi onu burdan uzaklaştırmak olacaktı.
Esat kaçmak için yana bir hamle yaptı. Onunla birlikte Barlas da aynı yöne bir hamle yaptı. Adam bir tane tuzluk aldı önündeki masadan ve yere atıp tüm dikkatleri kendilerine çekti. Şimdi iki adam karşı karşıya öldürecek gibi birbirine bakarak dikiliyorlardı. Barlas karar vermişti, adam hamle yapmadan asla atağa geçmeyecekti. Neden sonra adam üzerine doğru gelmeye başladı. Vurmak için yumruğunu kaldırdı. Barlas havada yakaladı ve adama bir kafa attı. Bu sırada herkes panik dolu bağırışlarla kafeyi terketmeye başladı. Adam Barlas'tan yediği kafa ile geri sendeledi ve iki-üç adım geri gitti. Burnundan soluyarak bakıyordu. Sonra Barlas hamle yaptı. Sağ eli ile yumruk atacakmış gibi yaptı ve sol eli ile bir kroşe geçirdi. Esat'ın gövdesi belinden yana bükülerek sağ tarafa yattı. Yanındaki masadan destek alarak dikilmişti. Bu sersemlemiş halinden faydalanan Barlas sırtından tuttu adamın ve karnına ardı ardına üç tane tekme geçirdi. Dirseğini indirdi sırtına. Adam yere çöktü ama yıkılmamıştı.
Barlas onu sersemletmenin verdiği rahatlıkla nefes almak için doğruldu. Solukları düzene girmeliydi. Arkasında hıçkırıklarla ağlayan kıza dönmek istedi. Onun boş bırakması üzerine terörist toparlandı. Masadan dönerek doğruldu. Hızla ilerledi. Barlas'ın karnına kafası ile darbe vurdu. Yarı sırtından ve kafasından aldığı destekle itti. Asker arkasındaki masaların üzerine düştü. Bir iki sandalyenin kırılmasına ve masaların dağınık bir görüntü oluşturmasına sebep olmuştu. İşte bu acıtmıştı!
Barlas'ın yıkıldığını gören Esat pis pis sırıttı. Sanki dünyayı kurtarmış gibi bir nefes çekti ve böbürlenerek bakmaya başaldı.
"Eee asker.. Yine olmadı değil mi? Hiç olmayacak!"
Sonra kahkahalarla gülmeye başladı. İçindeki pislik yüzüne yansımış, çok çirkin bir görüntü oluşturmuştu. Kanında vardı çirkinlik, yüzü nasıl güzel olsundu?
"Emin olma kesik! Ensendeyim artık. Kork benden!"
Ne olursa olsun ezik bir görüntü çizemezdi. Her daim dik durmalı ve iplerin elinde olduğunu göstermeliydi. Bir türk askerine de bu yakışırdı...
Ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Herkese nasip olmazdı sonuçta asker olmak. Vatanını savunmak, bu uğurda belki de şehit olup cennetin baş köşesine kurulmak. Sonra yaptığı iyiliklerin, kurtardığı canların ona minnetle ve sevgiyle bakan gözleri geldi aklına. Belki de teröristlerin elinden kurtardığı bir köylünün küçük kızının ona koşarak gelip sevgiyle kucaklamasının ya da karısı teröristler tarafından tecavüze uğramak üzere olan bir erkeğin ona duyduğu dile getirilemeyecek kadar büyük teşekkürün verdiği hissi hatırladı. Bir bombanın patlamasını önleyip hayatını kurtardığı insanların sevgi seli zihninde belirdi. Hepsini yaşamıştı Barlas. Onlarca hüzünlü göz, onlarca minnettar yüz ve onlarca mutluluk yüklü ses.. değer be! dedi o an. Böyle yüce bir vatan için şehit olmak bir insan için ancak ödüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESİM OLDUN
General Fiction"Bakma bana komutan. Kirliyim ben. Görmesin kirli bedenimi senin güzel gözlerin.." "Sen dünyadaki en temiz insansın Nefes. Sen benim gördüğüm en mükemmel yaratıksın. Dünyanın sekizinci harikasısın sen." diye fısıldadı genç kızın kulaklarına. Hem on...